Bir insan kaç kez kırılabilir?
Kaç kez binbir parçaya ayrılabilir bir kalp?
Kaç kez hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkabilir bir beden?
Kaç kez gözlerini gerçeğe yumup hayallerle yaşayabilir?
Çok kez...
Sonsuz çokluk...
Belki de şuan dinlediğim Apocalyptica-Farewell depresifliği ile yazıyorum bunları. Soyut gerçekliği.
Hayattan alınan haz hiçbir zaman yeterli olmadı kalbi doldurmaya. Bünyevi zevkler maneviyatı oluşturmadı. Tanrı bile başaramadı bunu. Tanrı zaten ateist, boşver.
Çoğu zaman boşluktan düşüyormuş hissindeyim, sadece sevdiklerime sarılırken sıyrılıyorum o histen. Sarılmak cidden dünyadaki en güzel şey. Yakınlık. Muazzam birşey.
Peki ya sevgi? Ah sevgi, çok karmaşıksın. Binbir çeşidin var. Nefret mesela sevgi fazlalığı. Aşk desen sevgiyi bilmeyen insanların uydurduğu saçmalık.
Peki, peki ya mutluluk?