Yine aynı sokakta bir çöp konteynırı'nın arkasında onun! gelmesini bekliyordum . Saat tam 00.00 da burada olucaktı ama saat tam olarak 23.58 ' di ve iki dakkika sorna burada olucaktı . Bu iki dakika sanki bana inat gibi çok ağır ilerliyordu yada bana öyle geliyordu . Bu dakikalar , saniyeler , hatta saliseler herkes için gelip geçici olabilir benim için ise dünyadaki en kıymetli saatleri , dakikaları hata saniyeleri idi onu ilk defa yakından izleyebilme şansım vardı . bunu düşündükçe anında ellerim terlemeye , karnıma ise kıramplar girmeye başladı, vücudum sırıksıklam olmuştu hemde ocak ayında olmamıza rağmen , beynim'in içinde ise onu ilk defa görücek mişim zaten ilk defa görecektim ama yakından beynimde bir soru fırtınası vardı lakin hiçbirine cevap veremeyecek kadar sabırsızdım .
İşte geldi. Hah! yine onu yüzünü görme ihtimalini engelleyen kırmızı bir kapşonlu . Çantasını yere koydu ve duvarın karşısın geçti ama ilk önce sanki ciğerleri nefese mahrum kalmış gibi derin bir nefes aldı . Sorna etrafîna baktı ve kapişonu'nun tepesinu tutu .
Yoksa onu çıkaracak mıydı ? hep nasıl biri olduğunu düşünürdüm rüyalarım hep onun nasıl bir mizacı olduğunu tahmin etmekle geçti . Ben onun yüzünü görmeden ona hayran oldum tek bildiğim onun vazgeçilmez kırmızı kapşonlusu ayrıca mükemmel bir yeteneğe sahip olması . Onun yüzünü görmek sanki bir annenin çocuğunun ilk kelimesini duyması gibi tarif edilemez , çöle yağmur yağması gibi eşi benzeri olmayan bir şans ve ben bu anın hayaliyle yaşadım hayatımı'da bunun gibi hayallerim' in saniyesinde şekillendi . Ama onun o yüzünü görmek bir mucize gibi bunu düşündülçe deli oluyorum. kalbim sanki yolunu kaybetmiş gibi ritimsizce çarpıyordu, avuç içlerim ise sırlsıklam.İlk önce etrafına baktı benim yaptığım tek eylem ise sadece gözümü kırpmadan ona bakmak sanki ben gözümü kırpsam veya gözlerimi ondan çeksem anında yok olurmuş gibime geliyor ve ben bunu göze alamazdım ben bunun gibi düşüncelere boğulmuşken bi anda benim olduğum yere doğru gelmeye başladı bunu yapmasıyla iyice yerime sindim ve bir karınca gibi küçüldüm .Tam gelmesine ramak kalmıştı ki biranda bir yerden kedi sıçradı ben ise onu kokusunu çözmek istiyordum herkes gibi pahalı parfüm kokmuyordu bu saf kokuydu bir anda kapişonunu tutu ben isi bu hareketiyle nefesimi tutum sanki ciğerlerim onu koskusundan başka birşey almayı reddetmişti. Vücudum bile artık onun yüzünü görebilmek içi beynime ve kalbime savaş açmıştı ve galiba kazanmışlardı çünkü ne bir kalp atış sesi ya da bir fikir üretme onun yüzünü öyle görmek istiyordum ki parmaklarım bile onu saçlarına değmek için çırpınıyordu , suya muhtaç bir toprak gibi . Elini bi anda geriye savurdu ve artık kaphişon ortadan kalktı . Bunu yapmasıyla sanki kaslarımı kontrol edemiyordum bariz bir yerde kopukluk vardı fakat ben i kopmuş bağı bilmiyordum .
Sadece nefes alabiliyordum ve ona bakıyordum ne yapma gerktiğini yada bu durumda neler yapılacağını bilmiyordum .kalbim durmuş gibiydi her şeyin kontrolünü beynim alımıştı. Bitkisel hayata bir insandan tek farkım makinelere bağlı değildim , beynim aynı bir trenin mekanizması gibi işliyordu . Trenin kontrol odası beynim ise vagonları her bir zeremi taşıyan birer araç , duygularım galiba en arkada olan vagon o vagonda ki en belirgin duygularım ise bir yandan hayranlık ,bir yandan da çaresizlik . Dudaklarımdan benden bağımsız bir şekilde şu isim firar etti " Kırmızı kapşonlu grafitici kız " evet bu isim tam ona layıktı tekti ama benim için ise özeldi . Sanki sesimi duymuş gibi etrafına baktı . Geri duvarı boyamaya başladı benim ise tüm heryerim tutulmuş ama acısını hissetmiyordum sadece ona odaklamıştım
Hayat bazen sana oyun oynaya biliyor ben ise kapana sıkışmış bir fare gibi çağresiz ' dim neden mi aklımdan şunlar geçiyordu birdaha onu görebilecek miydim ? birdaha ona bu kadar yakından bakabilecek miydim ? bazılarına bu kızı anlatınca( yakın 2 arkadaşıma ve kuzenim cenk, sarper )hep şu yanıtlar geliyor " sapık mısında takip ediyosun "" kendine çeki düzen ver hep o kızın yakınlarındasın "" sen eski emrehan payitaht değilsin " diyorlardı benim ise tek yaptığım onları dinlermiş gibi yapmakti .Onlar beni anlamazlardı . Biliyorum bir erkeğe karşı çok duygusalım ama bunları kendi içimde , benliğimde saklıyordum .
Ben bunları düşünürken o ise bir adam yüzü çizmeye başladı ilk başlarda kaşlarımı çatım niye bunu çizesin ki yoksa biri mı vardı ? olsa nolacak kız beni tanımıyo beynimde bi anda en arkadan bir ses yükseldi haklıydı o daha beni görmemişti bir yandan bunları düşünürken bir yandan ise o kızıl saçlarını izliyordum. Tabi çizerken o kızıl saçları savruluyordu, arada sırada diliyle dudaklarını ıslatıyor . K.K.G.K onun isminin kısaltımı.Ne kadar ona baktım yada gizliden izledim bilmiyorum ama bi an bile olsun gözlerimi ondan ayırmadım . Beyaz pantolonum kirlenmiş , kırmızı kazağım ise beyaz tenimle yarışmak istiyor gibi parlıyordu .
Bi anda derin bir nefes bıraktı. Geri bakışları çantasını buldu ben gidecek diye korkarken bir yeni sprey boya aldı eline ve duvara sıkmaya başladı.O kadar ustaca davranıyordu ki hareketleri bile seni etkilemeti başarırdı .Biliyorumduvar boyamak yasak bir şey ama kurallar bazen esnetilebilir dimi ama şuanda kuraları düşünecek değildim kuralların canı ceheneme .
İşte yaptığı resmi bitirdi ,bu bir genç adam resmi mı ? yoksa ben mı yanlış gördüm koyu kahve , ela veya koyu mavi gözleri . Önceden hiç bòyle resimler yapmazdı bi anda onun hoş sesini duydum " Bu son abi bu çizdiğim son resim senin beni bırakıp gitmen gibi son " sorna sert bir yutkunma sesi geldi ikimizdende ayni anda kendini o kadar kaptırmıştı ki beni duymadı " bu ... Bu sondu artık senin için çizmeyeceğim abi bay bay Siyah atlı prens " aklımda öyle sorular vardı ki beynim artık bugünlük kotasın doldurmuştu an durmuyordu abisimi onu bıraktı mı ? niye bıraktı ? yoksa öldü mü ? aklımda hep bunlar geçiyor . Aslında birazda mutlu ,birazda üzgünüm kısacası arafta gibiyim . Mutlu olmanın nedeni onun kim olduğunu bilmem , diğeri ise duvara son yazdığı söz bıraıyormuydu yani " Güle güle sokak güle güle duygularıma partnerlik eden duvarlar artık ben yokum
Kırmızı Kapşonlu Kız " bu kadar kolay gidemezdi onu onu bırakamazdım beynim artık kontrolü kaybetmişti, freni patlamış bir araba gibi . Bir anda motor sesi duydum ve bir baktım o gidiyor o kadar kolay gidemezdi artık cidde delirmiştim ona belli etmeden motoruma bindim ve takipe başladım sürerken de içinden şunlar çıkıyordu gün yüzüne senden bu kadar kolay vazgeçmem hemde bu kadar yakınken seni senin ruhundan çıkartıp kendi ruhumla sarmalayacağım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grafitici Kız
Teen FictionGrafitici bir kızın gölgesi olan bir gazeteci çocuk . Acaba çocuk onun sırlarını öğrenebilecek mi ? Veya karşısına ne zaman çıkacak ?