Pek heyecanlanan birisi değilimdir hatta depresif ve her şeyin olumsuz tarafını düşünen tarafım vardır. Ama dün olanları hatırladıkça içimde hem bir burukluk hem de heyecan hissediyordum ve heyecanlı hissetmem içimdeki burukluğun büyümesine neden oluyordu.
Bugün okula gitmeyecektim ve Justin'e haber vermemiştim ki veremezdim. O bana nasıl davranırsa öyle davranacaktım. Ama içimde ki minik kıpırtı sabah her zaman ki gibi zile basıp beni uyandırmasını istiyordu.
Yataktan istemeye istemeye kalktım saat baya erkendi bu da benim şanssızlığımın bir kısmı işte. Okula gidecek veya kafaya takacak bir şeylerim olmasa uyurdum ama şimdi sanki şimdi cezalandırılmış gibi düşünmeye mahkumdum.
Elimi yüzümü yıkadıktan ve kısa bir duştan sonra üstümü giyindim ve aşağı kendime kahvaltı yapma fasıllarını geçtim. Kendime kahve yaptım ardından sigara paketinin aramaya başladım, bulduğumda boş olmasıyla oflaya puflaya dışarı çıktım ve karşımda eli havada zile basmakta kararsız bir Justin beklemiyordum. Belki umuyordum ama tahmin etmiyordum.
Gözlerimi yerden almadım tepkisini ölçmek için ama bir şey demedi. Markete gidene kadar konuştuğumuz tek şey okula gitmeyeceğim ve markete gidecek olmamdı. Ama kafamda davranışlarını tarttığımda kapıya gelmesi ve onunda okula gitmemesi aynı durumda olduğumuzu gösterirdi. Markette paket aldıktan sonra abur cubur reyonuna gittim sırf Justin'le konuşacak bir şeyler türetmek için.
"Hey, sever misin? Ona göre alacağım. Film izlerken tek bitirip tüm kaloriyi bana yığmanı istemiyorum" diyerek kıkırdadım. Sanki uzun zaman sonra samimiyetini kaybetmiş arkadaşlar gibiydik ama 1-2saate geçeceğini hissediyorum. Gözlerindeki parıltıyı görmüştüm oda benim kadar endişeli olması içimi rahatlattı.
***
Kaçıncı filmimiz
Kaçıncı dalım
Kaçıncı bana bakışını yakalayışım
Kaçıncı gülmektem yere düşmem ve benim kaçıncı bunları ve onun kusursuz olduğunu düşünmem olduğunu bilmiyorum. Ama onu artık arkadaş olarak göremiyordum, bunu hissedebiliyorum.En başlarda çekingen biri olarak gelmemişti ama sanki normal insanların tam tersine sanki tanıştıkça çekimser olmaya başlamıştı.
"Sıkıldım" diye mırıldanırken sadece kendim duyabileceğini düşünmüştüm. Kumandayı alıp müzik kanalı açarken aniden Justin'in sesiyle irkildim. "Dur dur bu şarkıya bayılıyorum" durdum, sesini açtım ve yüzüne bakıp gülümsedim. Ondan hoşlanıyordum. Dal aldım ve yaktım o şarkıya eşlik ederken güzel sesi olduğunu fark ettim. "Sesin çok iyi Justin bunu kullanmalısın" yüzünde ki şaşırmış ifade gülümsememi sağlarken aklıma bir fikirle odama doğru koştum ve aldığım şeyi arkama saklayarak boşta kalan elimle onu özel mekanıma çekiştirdim. İçeri girdiğimde Justin'e göz ucuyla baktım oda beni süzüyordu.Hiç öpüşmemiz, hiç ondan etkilenmemişim ve bunlar hiç yaşanmamış gibi davrandım. O da bana ayak uydurdu. "Şu arkanda ki şeyin silah çıkmasından korkuyorum, hadi artık" söylediklerinde ciddi miydi bilmiyorum ama gizemli olamayacak kadar sabırsız olduğum için aceleyle hemen arkamda duran elimde tuttuğum kamerayı salladım.
Çiçeklerin olduğu bir yere süs olsun diye gitar koymuştum. Onu hemen gidip aldım ve minderlerin olduğu yere koydum. Kamerayı ayarlarken diğer minderide oturacağım yere getirdim. "Bakma öyle sesini kullan demiştim" hala aptal aptal bakıyordu sonra omzunu silkip yerine oturdu kamerayı başlattıktan sonra yerime geçtim ben de. Dilediğin şarkıyı söyle diye başladım sözlerime ama tepki bile vermeden şarkıya başladı. 3-4dakika onu izleme fırsatı buldum. Kamerada çıkacak olması umrumda değildi. Şarkı çok güzeldi, o çok güzeldi ve bu an çok güzeldi ve asla bozmak istemezdim. Ama evimin bir zili vardı.
Gelen kişiye baktığımda eminim yüzümün hali görülmeye değerdir. Karşımda ağlayan Chris dururken ne yapacağımı bilmiyordum. "Elsa, yemin ederim çok pişmanım falanda pişman bla bla bla..." gibi sözler duyunca gözlerimi devirmeye engel olamadım. Ve şarkıyı böldüğü içimden sövdüm.
Justin'in hala şarkıya devam ettiğini görünce gülümsememe engel olamadım ama ben gelince aniden durdu.