Watashi wa dokoni ite mo kaze o kanjiru

306 18 13
                                    

Levi'ın kalbi, dışarı çıkıp kirli yağmurda yıkanmayı arzularcasına atıyordu. Yutkundu ve hazin sonunun geleceği bu güne küfürler yağdırdı. "Öleceğime garanti veriyorum..." diye sayıkladı, atın yelesinden kopan birkaç kılın ellerine dolanmasına sinirlenirken.

"Öleceğine garnti veriyorum" Erwin'in sesini duymasıyla bir anlığına irkildi, sonrasında aynı ifadesiz bakışlarını önüne çevirirken "Umarım" dedi. "Umrumda bile değil, yalnızca canlı canlı çiğnenmek istemiyorum. Yanımda bıçak da yok..." Erwin ona bir süre baktıktan sonra güçlü bir kahkahayla önüne döndü. "Seni sevmiştim"

"Bir de cenaze törenimi düzenle istersen, ha? Daha ölmediğimi hatırlatayım mı sana?" Erwin tekrar güçlü bir kahkaha daha attı ve atını sürmeye geri döndü. Levi dudaklarının arasından ciğerlerine doldurduğu nefesi, burnundan  dışarı verdi. yağmurda ıslanan saçları ağırlaşmış, dudakları güçlü rüzgarda kurumuştu.

"Komutan Erwin! İki yüz metre ileride üç anormal dev var!" Erwin yutkundu. "İki yüz mü? bu çok yakın..."

Levi, atını mümkün olduğu kadar kenarda sürüyordu. Erwin'den gelecek emirleri duymamak için gayret ediyormuşcasına... "Hey, Levi!" Levi gözlerini kapatıp acımasız sonunun gelmesinden önceki son vazifesini dinledi. "Ben Hanji'nin yanına sürüyorum, onu bu kola çekeceğim. Bu süre zarfında sen bu kolun liderliğini alacaksın. Anormal devlerden birini öldür, ikisini Hanji yakalayacak. Sanırım bu seferde de bir şey elde edemedik..." Levi, gözlerini kapadı. "Tamam"

Erwin atını sol tarafa çekti. Acı kişnemeler, yoluna eşlik ederken, Levi acemice manevra tehçizatına her an davranabilecekmişçesine bir tavır almıştı. Halbuki, o koca yaratıklardan ölesiye korkuyordu ya...

Bir akıl hasatasıymışcasına, insanları göz ardı ederek kendi etrafında dönen deve baktı.

yutkundu...

Tutup çekti kılıçları, ve ellerine kenetledi. Kafasını kaldırdı, onun fıldır fıldır dönen gözlerine baktı. "Bıçak kullanmaya benzer..." dedi Levi kendi kendine. "Bıçak gibi..." kılıçları birbirine çarparken, "O elinde oyuncak ettiğin bıçakları hatırla, aptal!" dedi. "Seni orospu evladı! Korkak bir orospu çocuğundan fazlası olduğunu kanıtla!"

Atından indi.

Kancalı tabanasını, devin ensesine sapladı.

Yutkundu...

İlk önce ensesindeki yerini aldı devin. Bu koca cüssesine rağmen etrafında bir rüzgar hızıyla dönüyordu. Tabanca, bir süre sonra yerinden çıktı, Levi on metreden yer düşmeye başladı. Hızla yere çakılmadan önce, kancalı tabancayı yere saplamayı akıl etti.

Yere ulaştığında ise, dev etrafında dönmeyi bırakmış, Levi'ya bakıyordu.

Levi, deve baktı.

Yutkundu...

Dev, normal bakışlarla Levi'ı bir süre süzdükten sonra, piskopatça sırıtışını yerleştirdi suratına. Dev parmaklarını eklemlerinden kırdı, elini koca bir yumruk yaptı. Bu koca yumruk, Levi'ın üzerine yavaş yavaş inerken, Levi gözlerini kapattı. "Kötüler ölür, ha?" dedi. "Kötüler ölüp gider, hikayenin sonunda..."

Tırnaklarını ellerine geçirdi. Damarlarından akan koyu kırmızı, pelerinini ve yerdeki çimenleri boyadı. Bir şeyin farkına varmışçasına gözlerini açtı. "O halde..." dedi, "Öl, piç kurusu!"

Kılıçları vücuduna siper ederken, pelerinini boyayan bir başka koyu kırmızı vardı şimdi.

"Öl!" dedi, bacaklarını keserken devin.

"Öl!" dedi, kollarını keserken devin.

"Eğer, Farlan ve Isabel öldüyse," kılıçları, devin karnından bir parça çalarken, "Ve sen hala yaşıyorsan, şerefsizce" kılıçları, sonunda hayat düğümlerini kopardı devin. "Bende şerefsizce yaşamaya devam edeceğim"

Seaağğğ, ben tümörlü kaçık yazarınız @kapkeyklendinyaoi

Bu, Farlan ve Isabel'in ölümünden sonra yeni keşif lejyonuna katılmış Levi Ackerman. Dolayısıyla acemi. bir nevi flashback bir bölümdü.

Krepli sayfalarda görüşürüz...

464 kelime

   

KANAYAN (riren)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin