Dizzy Love

29 4 25
                                    

Tam 1 ay olmuştu. 

Onu gözetlediğim 1 ay

Pek gözetleme sayılmazdı bu gerçi, açık açık bakıyordum yani.

O güzel yüzüne, o kıvırcık, kumral saçlarına bakalı, okuduğu kitapların adını teker teker ezberliyeli 1 ay olmuştu. 

Ve şimdi 1 ay sonunda kendime verdiğim söz dolayısıyla onu takip ediyordum. Sokak lambalarının aydınlattığı yolda ilerliyorduk. 

Saatin 23 sularında olması gerekti çünkü o hep bu saatlerde parktan ayrılırdı. 

Onun parktan sonra ne yaptığını merak ettiğim 1 ayın sonunda merakımı gidereceiğimi bilme duygusu aynı zamanda kafamın verdiği güzellikten dolayısıyla sırıtarak yürüyordum. Utanmasam dans edecektim o derece...

"Bir aydır sapık gibi gözlediğin yetmemiş gibi şimdi de takip mi ediyorsun?" arkasına dahi bakmadan birazcık - gerçekten azıcık-  sitemkar bir sözle söyledi.

Kalbim hızla atmıştı çünkü ilk defa benle konuşuyordu. Daha da büyük gülümsedim.

Ama:

Tabi ki bir şey söylemedim.

"Aptal mısın?"

"Laftan anlamıyor musun?"

Laflarını ardı ardına sıralıyordu. Her ne kadar sezi huysuzca gelse de başkasının kulağına, benim kulağıma müzik melodisi gibi geliyordu. Onu tanımadan aşık olmuştum sanırım. ne kadar acizce değil mi ? 

Huysuz bir Kıvırık'a aşık olmuştum.

Gıcık olmasını sağlayacak kelimeyi söyledim.

"Hayır." Bu söz onun sabrını o kadar zorlamıştı ki arkasını dönüp bir tane yumruk patlatınca suratıma, ne kadar ciddi olduğunu anlamış oldum.

Huysuz kıvırığım benim. 

Vurmanın etkisi + İçkinin etkisi = Yer.

Sağ kolumun üzerine düşmem de cabası. Ama pes edemezdim. Düştüğüm yerde ayılmayı da bekleyemezdim. 

Tam ayağa kalkmaya yelteniyordum ki gözlerimin önünde biri yığıldı. Düşme sesi ise daha sonra kulaklarıma ulaştı. 

Yerden kalkıp oturur pozisyona geçtim. Gözlerimi kırpıştırdım net görebilmek için olan bitenleri. 

Kıvırık'ım yerde boylu boyunca uzanıyordu. Elleriyle yüzünü siper almıştı. 

Aceleyle ne olduğunu dahi anlamaya çalışmadan ayağa kalkıp ona doğru koşmaya -çalıştım- başladım.

"Ulan bu saate kadar dışarıda ne yapıyorsun !? Nerede sürtüyorsun lan!?"40 yaşlarındaki adam bağırarak yerdeki Kıvırık'ıma tekmeler geçiriyordu.

Ardından bir kadın sesi yükseldi.

"Ekrem yapma!" kadın koşar adımlarla villanın bahçesinden çıkıp bize doğru geldi.

Kadının yüzü moruklar içindeydi. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı aynı zamanda. Nedensizce belleğimde dolanan annemin görüntülerini aklıma getirmişti bu kadın. 

"Ne lan ne!? Hepinizden nefret ediyor-" adamın yüzüne yumruk geçirmemle cümlesi yarıda kesilmiş aynı zamanda da yeri boylamıştı. 

İçkini kötü yanları...

Adam yerde yatarken tabi ki de boş durmadım. Adamın üstüne çıkıp yüzünü yumruklamaya devam ettim ta ki bedenimi bir çift kolun çekmesiyle adamdan ayrıldım.

Ve bu ellerin sahibi benim Kıvırık'tı. 

