Bir gül gördüm kendimi kaybettiğim sokağın kenarında. Uzunca bir dalı, pembe rengi ve solmaya yüz tutmuş yüzü ile haykırıyordu yüreğime. Değerini yitirmiş birçok şey gibi oda değerini yitirmiş bir sevgili tarafında atıldığının farkında gibiydi. Kırmıştı onu sevgilinin bu hareketi. Madem değersiz olacaktı neden koparılmıştı yaşadığı topraktan. Aklında birçok soru işaretleri vardı ve bu solmaya yüz tutmuş yüzünden hüzünlü acı bir aşk romanının metinleri gibi okunuyordu. Okudukça içim burkuldu ta derinlerden. Öyle kısa ve hüzünlü bir geçmişe sahipdi ki kıyamadım onu öylece kimsesiz bırakmaya. Elime aldığımda dokundu Duygularıma. İlk defa bir çiçek derin bir nefes aldırdı bana. Derin bir iç çektim onun haline ve o anda yaşadığım duygulara. Hani hem ağlamak hem de gülmek arasında kaldığınız o an vardır ya. Hani ne yapacağınızı ne söyleyeceğinizi ya da ne hissedeceğinizi bilemediğiniz o an. Sanki ben kopmuştum dalımdan. Sanki solmakta olan gül değildi bendim. Ona o kadar çok ısınmıştım ki biraz umut vermek için ona ‘’insanlarda koparılıp atılır değerleri bittiğinde anlamını yitirildiğinde bir şeylerin’’ demekten alamadım. Görünüşler