1.BÖLÜM
'Bonjour Madame'
(iyi akşamlar.Bayan)
'Que desirez-vous?'
(ne istersiniz?)
'un jus d'orange'
(Bir tane potakal suyu)
Garson yanımdan uzaklaşırken bu yabancı havayı içime çektim ülkemin kokusundan çok farklıydı.İçimi bir keder saldı özlemiştim Türkiyeyi. Neyse ki yarın dönecektim.
Bu kederli havayı dağıtmak için hemen laptopumu açtım .Bakalım bu gun gündem nasıl? Açmaz olaydım keşke yine şehit haberleri .Hemen kapattım .Bu gece kederlenmeyecektim .Birden telefonum çalmaya başladı.Arayan yine Pamuktu .Yine aynı muhabbet ne zaman geri döneceksin soruları.Bol sorulu bir konuşmadan sonra .Odama doğru ilerlemeye başladım.odama girdiğimde hemen ışıkları yaktım .odam hemen aydınlandı .banyoya doğru ilerledim .banyonun kapısını açtım yerde dikdörtgen şeklinde bir paspas sağ köşede özel İtalyan mermerlerinden oluşan bir lavabo hemen lavobonun büyük bir aynası aynanın sağ üst çaprazında bir lamba lambanın hemen yanındakı askıda bir kalpli havlu aynanın hemen solunda bir saç kurutma makinası ilerlediğimde boydan boya camlarla kaplı duvarin önünde bir küvet büyük ve hoş görüntülü hemen küvetin solunda bir tuvalet gerçi kendisini görür görmez bir tuvaletin anca bu kadar gösterişli olabileceğini anladım . Göz gezdirdikten sonra bol köpüklü bir duşun bana iyi geleceğini düşünerek duşumu aldım kareli pijamalarımı giydikten sonra Paris manzaralı yatağımda uzandım manzaraya bakarak değilde tavana bakarak düşünmeye başladım.Ve ne ara eskileri düşünmeye başladım anlamadım.
11 sene önce Denizli
11 Eylül 2006
Saat 10.00
' o okula git bak bursunu....'
Yine boktan bir güne boktan kişilerle boktan seslerle boktan meselelerle başladık.Hayır anlamıyorum sabah sabah ne okulu arkadaş ne güzel uyuyordum .Hemen siyah konverslerimi giydim koşmaya başladım.Şimdi yakalarsa bir de sabah dayağı yeriz.Bir süre koştuktan sonra okulun önünde soluğu aldım .Şöyle bir durup baktım da gerçekten bura gelmek istemiyorum be .büyük v şeklinde bir bina geniş bir ağaçlık bir bahçe her köşede banklar okula bak be dedim.Okulun şaşalı kapısı buranın da bana göre olmadığının göstergesiydi.Kapıyı yavaşça açtım .Kapının hemen solunda bir güvenlik külübesi vardı .İçinde biraz yaşlı tombul bıyıklı bir amca vardı.Başımla selam verdim.Beni ilk önce bir süzdü tabi bende onu.
Ve günün sorusu:
-hayırdır yolunu mu kaybettin amcam ?
Soru tam tamına mantıksızdı.Hayır yolumu kaybetsem ben bura gelmem ki giderim bizim mevlüt ustaya bir ekmek arası köfte yerim hayır yani buraya niye geliyim .
Neyse ki bu tonton amcayı kırmamak için daha sakin cevap vermeyi seçtim:
- sanada merhaba amca burası benim yeni okulumda şöyle bir bakmaya geldim saten beni çok sık göremezsin korkma.
Amca biraz şaşırsada üstüme gelmedi müdür beyin odasını tarif etti yada nöbetçi öğrenciye sor dedi.
Sağol amca deyip ilerlemeye başladım.Merdivenlerden ilerledim okulun içine girince sağ tarafımda bir sürü madalya kupa plaket vardı demek iyi bir okuldu ben onlara bakarken omzumda bir el hissettim hemen elin alıp arkasına büktüm bir an kendisinden acı bir tiz çığlık attı .Reflekslerim kuvvetlidir.
-sakin sakin allahım kemiklerim kırıldı hayır yani sabah sütte içtim kemiklere iyi gelir diye .
Gevezeliğine kızarak biraz daha sıktım.