Caddenin başında durup derin derin nefes almaya başladım.Sanırım peşimdekileri atlatmıştım.
"HEY BURAYA GEL! BU TARAFTAN BU TARAFTAN"
Lanet olsun atlatamamışım.Tabana kuvvet koştum...
Koştum...
Koştum...
Nefesim daralmıştı artık.Önümde ki büyük bahçeye atlayıp saklanacak yer aradım.Fakat havuzdan başka bi şey yoktu.
Gözüme kestirdiğim aralıklı pencereden sonra peşimdeki benden biraz uzakta olan adamlara dönüp
"Hey bana baksanıza.Siz beni mi arıyordunuz lan yavşaklar."diyerek evin köşesini dönüp pencereden içeri atladığım gibi yere yapıştım.
Göğüslerim acımıştı...
Odanın ışıkları açıktı!
Yüzüstü öylece yere serilmiş durdum.O yamyamları atlattıktan sonra gidebilirim.Ama önce biraz vakit geçmeliydi ki izimi kaybetmeliydim.
Karnıma dokunan ayak ile olduğum yerden fırladım.
"Heyy!Kimsin sen?Nasıl girdin buraya?Hırsız mısın?"dedi karşımda ki sarı civciv.
Ne ama siz sarı saçlılara öyle demiyor musunuz?
"Pencereden girdim ve ayrıca hırsız değilim"dedim ciddiliğimi koruyarak.Bana doğru yaklaşıp ani hareketle beni duvara itip kolumu arkaya çevirip sıktı.
"Ne işin var lan o zaman"diyerek bağırdı...Bir şey diyemedim.Çünkü geçerli bir açıklamam yoktu.
"H-HYUNG!!!NAPIYORSUN SEN ÖYLE!O KIZ DA KİM"dedi içeri girdiğini tahmin ettiğim kişi.
Bir sen eksiktin.
Kafam duvara sabitlenmişti.Resmen duvarla ilişki yaşıyordum.
Bileğimi tutan eli sıkılaşmıştı ve çok acıtıyordu.
Ben neden böyle bir delilik yapmıştım ki hem?Milletin evine pencereden dalmak nedir yaa...Acaba daha hangi delilikleri yapacaktım.
"Evimize bir afet girmiş kookiecim"dedi beni duvara daha çok ittirerek.Sıcak nefesini boynumda hissedebiliyordum.
"İsteyerek girmedim.Sadece izin verin sabah olana kadar burda kalıyım."dedim dişlerimin arasından.
Geriye doğru sert bir omuz atıp elinden kurtulduğum gibi tezgaha yaslandım.
"Sana bir soru sordum.Neden bir hırsız gibi içeri girdin!?"dedi sarı kafalı civciv.
Sanırım geldiğimden beri dikkatli bakamamıştım bu sarı kafaya,
Dediğim gibi sarı saçları vardı ve bu da sarı kafalı civciv dememi iştahlandırıyordu.
İnsanlara lakap takmayı çok severdim.
Baştan aşağı bir bakınca sarı civcive; üzerinde atlet, altında şort vardı.
Onun çaprazında duran çocuk ise sarı kafalıdan biraz uzun boylu, onun zıttına kazak giymiş ve altında pantolon vardı.Saçları kahverengi ve dağınıktı.
Yüz haltlarına pek bakamadım.Cesaret edemedim...
"Çünkü peşimde adamlar vardı.Onları atlatmak için de buraya saklandım. Nasıl ama çok havalı dimi"deyip alayca sırttım.
Sinirlerini bozmuş olmalıyım ki sarı kafanın elleri yumruk şekline aldı.
"Neden adamlar peşinde ve saklanacak başka yer mi bulamadın!!? Namjoon bunu burada görürse iyi şeyler olmaz kook!!!!!!"dedi yanındakine bakıp konuşarak.
"Adamların benim peşimde olmasının önemi yok! Tek istediğim sabaha kadar burada saklanmak sonra defolup gideceğim zaten.Merak etmeyin evinizi yemem"diyerek bir adım ileri attım.
Kahverengi saçlı olan sarı kafanın kulağına bir şeyler mırıldandıktan sonra odadan çıktı.
Ardından sarı kafa yanıma gelip bileğimi tuttuğu gibi sürüklemeye başladı.
Uzun dar bir koridordan geçip,merdivenlerden indik.
Daha doğrusu o indi ben yuvarlandım...
Beni bir odaya sokup yatağa doğru ittirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
RandomBelini kavrayıp sıkıca kendine sabitledi.Kafasını boyun girintisine gömüp kokusunu içine çekti.boklarımı taramışım kore mallarına çabalskfm korecan maldır kore eşşeği