Ağlayan kadın da bize doğru gelip kollarını güven verici şekilde ikimize sarıp Ekrem denilen adamdan uzaklaştı.

Ekrem ise ayağa kalkıp yalpalaya yalpalaya sokağın diğer ucuna yürümeye başladı. İçki içeceği bir yere gittiği aşikardı. 

"Özür dilerim çocuklar..." kadın mahcup bir şekilde bakarak konuştu.

"Anne ne özürü ya !? Kaç defa dedim sana bu adamı polise şikayet edelim. Boşan. Neden beni dinlemiyorsun ?" Kıvırık fazlasıyla sinirliydi. 

"Polis ne yapabilir? 1-2 gün koruma altına alırlar. Peki ya sonrası?"

"Hadi kaçalım."

Kıvırık ve annesi aynı anda bana şaşkın gözlerle baktılar. Gerçi bu şaşkından çok 'Ne diyor bu amk salağı?' dermiş gibi bakıyorlardı. Olsun.

"Ben Kıvırık'ın arkadaşıyım. Hem de çok yakın bir arkadaşıyım. Lütfen bir süre benim evimde kalın. Sorununuzu hep birlikte çözebiliriz." Ciddi bir şekilde konuşunca, düşünmeye çekildiler.

"Bana bu arkadaşından hiç bahsetmemişdin. Adın ne oğlum?"

"Özgür, teyzeciğim." Şirin bir gülümseme ekledim ardından. Her ne kadar tipim tam bir sersem, alkolik bir manyağı çağrıştırsa da kendi içimde ben de bir evlattım...

Düşüncelerimi bana sarılan beden böldü. Gözlerimi açtığımda görüş alanıma kıvırcık kumral saçlar girdi. Bu bir hayal mıydı? Yoksa ölmüş müydüm ve Tanrı beni cennetine mi almıştı? 

Şaşkınlıktan ona sarılma fırsatını gerçekleştiremeden benden ayrıldı.

Kıvırık annesine doğru dönüp konuşmaya başladı.

"Anne... Özgür'le biz sanaldan arkadaştık fakat yeni İzmir'e gelmiş. Şuan ilk defa onu canlı görüyorum falan öyle yani..."

"Sanaldan da olsa insan söylemez mi arkadaşını. Hem de en yakın arkadaşı olacakmışmış... " bana dönüp devam etti;"Bence Rüzgar senden iyi bir tribi hak ediyor Özgürcüğüm..."

Rüzgar

Rüzgar

Rüzgar

Klişeleşmiş lafı içimden söylemeden edemedim.

İsmi de kendi gibi mükemmeldi...

Kadının laflarına gülümsedim. Bana birden sahiplenmesi ve ismimi güzel bir şekilde kullanması hoşuma gitmişti. 

Nedensizce değil. Nedenlice kadını anneme benzetmiştim. 

Daha fazla durgun olursam gözlerimin dolacağını biliyordum.

"Eee ne diyorsunuz?"

HAY EVRİVAN!!! NASILSINIZ? UMARIM İYİSİNİZDİR. UZUN ZAMANDAN BERİ AKLIMDAYDI BU KURGU VE DEDİM NEDEN PAYLAŞMIYORSUN BE ÖZGÜR... BÖLÜMLER UZUN ARALIKLARA GELECEK O YÜZDEN BİRAZ SABRETMENİZİ İSTİYORUM (YAZMA KONUSUNDA ÇOK BECERİKSİZİM ÇÜNKÜ...) HER ZAMAN YANIMDA OLAN RÜZGARIMA TEŞEKKÜR EDERİM. SENİ SEVİYORUM SEVGÜLÜM... ONUN DA KİPATLARINA BAKIN DERİM. BENCE BAKIN YANİ :D MUTLU GÜNLER DİLERİM EFENDİM...

@septemsolis -Rüzgar






Dizzy Love~ ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin