YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYIN. HATALARIM VARSA EĞER SÖYLEMENİZİ İSTİYORUM. SİZİ SEVİYORUM! ŞARKIYLA OKUMANIZI ÖNERİRİM.
Gözlerimi yavaşça açtım. Fakat yoğun ışıktan dolayı gözlerimi tekrar kapattım. Soğuk bir zeminde yatıyordum. Biri elimi sıkıca tutuyordu. Kestiremediğim bir ses:
-"Kendine geldi mi?"
-"Hayır." Bu ses sanırım Edward'a aitti. Cesaretimi toplayarak gözlerimi açtım. Bir kaç kez kırpıştırdım. Edward:
-"Sanırım kendine geliyor." Etrafa baktığımda o lanet olası sinema salonundaydık. Olanlar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. O küçük kızın bana bakarak sırıtışı aklımdan çıkmıyordu. Ah, evet. Bana bir şeyler söylemişti. O sırıtışın altından 2 kelime söylemişti. Ama ne? Kendimi yiyip bitirme sonucu aklıma geldi. 'Seçilmişsin' Ben, neye seçilmiştim? Edward eliyle kafamı kaldırdı.
-"İyi misin?" Nasıl iyi olabilirdim ki? 'Seçilmiş' olmanın gururunu yaşıyordum, evet.
-"Değilim." Evet, değildim. Bir an önce eve gitmek istiyordum. Belki eve gidersem bu olanları unuturdum? Ailemle konuşursam ne anlama geldiğini belki bana açıklarlardı? Hı? Olamaz mı?
-"Yavaşça kalkmayı dene." Yerimde yavaşça doğruldum. Edward'a yaklaştım. Omuzuna başımı yasladım.
-"Neredeydiniz?" Camella elimi tutarak gülümsedi.
-"Buradaydık. O beyaz cismi..." Sözünü kesip kulaklarımı elimle kapattım.
-"Sakın, sakın söyleme. O lanet şeyi hatırlatma. Yapma." Yalvarırcasına söylemiştim. Edward sıkıca sarıldı.
-"Kokma, yanındayız. Sana zarar veremeyecekler."
-"O kadar emin olma. Onları engelleyemezsin. Eve gitmek istiyorum." Yavaşça ayağa kalktım. Çantamı ve telefonumu elime aldım.
-"Geliyor musunuz?" Edward ayağa kalkarak bana doğru iki adım attı.
-"Çocuklar ben gidiyorum. Siz kızları eve bırakın. Bir kaç işim var." Yüzümü iki elinin arasına aldı.
-"Bu konu hakkında biraz araştırma yapacağım. Diğerleri yanında olacak. Eve git, biraz dinlen. Korkma. Seni seviyorum." Dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. Gülümsedim. Başka yapabileceğim bir şey yoktu.
-"Bende seni seviyorum." Edward sinema salonundan dışarı çıktı. Diğerleri ile birlikte sinema salonundan dışarı çıktık.
-"Yanında gelmemizi ister misin?" Gülümsedim.
-"Gerek yok, Loris. Bir duş alıp uyuyacağım."
-"Tamam, sen bilirsin. Kendine dikkat et."
-"Ederim." Evin kapısına yaklaştım. Annem ve babam büyük ihtimalle iştelerdi. Çantamdan evin anahtarını çıkardım. Kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkardım, üst kata odama çıktım. Hemen banyoya girdim. Soğuk bir duşa ihtiyacım vardı. Suyun bedenime değmesiyle irkildim. Gözlerimi kapatarak suyun akışına odaklandım. Kapının gıcırtılı sesiyle gözlerimi hemen açtım. Kapı yavaş yavaş açılıyordu. Gözlerimi kapıya dikmiştim. Korkuyordum. Kapı aniden çarptı. Hemen banyomu yapıp odama geri döndüm. Üstümü giyindim. Üstümde bir ağırlık vardı. Uyumam gerekiyordu. Saçlarımı tararken telefonum çaldı. Edward arıyordu. Hemen telefonu açtım.
-"Alvina? İyi misin?"
-"Evet, iyiyim. Sen iyi misin? Araştırdım mı?" Tedirgin bir sesle:
-"Evet araştırdım. Fakat telefonda konuşulacak bir konu değil." Demek ki kötü bir şey oldu.
-"Anladım. Akşam bize gel? Şimdi dinlenmek istiyorum." Telefonla konuşurken kapı açıldı. İçeriye dün gördüğüm kız girdi. Çığlık atarak geriye yürüdüm. Küçük kız bana doğru gelmeye başladı.
-"Yapma! Bırak!" Telefonu elimden atarak yere çöktüm. Bağırmaya başladım.
-"Ne istiyorsun!" Ellerimi kulağıma götürdüm. Kız ellerimi kulağımdan çekti. Büyük bir bağırışla odadan çıktım. O lanet olası bana dokunmuş muydu?!
Merdivenlerden indim. Salona geldiğimde küçük kız koltukta oturmuş bana bakıyordu. Ne yani şaka mıydı bu?
Kız bana doğru yaklaşarak:
-"Seçilmişsin ve öleceksin!"
-"Ben size bir şey yapmadım. Rahat bırak beni!" Kız bir anda ortadan kayboldu. Hemen odama çıktım. Telefonu elime aldım. Edward tekrar arıyordu. Telefonu açmadım. Kimseyi endişelendirmek istemiyordum. Kendimi yatağa attım. Boynumda hissettiğim nefesler korkmam için yetiyordu. Sessizce yattım, uyudum.
"KARANLIĞA MERHABA!"