Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Sevdiğim birinden aldığım kitapları karıştırırken kurumuş bir gül düştü, acaba kim bilir ne zaman ne düşüncelerle koydu sayfanın arasına..."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Meksika'da çoğalan hırsızlık, tecavüz gibi olayların artması oradaki insanların artık normal karşıladığı bir şeydi. Çetelerin polisleri kelepçeye vurup rehin almaları gibi ünlü bir yer Meksika.
Eskiden bir çeteye mensup olan John tanıştığı kadınla hayatını baştan aşağı değiştirdi. Çeteden ayrılıp aşık olduğu kadınla evlendi, bu birliktelikten dünyaya kız, erkek ikiz çocukları getirdiler. John çocuklarının ve eşinin tehlike dolu hayattan korumak için yeni temiz bir sayfa açtı, tüccarlığa atıldı. Tabi bu onu tamamen temiz bir insan yapmaya yetmedi. Yaptığı işten kazandığı paranın bir kısmını bıraktığı çeteye haraç olarak veriyordu. Genelde bir çeteye üyeyseniz ve bu çeteye bağlılığınızı göstermek için yaptığınız fedakarlıklardan sonra çeteyi bırakma gibi bir şansınız kalmamaktadır. Böyle bir şeye kalkışırsanız sonucu ölümle sonuçlanırdı ama John çok iyi sadık, güvenilir bir adamdı ve çete lideri Kant'ın sağ koluydu. Kant ona sonsuz bir güven içindeydi, gitmesi Kant'ın ne kadar sinirini bozsa da John'a sanki bir cezaymış gibi haraç kesiyor hayatını zorlaştırıyordu(nede olsa canını bağışlamasının bir bedeli olmalıydı).Bir gün haraç için gelen çete üyelerine John işlerinin iyi gitmediğini eve para götürmesi gerektiğini ve haracı veremeyeceğini söyledi. Çete üyeleriyle arasında tartışma çıktı, parayı alamayan çete üyeleri normalde onu yaralayıp ne kadar ciddi olduklarını belli eder ve istediklerine ulaşırlardı ama o John eski sağ koldu, bu yüzden Kant'a gidip olan biteni anlattılar. Kant ona diğer aya kadar müddet tanıyacaktı, sağ kolun Kant'ı bırakıp tüccarlığa atıldığını öğrenen diğer çeteler Kant'ın adamını yakaladı, ona işkenceler yaptı, parmaklarını kesti, zorla kendi sembolleri olan dövmeyi sırtına mühürlediler. Bunu yapmalarındaki amaç Kant'a bağlı olduğu kurt dövmesine hakaret olarak tabir edilirdi, adamı bir arabanın arkasına bağladılar, gazı kökleyip Kant'ın bulunduğu mekanın çevresindeki çöplüğün önüne attılar ve adamın göğsüne bir bıçakla "Sağ kolun senden korkmuyorken kimse senden korkmaz ahmak" yazdılar. Bunu gören Kurt üyeleri çöpün yanına gittiklerinde şaşkına döndüler, haber Kant'a gitti.
