04.06.1996
Saat 02.00Gözlerimi karnıma saplanan sancıyla açtım. 3 saattir devam eden sancım beni uyandıracak duruma gelmişti. Yurt görevlilerinden hamile olduğumu saklıyordum ailemin öğrenmemesi lazımdı aksi taktirde beni öldürürlerdi. Derin nefes alıp dolabımdan giyecek kıyafet ve gecelik çıkarttım. Gözlerimden yaşlar akarken hazırladıklarımı çantama tıkıştırdım. O sırada oda arkadaşım Leyla yorgan altından kafasını çıkartıp;
"Havin, doğum mu?" diye fısıldadı. Evet anlamında başımı salladıktan sonra ellerimle yanaklarımı sildim. Hemen yataktan çıkıp üstünü değiştirmeye başladı. Ne yaptığını sormama fırsat vermeden "Bende geliyorum!" dedi. Hayır diyemedim çünkü çok korkuyordum. Sessizce yurt merdivenlerinden inmeye başladık güvenlik gorevlimiz uykuya dalmıştı. Kapı sesi olmasın diye yemekhaneden dolanıp dışarı çıktık. O anda suyumun gelmesiyle istemsizce çıkan çığlığımı bastıramadım. Güvenliğin bahçeye geldiğini görür görmez koşarak caddeye çıktık, gelen ilk taksiye bindikten sonra Leyla;
"Zeynep Kamil'e lütfen hızlı!!!" diye bağırdı. Sancım daha kuvvetli olmaya başlamıstı, o sırada geceliğimde beliren kanı gördüm. Titreyen sesimle;
"Leyla bebeğim!! Bebeğim ölüyor!!"
"Havin, korkma bebeğe hiç bir şey olmayacak..."Hastaneye gelince parayı verip taksiden indik. Deli gibi yağmur yağıyordu, ismimin anlamı gibi bebeğimide yaz gecesi dünyaya getiriyordum. Acilden girer girmez bacaklarımdan akan kanı gören hemşireler yanıma koştu. Bagırarak;
"38 haftalık hamileyim, bu zamana kadar hiç doktora gidip kontrol yaptırmadım. Nolur ona bişey olmasın, lütfen. Suyum geldi!!!"
"Şebnem hanıma haber verin, doğumhane hazırlansın. Anneye kan tahlili ve oksijen!" diye bağıran hemşirenin kolunu sıkıca tutup yere diz çöktüm.Elimi geceliğimin altından soktuğumda başını hissettim.
"Başını hissediyorum!" diye bağırdım.
Beni hemen beyaz bi sedyeye taşıdılar ve hemen doğumhaneye götürdüler. Bir sürü makas ve benzeri kesici aletler vardı. Kalbim hızlı bir şekilde çarpıyordu, nefesim kesiliyor göz yaşlarıma engel olamıyordum. Leyla dışarda beni bekliyordu, doktor geldikten sonra eldivenlerini giyerken;
"Hamileliğiniz hakkında bilgi alabilir miyim?"
"Hiç bişey bilmiyorum. Ben sadece hamile olduğumu biliyorum. Hiç doktora gitmedim. Hesaplamama göre 38 hafta ve ahhhh doğuruyorum!"
Bacaklarımı buz gibi yuksek demirlere koydum, ebe başucuma gelip sol eliyle elimi tuttu ve sağ kolu ile ğöğüs altımdan bastırmaya başladı. Kulağıma eğilip;
"Derin nefes al ve ıkın kızım." dedi. Hayatımda böyle bir acı yaşamamıştım. Sanki tüm kemiklerim kırılıyordu. Doğum acısının yanı sıra ebe o kadar kuvvetli bastırıyordu ki nefes alamıyordum. Bir anda vücudumda bir hafiflik hissettim, kulaklarım dünyanın en güzel melodisi ile doldu. Bebeğim diye fısıldamakla yetindim, o kadar güçsüz düşmüştüm ki kolumu kaldıramıyordum. Hemen ıslak bir pamukla temizleyip bir örtüye sardılar doktor yanıma gelip kucağıma verdikten sonra;
"Çok güzel bir kızın oldu, şimdi hemşireler bebeği alıp bi kontrol etsinler kıyafet getirdin mi?"
"Kıyafet mi? Hiç bişey alamadım.."
"Tamam, burda unutulan tulumlardan birini giydirirler, geçmiş olsun."
Başımı önüme eğdim ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Ona bir patik bile almamıştım. Zaten harçlığım anca yemeğe yetiyordu, kitap bile alamıyordum. Babası desen beni çok büyük bir yükle bırakıp gitmişti. Baba evime dönsem bebeği nasıl anlatırdım, yurtta bakamazdım. Doğum yapınca herşey düzelir tek sorun karnımın büyümesi sanıyordum, ancak herşey şimdi başlamıstı. Bir sürü doğum yapan kadının yan yana yattığı, yatak aralarında yeşil perdeler olan bir odaya götürüp beni yatağa taşıdılar. Leyla elinde bir büskivi paketi ve kutu meyve suyu ile geldi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B A L I M
ChickLitKalbim hızlı bir şekilde çarpıyordu, nefesim kesiliyor boğuluyormuşum gibi hissediyordum. Derin bir nefes aldım, gözlerimden yaşlar aktı. Titreyen elimle göz yaşlarımı sildim, kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Kısık bir sesle ; "Benim ailem kim?" ...