Ankara /Balıkesir yolu üzerindeki bir otobüs – 16.07.2017 (* Bütün olaylar aynı gün geçiyor.*)
İnsanoğlunun sınırları gerçekten tahayyül edilemez ve inanılmazdı. İnsan her zaman altına girdiği yükü ne zamana kadar taşıyacağını düşünmekten, yükü gerçek manada kaldırmaya odaklanamaz bir varlıktı. Asla sınırlarını bilmeyen bu varlık belki de Tanrı tarafından hep dayanacağını tahmin ettiği yükten daha fazlasıyla sınanarak kendi sınırlarının uçsuz bucaksızlığını bilmeye ve anlamaya zorlanıyordu.
Yolculuk süresince geçirdiği 7 saat sonunda Cüneyt, hayatında hala öğrenecek bir şeyleri olduğunu ve kendi sınırlarını anlamaktan çok uzak olduğunu düşündü. Zira bir saat dahi uyuyamamıştı. Kafasını dayadığı cam, mayalanmış hamura dönen beynini oklavayla açılıyor gibi hissettiriyordu. Cüneyt kafasının bu kıvama ancak bir 70'likten sonra geldiğine emindi. Bindiği an gözlerini kapatmış ve uyumaya hazırlanmışken yan koltuğuna oturan adamın oturur oturmaz kendisine sorular sormasıyla göz kapaklarını açmak zorunda kalmıştı. Adamın sorduğu soruların yarısını dinlemiyor, diğer yarısını da adamın şivesinden dolayı anlamıyordu. Hepsine "Evet, tabi" "Öyledir" Bilemiyorum" gibi genel geçer ve her duruma uydurulabilir cevaplar verdikten sonra tekrar gözlerini kapatır gibi oluyor, adam o garip aksanıyla konuşana kadar da uyuyacağına dair olan kuvvetli inancını kaybetmiyordu. Bu şekilde geçen birkaç saatin ardından adam nihayet uyumuştu. "İşte bu, hayatımın özeti!" diye düşündü. Tanrım uyuması gereken kendisi değil miydi? Adamı böylelikle bertaraf ettikten sonra ön koltuğun birden tam olarak diz kapaklarının üzerine düşmesiyle neye uğradığını şaşırdı. Bir koltuğun bu derece yatar pozisyona gelmesini ve adeta üzerine yerleşmesini iki maddenin aynı hacmi işgal edemeyeceği kuralına aykırı bularak kendi koltuğunda en dik konuma geldi. Önde oturan kişiyi hafifçe omuzundan dürttü ancak hiçbir reaksiyon alamadı. Allahtan çok geçmeden mola verilmişti de ciğerlerine doldurduğu nikotin biraz olsun sinirini almıştı. Yaklaşık 15 dakika boyunca ayakta dikilerek kaç tane sigara içilebiliyorsa o kadar sigara içti. Arka arkaya yaktığı sigaralarına bakıp içinden küfrederken neden motoruyla gelmediğini düşündü. A-aa evet! ÇÜNKÜ UYUYACAKTI. Saatine baktı ve uyuyabileceğini yaklaşık zamanı hesapladı.
Ve işte yolculuğun bittiği şu son saatte gelinen noktada, otobüste bulunan 2 ve 5 yaşları aralığındaki 3 çocuğun anlaşmış gibi dönüşüm halinde ağlaması, verilen iki mola daha, öndeki koltuğun nasıl olduğunu hala çözemediği şekilde Cüneyt'in hacmini devamlı surette işgal etmesi, yanındaki adamın uyanıp kendisiyle muhabbete kaldığı yerden devam etmek adına anlamsız ve uykulu soruları, muavinin yaklaşık 5 kez yiyecek-içecek servisi yapması ve her seferinde gözleri kapalı olmasına rağmen kendisini dürtmesi neticesinde Cüneyt, 1 saat dahi uyuyamadan Erdek Otogarı yazısını görmüştü. Ön koltuğun izin verdiği ölçüde gerindi ve koltuğundan kalktı. Bulunduğu yerden bütün otobüse göz gezdirdi. Uykusuzluğa bu denli dayanıklı olmasını ve hala taramalı tüfek ile otobüsü taramamış olmasını insanoğlunun sınırlarının uçsuz bucaksızlığına yordu ve bir an evvel terk etmek istediği otobüsten apar topar inerek Erdek'e ilk adımı attı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Erdek Valilik Binası
- Tamam Mert, sen çıkabilirsin.
Siyah takım elbiseli, 35 yaşlarının ortalarındaki adam hızlıca kafasıyla onaylayarak geriye doğru iki adım attı ve kapıya ulaştı. Önünde saygıyla durduğu Valiye arkasını dönmeden kapıdan çıktı.
Valinin kızı iki aydır kayıptı ve hayat maalesef beklemiyor akmaya devam ediyordu. Vali bütün imkanlarını ve gücünü kızını bulmaya adamıştı. Ama soruşturmanın ilerlemesini engelleyen tıkanıklıklar olduğunu seziyordu. Neden olduğunu anlayamadığı bir şekilde dosyaya tek bir evrak dahi kazandırılamıyordu. Bir şüpheli tespit edilmişti ancak bir türlü bulunamadığı için ifadesi alınamıyor haliyle kızının yeri de tespit edilemiyordu. En yakını, sağ kolu Mert, biraz önce odasına geldiğinde polisin olayın kurgusunu kızının çoktan ölmüş olması üzerine kurduğunu ve artık aramaları ceseti bulmaya doğru yönettiklerini bildirmişti. Bu da iki aydır günden güne çökmekte olan omuzlarının biraz daha çökmesine ve kalp/tansiyon ilaçlarının çekmecedeki yerini aramasına neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUN
FanfictionSelin. Erdek Valisinin güzeller güzeli kızı. Hayatında istediği/isteyebileceği her şeye sahip. Ancak oldukça yalnız. Cüneyt. Zeki, çevik ancak kural tanımaz ve disiplinsiz bir komiser. Hayatta bir silahı bir de motorundan başka bir şeyi yok. Bu ik...