İlk öncelikle merhaba.Hikayenin okunup okunmayacağından emin değilim.Sadece ölmeden önce yapılacaklar listemdeki maddeyi gerçekleştirmek için yayınlıyorum.
xxo :*
Yağan yağmurun şiddetlenmesini izlerken yaşadıklarımı tekrar başa sarıp düşünmeye başladım.Onca trajedik olay psikoloji bölümü okuyan bir öğrenciyi bile sarsıyorsa düşünün durumun ne kadar vahim olduğunu. Aslında benim düşüncelerimi varsayarsak tüm bunların bir kaçış yolu olmalı.Ama elde var sıfır.İyice sinmiş olduğum koltukta düz bir konuma gelip sırtımı dikleştirdim ve dirseklerimi dizlerime dayayıp yüzümü sıvazladım.Uzun bir of çekip yerimden kalkıp sürünerek mutfağa yürüdüm.Babam ve masanın üzerindeki fotoğraflarda gözlerim gidip gelirken,aldırmadan buzdolabına doğru yönümü çevirdim.Babamın iç çekişlerini duymamazlıktan gelip dolaptan leziz pastayı çıkardım.Yine aynı soğukkanlılıkla çatalımı alıp pastama batırdım.Her şey babamın ağzından adımı duyana kadar çok güzeldi.Sert bakışlarımla ona döndüğümde gözlerindeki pişmanlığı(!) gördüm.Bana göre her hareketi yapmacıktı o adama sadece annem ve kardeşim için dayanıyordum.Çatlak sesiyle gel dedi.Suratımı değiştirmeden karşısına oturdum.Çok küçükken masumca sırıttığım bir fotoğrafı eline alıp uzun uzun baktı.Gözlerimi devirmemek için uzunca bir süre gözlerimi kırpıstırdım.Fotoğrafı bana çevirdi.Ne güzel gülmüşsün diyerek gözünden akan yaşı eliyle sildi.Fotoğrafı elime alıp dikkatlice baktım.Babama dönüp,"Fotoğraf dedim çok eski"Deminden beri tuttuğu hıçkırığını ağzından kaçırdı. Tabii kide duygusuz bir insan değilim,gözlerim anında doldu ama yapmadım onun karşısında ağlamadım.Küçük düşmek istemedim kendimce. Daha fazla kendimi kasmadan,mutfaktan çıktım. Hep böyle yapıyordu.Bilmiyorum belkide gerçekten çok pişmandı ama bu saatten sonra bir geri dönüşün mümkünatı yoktu.Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.Üstüme rahat bir şeyler giyip evden çıktım.Bisikletime binip rahatlamaya çalıştım.Yağmuru severdim,toprak kokusu içimi rahatlatırdı.
Eve geldiğimde iç çamaşırlarıma kadar ıslanmıstım.Apartmandan duyulan bağrışlarla irkildim.Acele acele merdivenlerden çıkıp kapıyı açtım.Mutfaktalardı ve annem yine deliye dönmüştü,yanına gidip içeri çekeledim.İtiraz etmeden odama geldi güzelce yatağa yatırıp üstünü örttüm ve kapıyı kapatıp odamdan çıktım.Mutfağa doğru sinirle ilerliyordum.Kapıyı hızla çarpıp elime geçen ilk şeyi yere attım.O adamın söyledikleri kulağıma uğultu gibi geliyordu.Sinirden kızarmış olduğuna emin olduğum suratımla kesinlikle canavara benziyordum.Ona doğru adım attım aniden önündeki tuzluğu alıp havaya fırlattım.Çarpma sesini duyduğumda sinirimi hala alamadığım için konusmaya başladım"İSTE SENDE BİZİM KALBİMİZİ BÖYE PARÇALARA AYIRDIN,ANIDEN! VE BİZ NE YAPTIK BİLİYOR MUSUN KALBİMİZİN TUZ PARÇACIKLARI GİBİ ETRAFA SAÇILMASINI İZLEDİK.YETER BABA BEN BIKTIM ÇEK GİT ARTIK TAMAM MI İSTEMİYORUZ SENİ.HAYATIMIZI BERBAT ETMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YAPIYOR MUSUN SENCE."Nefesimi sessiz bir şekilde dışarı bıraktım,boğazımın acısına aldırmadan kısık sesle konusmaya devam ettim "KUSURA BAKMA AMA BEN YORULDUM VE O KADINDA İKİ CANIYLA YORULDU,BİZ ARTIK YOKUZ. Günler çok sıradan geçmeye devam etti o günden sonra.Yine en sonunda onları ayırıp kırıcı konusmamı yaptım;tabii ki kırıkları yine ben temizledim ve o adam sadece kıçını devirip uyudu.Daha sonra kendime en sertinden bir kahve yaptım ve oturup ağladım.Ertesi gün kalktığımda sahip olduğum ise bir çift şişmiş gözlerim ve yorgun bedenimdi.Sıradan şeyleri yapıp kahvaltı masasına oturduğumda keyfim yerine gelmişti.Yalnız kahvaltı yapmaya alışmıştım çünkü babam olacak o adam geç kalkardı ;annem ise kesinlikle küçük erkek kardeşim için erkenden alışverişe çıkmıştı ve benim kesinlikle pazar günümü duygusal bir modda geçirmeye hiç niyetim yoktu.Masayı toplayıp vazgeçemediğim kot eteklerimden birini giyip üzerime dayımın en sevdiği tişörtlerinden arakladığım -öğrendiğinde"ezoerkek"diye dalga geçmişti- denizci tişörtünü üzerime geçirip,gözlerimi kapatıcıyla eski haline döndürmeye çalıştıktan sonra kendimi dışarı attım. James Arthur'un o berrak sesini duymamla çantamın eşsiz derinliklerinde kendimi bulmam bir oldu.Şarkının nakarat bölümü geldiğinde ben hala arıyo- tamam buldum.Ekranda Nazlı yazısını görmem yüreğime su serperken cevapla tuşuna bastım.O cırtlak sesiyle"Ezgiiii,açsana kızım" İçimden sanki keyfimden açmadım diye geçirirken merakını hızlı nefes alışverişinden anlamıştım."Kusura bakmayın Nazlı Hanım çantamın derinlikleriyle cebelleşiyordum".

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANSIMA TÜKÜREYİM
RomanceSokaktaki herkes biraz sana benziyor, kiminin gülümsemesi, kiminin saçı, kiminin adımları, kiminin bakışları. Bu şehrin bütün sokakları sen kokuyor ama bütün şehir bir sen etmiyor..