Bölüm 2 / Mesaj

43 4 14
                                    

 Günlerim yoğun geçiyordu. Geceleri mutlaka bir grup arkadaşım dışarı çıkmayı atlamıyordu. Ben gece dışarı çıkmayı çok seven biri olmadım hiçbir zaman. Gündüz masal diyarındaymışız, gece kötüler mağaralarını taze kan bulmak için terk ediyorlarmış gibi gelirdi bana. Çayımı alırım, elimde bir kitap kurulurum bir koltuğa diye düşünürdüm. Bu yaşıma kadar da hep öyle yaptım. Gel gelelim ki değiştim.

Düşünün, uzaktan yakından alakamın olmadığı konuların ortasında buluyorum kendimi. Rahat mı battı? Neden bu değişim arayışları?

Bir insanın size verdiği ilk izlenim çok önemlidir. Yüz kişiye sorduk kimse önyargılı olduğunu kabul etmedi. Önyargı kendinden başlar. Kendiyle barışık olmayan birini ne kadar tanıyabilirsin ki? Herkeste biraz önyargı vardır. Kandırmayın kendinizi. Neyse çok üstünüze geldim galiba, devam edeyim ben.

Bir grup arkadaş dışarı çıkacağız. Yaklaşık on beş kişiyiz. Yarısından biraz fazla kişisi sigara içiyor o an. Uzaktan bakanlar küçük bir fabrika bacası sanabilir olduğumuz bölgeyi. Çocuk gülmeye başlıyor. Önce sıradan bir gülme, sonra kahkalara dönüyor bu. Şaşırıyorum, herkes başka konudan bahsediyor. Bir grup, yurt arkadaşlarının dışarı çıkmamasından şikâyet ediyor. Bir grup yemekte ne pişirdiklerinden bahsediyorlar, bir grup kendi halinde sohbet ediyor. Hiçbiri komik değil. Soruyorum alkol süngeri arkadaşıma, sigaranın içindeki sadece tütün değilmiş. Tüylerim ürperiyor. Bir şey olacağından değil, ilk kez bu kadar yakın olduğumu farkındayım. Aklıma dedem geliyor. Gelmeden önceki gün ziyarete gitmiştik. "Aileni üzecek hiçbir şey yapma" dediğinde ne demek istediğini anlamadım. Şimdi anlıyorum. Gülümsedim dedem gelince aklıma. Ne kadar özlemişim herkesi. "Shots, shots, shots, shots, shots, everybody! "

Başım çatlıyor. Sabah dokuzda dersim vardı, gece sonunda aklıma geldi. Kalktım yataktan halı çok ilginç geldi, geri oturdum. Size güzel bir yöntem anlatayım. Beş dakika içinde çıkmanız gerekiyorsa bir şarkı açın ve şarkı bitmeden işlerinizi halletmeye çalışın. Koşarken dikkatli olmanız gereken bir konu var, ayağınızı çarpmayın. Gel gelelim seviyordum böyle koşuşturmayı. Yoğun tempoya bayılırdım ama kimse uykuyu benden fazla sevemezdi. Kapı çaldı, gönlümden geçen yine büyük bir fincan dolusu kahve. Derse gecikiyoruz dedi arkadaşım, o an anlamıştım bir yerlerde yanlış yaptığımı önceki akşam.

Dersimiz matematik desem çok mu klişe olur? Adam onun katlarını sordu. Anlamsız, üniversitede olmanın en kötü şeyi bu. Sizi ilkokul seviyesinden başlatıyorlar. Ben adamın bunaltıcı ses tonuyla bayılmak üzereyken yanımdan bir dirsek darbesi yiyorum. Kütüphanedeki arkadaşım yine bir şey soracak. Sordu, cevapladım, yine yüzünü ekşitti ve sinir oldum. Bu anlık adrenalin yükselişi uyanmamı sağladı. En son adam iki kere on yirmi eder derken sınıfın arkasından bir patırtı geldi. Bir grup arkadaş masalarını kapatıp dersten çıktılar. Beni de alın diyemedim.

Bir saat görünümlü bir yıllık matematik dersimizin ardından sonraki dersimin öğleden sonra olduğunu fark ettim. Yurda döndüm. Susuzluktan dudaklarım yapıştı. Mutfağa doğru yola koyuldum. Kapıyı açtım ve geri kapattım. İnsafsız yemek yapıyor, insanlıktan hıncını alırcasına kokutmuş mutfağı baharatçı. Derin bir nefes aldım ve daldım zehirli havaya, selam verdi konuşamadım. El salladım suyumu alıp çıkarken mutfaktan.

Bir mesaj geldi telefonuma. Yüzüm gülmeye başladı. Uzun süredir yazmamıştı bana. Kötü bitmemişti ama pek de iyi sayılmazdı. Bana ne kadar güzel hissettirdiği geldi aklıma. Yanaklarımın kızardığını farkındaydım. Telefon elimde sıradaki mesajını iple çekiyorum. Sadece ben değil, o da değişmişti. Güzel anlamda yani. Olgunlaşmıştı. Saatler süren mesajlaşmanın ardından derse gitmek için yola koyuldum. Erken varmışım, çantamdan en sevdiğim kitabı çıkardım. Bu yedinci okuyuşum olacaktı. Okumaya devam ettim, zaten ders saati gelmişti. Bir mesaj daha geldi. Mesajın ilk kelimesi "keşke".

