1

18 2 1
                                    

Jimin geceleri terkedilmiş eski okulda konaklardı. Gündüzleri dolaşıp insanları izlerdi. Kendi yaşamında daha fazla bulunmayan enerjiyi hatırlamak için insanların yaşamlarını takip ederdi. Meşgul dakikalarını, koşuşturmalarını, gülüşlerini izlerdi. Bazen yoldaki bankta saatlerce tek başına otururdu. Jimin artık bu insanlar gibi içinde yaşam enerjisini hissetmiyordu.

Çünkü Jimin bir hayaletti.

Jimin tahminince üç yıldır bu şekilde yaşıyordu. Buna alışmıştı. Ama geceler Jimin için daha zor oluyordu. Yalnız bir hayaletti. Kendisinden başka hiçbir hayaletle karşılaşmamıştı. Insanlarla arkadaş olamaz, onlara yaklasamazdı. Hor görülür ve ondan korkulurdu. Zaten çoğuna yaklaşmayı istemezdi. Çünkü bazılarından kendisi daha çok korkardı.

Akşamları bomboş ve karanlık olan okuluna bazı insanlar gelirdi. Yankı yapan koridorlarda sallanarak yürüyüp anlamsız şeyler söyleyerek sandalyeleri devirirlerdi.

Jimin en çok bu geceler korkardı. Sınıfın en köşesinde çöküp gitmelerini beklerdi. Kendilerini görmeyeceklerini tahmin etse de emin olamadığı için saklanırdi.

"Sarhoş aptal insanlar" diye düşünürdü.

Ama her insandan da uzak durmazdı. Bir tanesi istisnaydı.

Jungkook...

Uzun süre sonra ilk defa sözde kalbi güzel bir şey için bu kadar çok atıyordu. Karanlık gecesini sadece hayaliyle aydınlatan, günlerine anlam katan, yalnizliginin acısını azaltan kişi,

Soğukkanlı ama nazik Jungkook...

Bugün de güneş Jimin'in ölü bedeninin aksine canlılıkla parlarken Jungkook az ilerisinde sırtinda çantasıyla yürüyordu. Ne kadar da havalı görünüyordu. Koşarak yanına yetişti.

"Günaydın Jungkook, bugün nasılsın?" dedi yavaşça.

"..."

Cevap gelmedi. Hiç gelmezdi.

"Bence iyisin. Çok iyi görünüyorsun."

"..."

Omuz silkip şarkı mırıldanmaya başladı.
Jungkook'a yazdığı sade bir sevgi dolu şarkısını mırıldanıyordu tekrar. Jungkook bir an duraksadı. Kafasını sallayıp yoluna devam etti.

Jimin yine Jungkook'un peşine takılmıştı. Ne kadar her zaman gittigi kafeyi bilecek kadar cok takip etse de hiç bir zaman evinin nerede olduğunu öğrenmemişti. Bugün evine kadar takip etmeye karar verdi. Odasını çok merak ediyordu. Nasıl bir yerde yaşıyordu acaba?

Jungkook bir durağa doğru yürüdü. Gelen otobüse binip oturdugunda Helia da aynisıni yapti. Hemen yanına oturdu. Jungkook dışarıyı izlerken onu yan profilden izleyemeye karar verdi. Keskin çene hattı, sevimli gozler ve mukemmelik.

Bir süre sonra Jungkook'un evine varirlar diye bekliyordu. ama asla evine varmadılar. Aslında bir eve varmadılar. Sanki tam tersi şehir ve kalabalık arkada kalıyormuş gibi hissettiriyordu.

En sonunda ağaçlık bir yerin başlangıcına geldiklerinde Jungkook'un peşinden Jimin de indi.

Geldikleri yoldan tahmin etmeliydi. Bomboş ve tek yöndü.
Uzun ve ince ağaçların başladığı bir yerdi burası. Çok hoş gorunuyorfu. Garip bir şekilde büyüleyici bir havası vardı. Sanki havada uçuşan sihir tozları vardı.

Ağaçların arasına doğru yürümeye başladı. Helia da sakin ama meraklı adımlarla takip etti. Buraya önceden hiç gelmemişti. Ağaçlık çok uzun sürmeden bir boşluğa açıldı.

Yıldız Tozları- jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin