Düzenli aralıklarla duyulan bir dıt sesi ortama hakimdi.Boğazımda feci bir ağrı,kulaklarımda korkunç bir basınç vardı.Kim olduğumu nerede neden bulunduğumu bilemiyecek kadar kendimde değildim.Sadece elle tutabileceğim kadar somut bir acı hissediyordum.
*****
En fazla yirmili yaşlarının ortasında olabilecek genç ve bakımlı hemşire genç kızın serumunu değiştirirken konuştu 'Meltem Hanım bugün yarın uyanır dedi' en az onun kadar bakımlı olan uzun sarı saçlı kız acıma dolu bakışlarını uyuyan kızın üstünden çekip arkadaşına döndü 'Yazık,kaç aydır burda ne geleni var ne gideni' derin bir nefes aldı ama sonra hastanenin ilaç kokusu miğdesini burktu.Bir an önce bir doktor bulması gerektiğini tekrar tekrar aklına kazıdı.'Daha çok genç şu düştüğü duruma bak.Ben dayanamaz intihar falan ederdim Allah'ım korkunç bir şey.'
Serumu değiştirme işi biten genç kız kaşlarını çattı,kızın başına gelenler onda kusma isteği uyandırıyordu.Nöbetçi olmanın verdiği yorgun sesiyle konuştu 'Hafızasını kaybetme ihtimali varmış.Bu resmen hayata sıfırdan başlamak.Onu bu duruma getirenler cehennemde yanar inşallah.' Yutkundu.Gözleri dolmuştu tekrar.'Allah'ım' dedi içinden 'Ne büyük acılar var şu dünyada,halime şükürler olsun.'
İki hemşirenin acıma ve şükür yüklü düşünceleri sarışın kızın telefon sesiyle bozuldu.'Of acilden çağırıyorlar yeter ya bu bugün kaçıncı bıktım yemin ederim.Yürü hadi Sibel.Tekrar ağlamanı çekemeyeceğim her kızın yanına geldiğimizde başlıyorsun zırlamaya.Acildeki bebeklerden farkın yok ya.'
Sitemini bağıran sarışın kız terliklerini zemine vura vura odadan çıktı.Hemen arkasından Sibelde akmaya hazır yaşlarını geri gönderdi kıza son bir bakış attı,çöpleri aldı ve odayı terk etti.
-----
Vücudumda kaynağını belirleyemediğim bir sızı,boğazımda yıllardır su içmemişim gibi bir kuruluk vardı. Neredeydim ben?
Birbirine yapışmış kirpiklerimi bir kaç kere kırpıştırdım. Gözüme ilk çarpan şey kapısı açık odadan görünen koridor oldu.Önünden insanlar gelip geçiyor bir yerlerden sinir bozucu bir ağlama sesi geliyordu ama kafa yormadım.Başımı çevirdim ve odayı inceledim.Bir hastane yatağında yatıyordum.Başımın üstünde duvara monteli bir televizyon açık kapının yanında başka kapalı bir kapı diğer yanında bir buzdolabı vardı.Odayı incelemeye devam ederken bir ses tüm dikkatimi dağıttı.
'Ve işte uyandın!Beklediğimizden geç oldu ama olsun.Ne demişler geç olsunda güç olmasın değil mi?' elleri, beyaz önlüğünün ceplerinde olan saçları omzunun biraz aşağısına kadar uzanan açık kahve tonlarında maşalı saçları ,dökümlü kırık beyaz gömleği ve yeşil pantolonuyla son derece şık bir kadın sevimli gülümsemesiyle bana bakıyordu.Zar zor çıkan sesimle konuştum.'Neden burdayım ben?' sesim iğrenç bir tondaydı.
Kadın derin bir nefes alıp omzunu yasladığı kapı eşiğinden bana doğru yürüdü.'Uzun zamandır buradasın.Kolay şeyler atlatmadın,hastane sana yardımcı olması için bir psikolog ayarladı öğlene doğru onunla da tanışmış olursun.Şimdi yapman gereken tek şey uzanıp rahatına ba-' Sözünü kestim.'Neden burdayım ?Ne zamandır baygınım ve en mühimi ben neden hiçbir şey hatırlamıyorum.Lütfen bana neler olduğunu anlatın.'
Yutkundu.Sanki söylerse dünya yıkılacakmış gibi dehşet ve korku dolu bir yüz ifadesi vardı.elini burnunun ucuna dokundurdu.Yapılı ve bakımlı tırnakları dikkat çekiciydi.'Ah,bak tatlım kafanda binlerce soru olduğunu biliyorum ama sana herhangi bir bilgi vermeden önce psikoloğunla konuşmalıyım bu alelade bir konu değil.Dediğim gibi sen sadece dinlenmene bak zaten bir kaç saat sonra doktorun Sinan Beyle konuşacak sorularını cevaplandıracaksın.'
Tatlı olduğunu sandığı bir tebessüm yüzünde peydah oldu ki sorularımı cevaplamadığı için o yapılı saçını bozmak tırnaklarını kırmak istedim.Sadece istedim çünkü kolumu kıpırdatacak mecalim dahi yoktu.Başka sefer artık tatlım. Hala yüzüne aval aval bakıp onu parçalama hayali kurarken o omzuma dokundu ve topuklularını zemine vura vura odadan çıktı.Tanrım parfümü mükemmel kokuyordu.
------
Saçma sapan programlara daha faza katlanamayarak televizyonu kapattım.Kumandayı yanıma fırlatırcasına bıraktım.O sinir doktor gideli saatler oluyordu ve kimse bana neler olduğunu hala söylememişti sadece serum değiştirmeye gelen bir hemşirenin acıyan bakışlarını yakalamış o bakışları ona sokasım gelmişti ama sadece dik dik bakabilmiştim.
Bilinmezlikle geçen akrep yelkovan savaşı 60 dakika daha sürdükten sonra ben derin nefesler alıp gün batımını odanın büyük camından izlerken açık kapı tıklatıldı.Ani bir dönüşle yüzümü kapıyı tıklatan adama çevirdim.Uzun boylu kulağında küpesi ve kirli sakalları olan bir adam vardı.Bir elinde eskitilmiş koyu yeşil renklerde kare bir çanta diğer elinde dumanı tüten bir çay bardağı ve omzunda beyaz doktor önlüğü.Bu adam benim psikoloğumdu. Cevapların somut hali tam karşımda ılıman bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
'Uyanmanı uzun zamandır bekliyorum.Al için ısınsın'yanıma gelip elindeki dumanı tüten çayı bana verdi.Almadım.Güvenmiyorum.
'Bana çay değil cevaplar lazım.' dedim sert sesimle.Artık bekletilmekten sıkılmış buda bende başkalarının canını sıkma isteği uyandırmıştı.
Derin bir nefes alıp çayı yanımdaki masaya bıraktı masanın yanındaki koltuğu yatağa doğru yaklaştırdı ve üstüne oturdu.Çantasını yere önlüğünüde koltuğun koluna bıraktı ki bunları yaparken hareketleri sanki havada süzülüyormuşçasına naifti. IY.
Sonunda koltuğa yerleşti boğazını temizleyip söze girdi'En son hatırladığın şey ne ?' kaşlarımı çattım 'Hiçbir şey' kafasını salladı gözleri uzak bir noktaya daldı 'Zor bir süreçt-' hışımla sözünü kestim 'NEDEN BURDAYIM NE ZAMANDIR BURDAYIM VE NEDEN HİÇBİR BOK HATIRLAMIYORUM CEVAP VER HEMEN ŞİMDİ' bağırışımla kaşları ufak bir kavisle havalandı.'Küfür ediyor ve buyruklarda bulunuyorsun bu güzel karakteristik özelliklerin hala yerinde umuyorum ki doğru tedavi yöntemleriyle ve benimle olan seanslarınla hafızan tekrar düzelecek.' ofladı.Büyük bir oflamaydı. Kötü bir şey geliyor sıkı dur.. Bir saniye benim adım ne lan?
'Buraya geldiğinde durumun berbattı yaklaşık 2 aydır komadaydın ve son 3 haftadır baygın yatıyordun vücudunun iyileşmesi cidden zor oldu.Son 1 hafta da beynin uyanmayı red etti.Hoş şeyler yaşamadın ve bu' başımı şiddetle iki yana salladım 'Neden ne oldu da komadaydım? Ne oldu da uyanmayı red ettim neden ismimi dahi bilmiyorum ne bok dönüyor burda !' ağzını bir kaç kere açıp kapattı doğru kelimeleri seçemiyormuş gibiydi. 'Darp edilmiş,işkence görmüş ve..ve lanet olsun neden ben söylemek zorundayım sanki !' çatık kaşlarım daha fazla çatıldı.'Anlat ne ?!' yutkundu ve tek bir nefeste konuştu.Onun tek solukta dile getirdikleri benim soluklarımı kesti.'Cinsel istismara uğramışsın.Bebeğini kaybettin'