DİLSİZ PSİKOPAT

1.1K 27 7
                                    

Genelde başrollerde masum ve cici bir kız oynar. Ya da her şeyi yapabilen kötü bir kız...

Ama ben ikisi de değildim. Ben sadece sırf insanlardan hoşlanmadığı ve onlardan farklı olmak için 'takılan' nam-ı değer ''Garip Kız''ım. Kafam estiğinde iyi bir kız, estiğinde de kötü bir kız olabilirdim. Ama genellikle köşelere veya gölgelere saklanan suskun bir tiptim. Böyle saklanarak ve bana yaklaşmaya çalışanlara  kötü bakışlar atarak kendimi insanlardan soyutlaştırırdım.

Bunun sebebi ise başta annem-babam olmak üzere tüm insanlardan nefret ediyor olmam. Bazen televizyonlarda benim gibi kızların kafa dengi arkadaşları olduğunu görür ve suratımı buruştururdum. Ne yazik ki hayat bizim kurguladığımız, davranışlarını kendimiz şekillendirdiğimiz insanlarla dolu bir dizi ya da film değildi.

Ortalıkta saçma emeller için dolanan tipler, serserilik veya abazalık için dolanan erkekler ve erkek peşinde koşan kızlar geziyorken benden onlardan biriyle arkadaşlık etmemi beklemeyin. Ben onlar gibi olmamak için kendimi onlardan soyutlaştırıyordum. Dikkat çekmek için değil.

Ve bir de şu saçma 'üniversite' olayı vardı. Herkesin harıl harıl bu lanet şey için çalışmasını anlayamıyordum. Gerçekten derste gördüklerini hatırlayamayacak kadar aptallarmıydılar?

Ben bir gördüğümü, bir duyduğumu ömür boyu unutmazdım kolay kolay. Belki arada hatırlamakta zorlansam da biraz kafa yorunca hatırlayabiliyordum. Belki de bunun olmasının sebebi aklımı boş şeylerle doldurmuyor olmamdı.

Elimdeki sigarayı yere atıp botumun ucuyla  ezdikten sonra ayağa kalktım. Pembe-mor karışımı uzun  saçlarımı sağ omzumda toplayıp dilimi dudağımın üstündeki piercingte gezdirdim. Soğuk metalin tadı beni hoşnut ederken ellerimi deri ceketimin cebine sokup okulun içine doğru ilerledim.

***

Ben öyle güzel bir hayatı olduğu için sevinenlerden ya da kötü bir hayatı olduğu için söylenenlerden de değildim. Eğer bir kişiden nefret ettiysem bir daha onu kolay kolay sevemiyordum. Ve hayatıma giren çoğu kişinin de girmesiyle çıkması bir oluyordu.

Sevilmiyordum,evet. Ve bundan da memnundum. Ama bazen bunun canımı yaktığını kabul ediyordum. Yine de buna da alışmıştım.

Hani derler ya; ben çoçukluğumu yaşayamamış bir çocuğum henüz, diye. Ben de çocukluğumu yaşayamamıştım. Ama bu yaşıma kadar içimden çocukça şeyler yapmak gelmemişti.

Sıkıldığımda aynanın karşısına geçip saçma şeyler yapmak dışında...

Öyle kolay kolay insanlara karşı nefret besleyen biri de değildim. Sadece başkaları ile arkadaş olup yumuşamaktan korkuyordum. Bu yüzden yanıma gelip benimle konuşmaya çalışanlara cevap vermiyor dik dik bakıyordum, ya da kulağıma kulaklıklarımı takıp onları umursamayarak kendimden uzaklaştırıyordum.

Zaten çoğu zaman okuldaki kavgaların başını ben çektiğim ve önüme gelenin yüzünü iyi dağıttığım için çoğu kişi benden korkar, arkadaş olmak istemezdi.

Ve işte o nefret ettiğim sayılı kişilerden birisi, Demir.

Kendisi benim üvey erkek kardeşim sayılır. Ama birbirimize karşı zerre kadar sevgi beslemeyiz.

Evet, çoğu kızın hayallerini süsleyebilecek kadar yakışıklı olabilir, ama bu ukalalığını değiştirmiyordu.

Kapıyı açıp içeriye girmemle suratıma bir şeyin gelmesi bir oldu.

Sinirle yüzümdeki ne olduğunu anlayamadıgım bez parçasını çekmek için elimi havaya kaldırdığımda Demir bağırdı.

"Dur! Müsait degilim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 21, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DİLSİZ PSİKOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin