Kare ni iku to iu, Eren

212 18 10
                                    

Yağmur kokusunun genzini yaktığı yol boyunca koşuyordu Levi. Nefes almak için bir saniye soluklanmadan, koşuyordu... Kurumuş dudakları ara ara kanamıştı, gözleri uykusuzluktan ve ağlamaktan kan çanağına dönmüştü.

Tabancayı ormanın ilk ağacına sapladı. Kendini ağaca çekti, tabancayı çıkarıp vücudunu yere bıraktı. Cılız, ıslak çimlerin üzerine bıraktı bedenini. Yorgundu...

Tabancayı sıkı sıkı tutmaktan kanayan ellerinden akan koyu kırmızı bir damla alt dudağına damladı. Gözlerini yorgunlukla kapatıp, diliyle dudaklarını temizledi. Kan, kurumuş genzinden geçerken, dudsklarını yaladı "Demirimsi"
Biraz daha yattı, ölü çimlerin üzerine... Bu kendi kendine geçirdiği boktan zamanını bölen anıları, beyninden def etmek istercesine yüzünü buruşturup kafasını sağa sola salladı.

"Levi!" Levi avuç içlerini şakaklarına yapıştırdı. "Kurtar, Levi! Isabel'i kurtaramadın, beni kurtar!" Levi, şakaklarına vurmaya başladı. "Git Farlan!" artık o kadar sert vuruyordu ki, kafası zarar görmeye başlamıştı. "Git artık kafamdan, sen öldün!"

Farlan yok olmuştu.

Levi, illet bir karabasandan kurtulmuşçasına derin nefesler alarak kendini sola bıraktı. Farlan, bu gün biraz asabi miydi ne?

Peki..?

Isabel ne zaman gelecekti?

***

"Mikasa!" Mikasa elindeki odunları ahırın kenarına bıraktı. "Efendim yüzbaşı?" yüzbaşı Levi, ona eliyle 'gel' işareti yaptı. Mikasa ayaklarını sürüye sürüye yüzbaşının yanına gitti.

"Gömleğini aç" Mikasa bir süre Levi'ın yüzüne bön bön baktı. "Boynundaki yaraya bakacağım." Mikasa ilk üç düğmeyi yavaşça açtı. "Neresi, Yara göremiyorum ben" Mikasa, köprücüklerinin birleştiği çukurun dört beş santim aşağısını gösterdi. "Burası"

Levi, parmaklarını yaranın üzerinde gezdirdi. "Revire git ve Hanji'den yardım iste. İltihap kapmasını istemiyorum" Mikasa, ahırın kenarına bıraktığı odunları gösterdi. "Henüz işim bitmedi" Levi Mikasa'yı ahırın çıkışına sürüklerken, "Olmaz" dedi. "İşler hemen halledilir. İltihap hemen geçmez ama. Hemen şimdi gitmeni emrediyorum"

Mikasa, şaşkın ve minnettar bakışlarını, yüzbaşının yüzüne çevirdi. "Saolun, yüzbaşı" Levi omuz silkti. "Önemli değil, revire giderken bana Eren'i de çağır" Mikasa başını salladı. "Hai!"

Yüzbaşı Levi, ahırda bir köşeye süpürülmüş kirli saman çöplerinin üzerine oturdu. Derin bir nefes alıp, karbondioksiti ciğerlerinden def ederken, dudaklarını yaladı.

"Yüzbaşım?" Eren ahırdan içeri girdi. "Eren, sen miydin?" Levi ayağa kalkıp üzerini silkeledi. "Saat kaç?"

"Öğleden sonra on bir" yüzbaşı, Eren'in eline bir bez tutuşturdu. "Odamı temizle, Eren" tekrar eski yerine otururken, Eren bir elindeki beze, bir de yüzbaşının gözlerine bakmakla meşguldü.

"Bunun için mi çağırdınız?" Levi donuk bakışlarını Eren'e çevirdi. "Ne bekliyordun? Kral seni akşam yemeğine mi çağıracak?" Eren, bu aşağılayıcı konuşma karşısında kaşlarını çattı. "Hai, yüzbaşım!"

Ahırdan ayrıldı ve az ilerideki çeşmede bezi yıkamaya başladı. "Bu adam manyağın teki!" dedi. "Saat on birde aklına temizlik gelen tek insan!"

Bezi yıkamayı bırakıp bezin suyunu bir iki defa sıktıktan sonra, arkasını döndü.

Son birkaç dakikadır boynunda hissettiği nefesin sahibi Levi, hemen birkaç santim arkasındaydı...

"Y-yüzbaşım!" dedi Eren anlık bir tepkiyle. "Sizin burada ne işiniz var?" Levi birkaç adım geri gitti. "Sonuçta odama girceksin, başında durmam gerekir, öyle değil mi?" Eren Levi'ın sözlerine göz devirdi. "Fazla kaba..." diye mırıldanırken...

***
"Bitirdin mi?" Eren, bezi tuttuğu elinin arkasıyla, alnındaki teri sildi. "Evet yüzbaşım, sonunda(!)"

Levi, Eren'in elindeki kirli bezi alıp çöpe attı. "Yüzbaşım" dedi Eren. "İzin verseydiniz onu yıkayabilirdim."

Yüzbaşı Levi bir yere dalmış bakıyordu. Dolgun dudaklarının arasından hasretle telaffuz edilmiş bir kelime Firar ederken "Isabel"

"Yüzbaşım ben anlamıyorum "Isabel" de kim?" Levi onu duymuyormuş casına ellerini başının iki yanına bastırdı. "Özür dilerim Isabel" dedi donuk ve tuzlu yaşlarla dolu bakışlarından bir pınar akıp giderken. "Farlan da  öldü ve sende..."

Eren Yüzbaşı Levi'ı omuzlarından yakaladı ve sertçe sarstı. "Yüzbaşım anlamsız şeyler söylüyorsunuz kendinize gelin lütfen" Levi onu takmayarak karşısındaki hayaline hesap vermeye devam etmeyi tercih etti. "Ve Şimdi sende ölüyorsun" Levi'nın gözyaşları hiç durmaksızın akıp gidiyordu. "Lanet olası titanlar!" diye haykırdı öne doğru atılırken. "Sizi orospuçocukları, hepinizi öldüreceğim"

Eren Yüzbaşı Levi'ı sertçe sarstı "Levi kendine gel" Levi durgunlaştı .Bugün bana gelin çok geç oldu ısabell" dedi. "Baksana saat 1 oldu.  Git şimdi, git kafamdan!" başını Eren'in göğsüne yasladı."Gitsin Eren! Söyle ona gitsin. O öldü, beni artık rahat bıraksınlar"

Eren ellerini usulca Levi saçlarına daldırdı, yumuşak hareketlerle saçlarını okşadı."Geçti" dedi "Bak kovdum hepsini, sakinleş tamam mı?" Levi kollarını bilinçsizce Eren'in beline dolarken kafasını salladı.

Bir süre bu halde durduktan sonra , Levi Eren den ayrıldı."Ne oldu?" dedi. "Neden sana sarılıyordum?"

Eren saçlarını kaşıdı. "Şey..."  Levi kaldırıp sözünü kesti "Anlıyorum" Eren nazikçe durumu açıklamak için dilinin ucunda tuttuğu Tüm kelimeleri yuttu.

Levi daha fazla bir şey söylemeden yalnızca yatağa geçti, ince çarşafını üzerine örttü. Eren Levi'ın yanına yaklaştı "Yüzbaşım eğer yapacak başka bir şey yoksa ben odama geçiyorum"

"Benimle uyu" dedi Levi, hiç istifini bozmadan. Eren kafasını yan yatırdı "Anlamadım" Levi "Benimle uyu" diye yineledi.

Eren gözlerini kapattı bir süreliğine. Bu somurtkan adam neler söylüyordu böyle? Derin nefesler aldı, yorgun bedenin onu nereye götüreceğini beklemeye başladı.

Minik birkaç adımla Levi'ın yatağına ulaştı. Ürkek hareketlerle çarşafı açtı. Yatağın içerisine yerleşti ve çarşafı üzerine örttü. "İyi geceler yüzbaşım"

764 kelime...
Krepli sayfalarda görüşürüz...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 08, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KANAYAN (riren)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin