Uyandığımda gözüm ilk olarak telefonumu aradı .Bu gün Alkanla buluşup buluşmayacağıma karar veremedim. Yataktan kalkıp telefonuma baktım. Soykan mesaj atmıştı "özür dilerim Sahra dün gece olanlar için." Gürkan'da mesaj atmıştı "neredesin?" Alkana mesaj attım "nerede" diye mesaj atıp telefonumu tekrar bırakıp banyoya gittim. Duş almaya erindiğimden elimi yüzümü yıkayıp, dişlerimi de fırçalayıp banyodan çıktım. Birden aklıma dün gece olanlar gelmişti ve en başta da kalbimde hissettiğim o tanımsız ve bilmediğim o sızı. Odama geldiğimde telefonumun bildirim ışığının yanıp söndüğünü gördüm. Telefonu açtığımda Alkandan mesaj vardı "caddeye gel buluruz kendimizi atacak bir yer". Telefonumu elime alıp giyinme odama gittim. Siyah bir kot ve siyah askılı bir bluz aldım.. Giyinirken birden aklıma Alkandan ayrıldığım gün giyindiğim deri ceket geldi. Üstümü giyinip ceketlerin olduğu dolabın karşısına geçip dolabın en arkasındaki ceketi bulmaya çalışıyordum, bütün ceketleri bir tarafa araladığımda en arkada bana melül melül bakıyordu. Hemen üstüme giyinip odama geçtim kredi kartımı dünkü giyindiğim ceketin cebinden çıkartıp telefonumun arkasına koydum. Aynanın önündeki çantamı alıp aynanın karşısına geçip hiç kullanmadığım birkaç şeyi masamın üzerine koyup çekmecemden makyaj fırçalarımı ve fondöten süngeri çıkardım. Biraz fondöten alıp yüzüme sürdüm çillerimi kapatmak için sünger ile iyice yedirdikten sonra ince bir fırça ile gözümün üzerine birkaç dokunuş ile siyah ile koyu karamel farımı sürdüm. Çantamda bordo bir ruj bana bakıyordu, ruju elime alıp hafif bir şekilde sürdüm. Aynaya son bir kere bakıp bir şeylerin eksik olduğunu hissetim. En alt çekmeceyi açıp vazgeçilmezim olan David WALKER'ın DARKLOVE parfümünü çıkartıp bir iki kere boynuma ve çevremde daireler çizerek sıkıp yerine koydum. Telefonumu aldığımda ayağımın çıplak olduğunu gördüm. Hemen ayakkabılığımda siyah bir postal alıp içindeki siyah çorap ile giydim. Saatin 12ye geldiğini görünce aşağıya indim. Masaya doğru giderken içeriden bir ses "Sahra buraya gel!" dedi. Salona doğru kafamı çevirdiğimde içeride oturan kişinin annem olduğunu gördüm. Donuk bir ifade ile içeri girdiğimde o da , benimle aynı yüz ifadesini takmıştı içeri girip "Efendim bir şey mi oldu?" dediğimde sinirli bir şekilde "Deden bizi bir arada görmek istiyor" dedi. Bende "benim dedem yok!" Annem daha sinirli bir şekilde "Eğer babam seni, babanı ve beni bir arada görmezse beni mirastan men edecekmiş." "Bana ne bundan!" dedim. Annem "senin giydiğinin, içtiğinin, bindiğin arabanın parasını kim ödüyor sanıyorsun." Alaycı bir tavırla "o haltı yemeden önce düşünecektin GÖKSEL POYRAZ" dedim .
Annem ve babam beni evlilik dışı dünyaya getirmişler. Annemin rahminde kis olduğundan kürtaj yapması yada düşük yapması durumunda kislerin vücudunun başka bir yerine sıçraması söz konusu olduğundan hiçbir hastane kürtajı yapma yanlısı olmamış ve doğum ile annemin kislerinden kurtulacağını söylemişler annem il başta istemiş ama zaman geçtikçe sorumluluğu arttıkça bendene nefret etmeye başlamış zorda olsa beni doğurmuş. Babamın ailesi ise çocuğuna sahip çıkmazsa şirketteki işinin elinden alınacağını söylemişler. Yani anlayacağınız dünyaya kocaman bir nefret kütlesinin içine geldim. Ne diyeceğimi ne hissedeceğimi bilmiyordum tek yapmak istediğim bu kadından uzaklaşmaktı.
Anneme dönüp söyleyeceğin başka bir şey kaldı mı? diye sorup yüzümü çevirdim hemen yanımda oturuyordu ama bu güne kadar ona sarıldığımı hatırlamıyorum. Bana bakmadan yok gidebilirsin dedi. Uyuz bir ses ile senden izin isteyen yok zaten deyip salondan çıktım. Kahvaltı yapacak tadımın kalmadığından direkt evden çıktım. Garaja doğru giderken kapının önünde Gürkan'ı gördüm. ""Günaydın" deyip kapıyı açtı. Bende sinirli bir ses ile "hayırdır nereye, burada ne işin var?" Gürkan her zamanki sevecen sesiyle "kızma be karam o Alkan piçiyle buluşmaya tek gitmeyeceksin herhalde" dedi. "Oğlum bu manyak bir şey der falan boş yere gerilmeye gerek yok, hem o bana bir şey yapamaz." dedim. Gürkan "hadi be kızım bin işte ben seni götüreyim şoförün olmaya bilemi layık değil miyim?" Dedi. "Direnmeyeceğim tamam" deyip arabanın ön koltuğuna oturdum. Gürkan da kapımı kapatıp tatlı bir edayla arabaya binip arabayı çalıştırdı. Gürkan arabada giderken konuşmayı pek sevmezdi, bir keresinde babası ve annesiyle tatile giderken babası annesiyle konuşmaya dalmış karşıdan gelen aracı görmemiş birden direksiyonu kırdığında araba yolun kenarına uçmuş hepsinin emniyet kemeri takılıymış küçük sıyrıklar ve kırıklarla atlatmışlar ama köpeğinin kemeri olmadığından ön koltuğun altında sıkışıp can vermiş, O günden beri Gürkan arabaya bindiğinde de sürdüğünde de çok dikkatli oluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın içinden sana
Подростковая литератураHayatında siyahtan başka renk olmayan bir pisikopatın aşk ile bambaşka bir kişiye dönüşüm hikayesi.