Keşke ile başlayan hayatlardan sonuç alınmaz. Emin olmayınca, sert adımlar atamayınca insan pişman oluyor. Bana keşke demeyi öğretmeyin. Bana iyi kilerimle gelin. İstemsiz oluşan keşkeleri demiyorum. İnsanı seçimleri belirler. Eğer keşke diyorsanız bir yerlerde hata yapmışsınızdır. Ayağa kalkmanın zamanı gelmiştir. Farkına var, uyan dünyaya. Keşke deme. Düzeltmek için çok geç olmadan harekete geç.

Okudum mesajı, kalbim sıkıştı.

Özlemiş, pişmanmış. Farklı bir duyguydu, onunla yeniden tanışıyormuş gibi. Kırmadan, incitmemeye çalışarak. Felsefe yapmaya çalışmayı her zaman sevmişimdir. Düşünceli bir ifade yerleştirin yüzünüze. Uzun uzun bakın etrafa ve konuşun. Mutlaka biri kişinin ilgisini çekecektir.

Bakın sayın vatandaşlar! Kimse kırılmayı hak etmez. Hiç kimseyi geceler boyu ağlatmaya, sebepsizce kalplerini kırmaya, farkında olmadan bile olsa duygularıyla oynamaya hakkınız yok. Ve kimse ilişkisinde "Karnım doysun, pastam dursun" psikolojisine girmesin! Kimse kalıcı değildir. Sizden vazgeçtiğinde anlarsınız. Belki geç, belki acı olur, atlatamazsınız.

Elinizden geleni ardınıza koymayın. Siz hiç bir nehrin uyuduğunu gördünüz mü? Ya bir kelebeğin ağladığını? Hayat kısa, zaman geçiyor. Çok sevmek yetmiyor insanları ölümsüz kılmaya. Bir sabah kalktınız ve kimsesizsiniz. İlk kez bu kadar yalnız hissediyorsunuz değil mi? Koca evren size karşı. Son kez sarılsaydım demek boş kalıyor artık. Küs kalmaya gerek var mı yok mu? Bilemiyorum. Size dünyayı pamuk şekerden ibaret görün demeye hakkım yok. Yeri gelmişken size bir arkadaşımdan bahsedeyim. Emniyet kemerlerinizi bağlamayı unutmayın.

Bayram sabahı uyandım. Eski bayramlar gibi değil şimdiki bayramlar. Yani öyle diyorlar, bildiğimden değil. Yine istemeye istemeye sürükleniyorum aile uçurumuna. Köşeyi dönsem sütlaç, düz gitsem güllaç. Uçurumun ucundayım. Aşağıdan bir akıntı sesi. Büyük teyzelerimin salyalarından başka bir şey olamaz bu. Köpüre köpüre ilerliyor su. Arada bir beyazlık görüyorum. Bu da ne? Aman tanrım! Tabii ya! Teyzemin az önce yediği güllaçtan geriye kalanlar. Bıyıklarının yanağımı bıçakladığı eniştelerin ardından çöküyorum yeğenimin yanına. Gülüşme faslımız başlıyor. Hem iyi anlaştığımızdan, hem eşit derecede uçurum kenarında olduğumuzdan. Bir titreşim. Mesaj gelmiş, başladı bayram mesajları. Bu arada ben her bayram arabada mesajları topluca atar, geri cevap vermeyenleri aklımın bir köşesine kazırım. Bir daha kutlamam onların bayramını. Öğrenciysek salak değiliz. Kilit ekranımı açmak hiç bu kadar uzun sürmemişti.

"Bayramda küsler barışırmış. Özür dilerim, bayramın kutlu olsun."

Benden ne kadar kibar bir mesaj beklemiş olabilirsiniz ki? Olay şöyleydi, benden bir yaş büyük olduğu için bana "çoluk çocukla uğraşamam" demişti bir konunun sonunda. Nefret ettim. Kindar mıyım? 100%. Zamanı geldi, aldım telefonu elime, savunma kalkanım ekran, en güçlü silahım klavye. Eh olsun o kadar, üstünden daha iki ay geçmiş.

" Sırf bayram diye sana olan nefretimi tozpembeye çevireceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun :) "

"İyi. Yine büyüklük yapayım demiştim."

Vurdu ve gol oldu. Karnıma acılar, yüreğime hançer, hatalarıma bir nilüfer. Savaş meydanında ayağa kalktım, üzerimdeki tozu attıktan sonra ( Çünkü ne olursa olsun bir başak burcu her zaman temiz ve tertiplidir ) savaşa devam ettim. Kazandım tabii. En son engellemiş beni, büyüklük yaptı herhalde. Ardından devam etti bayram. Bayramda küsler barışırmış. Peh!

Demek istediğim, kim olduğunuzu unutmayın. Kimseyi kırmayın ama sizi kullanmalarına da izin vermeyin. Laf söylemeyin ama yapılan ayıp karşısında da susup kalmayın. Hemen hemen herkesin beyni var değil mi? İstisnalar kaideyi bozmaz. İnsanlarla konuşurken beyninizi kullanın. Neyse bu da burada biter. Bayramları seven birini bulursanız onu zehirleyin. Bizden değildir o.

Devam ettik konuşmaya. Tanışmaya çalışıyormuş gibi olduk, gülme geldi aslında. Bu kadar basit miydi olmamış saymak? Özür diledi. Üzecek değildim onu. Sorun değil dedim, geçti. Her şey geçer, gece biter, gündüz biter, aşk biter, ödev, ondan emin değilim ama belki o da bitiyordur. Daha rastlamasam da.

İyi geceler dedi, tam havaya girdim, "İyi mi geceler?" diyecektim ki aklım başıma geldi. Onlardan da olmadım. Basit bir "Sana da" gönderildi benden. Bu arada sana da birleşik yazılmıyor, bilin istedim.



Yaparsın DedilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin