Gecesinde hiç uyumadığım, ışıkları sahilde karşıladığım bir sabahtı. Uyuyan köpeğin yanına gidip güneşin doğuşunu izlemiştim. Aynı zamanda köpeği de tabii ki. Köpek yavaş yavaş araladı gözlerini ve ben bu anı yakalamalıyım diye düşündüm. Düşündüğümü de yaptım. Yakaladığım bakışları çok sevdim, dünya güzeli bir köpekti ve masumiyet gözlerinden akıyordu gözleri sabaha açılınca.
Uzaktan bir adam geliyordu, ben fotoğrafı çektikten sonra sahili izlerken fark ettim onu. Koşuyordu, sabah sporuydu belli ki. Biraz daha yaklaşınca anladım benden en fazla bir kaç yaş büyük olabileceğini.
Fotoğraf makinem köpeğin gözleriyle buluştuktan bir kaç dakika sonra bizim gözlerimiz buluştu onunla. Bana doğru gelirken hızını azalttı. Bana doğru olduğunu sanıyordum ama aslında değildi. Geldi ve kulaklıklarını çıkardıktan sonra eğilip köpeği sevmeye başladı nefes nefeseyken. "Günaydın," dedi nefeslerinin arasından. "Güzel kamera," dedi sonrasında elimdeki kameraya, ardından bana bakarak. Turuncu saçları ve akıl almaz bir görüntüsü vardı. Terlemişti ve saçları alnına yapışmıştı. Gözlerinin şekline baktım. Gülümsemesinden dolayı dudaklarının üstünde oluşan minik gamzeler çok sevimliydi. Bu ister istemez dudağına ve dudağındaki sevimli bene odaklanmamı sağladı. O, gerçekten çok güzeldi.
"Günaydın," dedim gülümseyip. "Teşekkür ederim."
Hem güneş, hem çiçek gibiydi. Onu gördüğümde aklıma gelen iki öge buydu. Duygu olaraksa umut ve neşe.
"Bu güzel köpeği yakalayabildiğin için şanslısın," dedi sonunda nefes alması düzelmeye başladığında. "Normalde hep kaçar. Bu zamana kadar kendini pek fazla kişiye sevdirdiğini hatırlamıyorum."
Demek ki buraya koşuya sık sık geliyordu. Gülümsedim. "Hayvanlarla aram iyidir." Neden olduğunu bilmiyordum ama bu yabancıya kendimi anlatabilirim gibi geliyordu. Bazen hiç tanımadıklarımla böyle tanışmalarım olurdu benim. Çok kişiyle arkadaşlık kurabilirdim kısa zamanda.
Bir elinde taşıdığı su şişesini açtı ve birkaç yudum aldı. Ben de o sırada tişörtünün terden vücuduna nasıl yapıştığını inceledim. Tabii ki suyu yudumlarken adem elmasına da gitmişti gözlerim. O, gerçekten estetikti.
"Ben Hoseok," dedi parlak bir gülüşle sonrasında. Köpeğin kulağının arkasını okşadığı eli bana uzattı. Uzun parmakları vardı. Ben de elimi uzattım bu güzel görünen kişiye. "Taehyung. Memnun oldum," dedim.
"Ben de memnun oldum," dedi ve kalktı. "Soğumamam lazım, koşuya devam ediyorum. İyi günler Taehyung."
"İyi günler Hoseok," dedim ve koşarak uzaklaştı yanımdan.
Ne kadar iyi birine benzediğini düşündüm.
Haklıymışım da, Hoseok bugüne kadar tanıdığım en iyi insan.
Favori insanım.
-♡ -
merhaba ilk bölüm!
bölümler, fotoğrafın arkasındaki hikayeye göre daha uzun veya daha kısa olabilir. ilk bölüm kısa olduğu için üzgünüm, ilerleyen bölümlerde ve daha özel anlarda kesinlikle uzayacak bu.
bu arada kalın ve eğik olan yazılar, taehyung'un defteri sonradan okuduğunda eklediği cümleler. umarım kafanız karışmamıştır.
okuduğunuz için teşekkürler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
photograph | vhope
FanfictionOnunla tanıştıktan sonra fotoğraf makinemi hiç yanımdan ayırmaz olmuştum. Çünkü onunla olan her an yakalanmayı, onunla yaşadığım her his de kaydedilmeyi hak ediyordu. Ben de bunu yaptım. İşte bu da, benim fotoğraf defterim. Hoseok'un varlığıyla başl...