Aslında herkesten zor geliyordu dönmek . Yaşama sevincini kaybettikten sonra. Ama mecbur hissediyordu kendisini oraya gidip ona yapılanların intikamını almalıydı. En azından kendi fikrince. Yeni bir başlangıç için istiyordu her şeyi. Bildiği yollarda arabasına dahada yüklendi .gideceği en az birkaç saat yolu vardı. Hızlanmalıydı.
-----
Sonunda be diye geçirdim içimden. Sonuna istediğim tabelayı görünce yüzümde masum bir sırıtıştan çok tehlikeli bir sırıtış vardı. Hızımı düşürmeden çevre yolundan ve dağların arasından Tugayın önüne geldim. Bariyerleri aşıp nizamiye'nin önüne geldiğimde askeri kimlik kartımı gösterdim. "Hoşgeldiniz komutanım!"dedi nizamiyedeki asker. Gözlerini merak duygusu ele geçirmişti. Onu yok sayıp otoparka geldim arabamı park edip binaya doğru yürümeye başladım. 2. kata çıkıp Albayın kapısının önünde duran askere Albayla görüşmek istediğimi söyledim. Sonra kapıyı çalıp içeri girdim. Albaya selamımı verdim."Üsteymen Yasak Işık İzmir emret komutanım"Araf komutan beni görünce şaşkınca bana baktı. " Yasak ne oldu kızım böyle?" buruk bir gülümsemeyle "Böyle komutanım . Unutmadan bu doktorun işe geri dönebilir belgesi" diyerek komutana uzattım. ciddi bir şekilde " Tedavin nasıl geçti ?"lanet tedavi!"iyi komutanım .Yılan timine katılabilir miyim komutanım?" beni bir süzdü kaşlarını çatarak "Üniforman nerede asker? Ne zamandan beri sivil geziyorsun Tugayda?"bir cevabım olmadığı için sustum . Sonra ciddiyeti bozuldu komutanın "Git ve Yılan timine uygun bir asker ol" sırıtıp "Sağolun komutanım"diyerek selam verip çıktım odadan. 1 kat aşağı inip koridorun sonundaki Yılan Timi için ayrılan odaya girdim. İçeride kimse yoktu bu iyiydi. Odanın sonundaki camın hemen yanında bulunan dolaptan kamufulajımı alıp giyip birkaç fıs parfüm sıktım. Aynanın önündeki fotoğraflarımıza baktım. Mutlu bir tim. Saçlarımı ensemde sıkı bir topuz yapıp bordo beremi taktım. Üzerimi düzeltip önce odadan sonra binadan çıktım. Sonra hızla bahçedeki kantine gittim. Oraydılar Marmara dışında bütün tim. Yavaş adımlarla onlara doğru ilerledim. Beni ilk gören Anıl oldu. Çayını içmek için aldırdığı eli beni görünce dondu. Buğra"ne oldu lan ölümü gördün?"dedi her zaman ki espirili haliyle "sanırım bende ölüden farksızım"diyerek onların beni daha iyi görebileceği bir alana geçtim. Beni görünce dondu sırıttım bu hallerine "nasılsınız"hiç biri cevap vermedi veya veremedi gözleri bulutlandı. O zaman anladım onlara o anı hatırlattığımı. İlk şoktan çıkan Anıl oldu kalkıp benim yanıma birkaç adımda ulaştı. Ve bana sarıldı.6 aydan sonra bu kadar yakın temastan dolayı bedenim kasıldı. Anıl bunu anladığı zaman geri çekildi."İyisin" dedi inanmayan bir sesle."6 ay boyunca abim,ikizim ve sevgili timim gelemedi . Cidden süperim!"Anılın acele acele kalktığı sandelyeye oturdum. o da başka sandalyeye. Ara abim "nasıl geçti yani nasıl bir yerdi akıl ve ruh sağlığı bölüm nar?"nar benim buradaki lakabım gibi bir anda bir çok duygu geçişi yaşadığım için verilen bir isim. "hmmm nasıl desem örneğin her türlü insan vardı orada"yanıma oturan çocuk çaylak olmalı ki hemen eli tabancasına gitti.Bunu sadece ben değil Buğra da fark etmiş olmalı ki konuştu."Hey,hey sakin ol çaylak o bizden."Çaylak iyice atar yapmış olmalı ki "Abi neyden bahsediyorsun kız resmen tımarhaneden kaçıp gelmiş. Bu şanlı üniformayı ne hale getirmiş. görenden cidden önemli birisi sanacak onu. Ha? niye giydin bu üniformayı? Çıkar çık-""YETER"diye bağırdı Bulut komutanım. "Senin kıdemin ne ki yada sen kimsin de o kıza böyle sözler söylüyorsun. o Yasak Işık Anılın ikizi Marmara yani tim komutanının kız kardeşi. Yada başka bir deyişle bir sürü dedikodusu çıkan kişi!"Bulut komutan böyle bağırınca herkes sustu. Ve ben konuştum"Birinci olarak orası bir tımarhane değil ikinci olarak ne dedikodusu abi? benden yüksek rütbeli kişilere yani sadece bizim timdeki üst rütbelilere abi derim. Ara abim "ıııı şey nar" devamını getiremedi "pislik?şerefsiz?onursuz?bunlar mı deniliyor umurumda değil. O gün o Allah'ın dağında ne olduğunu bilen üst rütbeli kişiler var. Ayrıca bizi bilen bilir benim açımdan hiçbir sorun yok."Ara abim sıkıntıyla kafasını salladı."Haklısın aslında" bir dakika Marmara nereydi benim mavişim"Marmara nerede Anıl" sırıtarak bana baktı." Ne zaman öğreneceksin kızım Anıl değil abi"" Haklısın aslında sana çakma abi demem lazım sonuçta gerçek bir abim var sen sadece benden 4/5 saniye önce doğan bir çakma abisin" benim bu sözlerim onun sırıtışını dondururken benim sırıtışım doğdu yüzüme ve önüme döndüm. Sonra Çağan'ın yüzüne baktım. O bana değil dağlara bakıyordu. Sanki hissetmiş gibi bana döndü. Özlemle baktı özlemişti belliydi, pişmanlıkla baktı pişmandı beni orada bıraktığı için,sevgiyle baktı seviyordu işte gözlerinden belliydi,ve suçluluk duygusu gösterdi o zümrüt yeşili güzel gözlerinden.Kendine göre suçluydu çünkü en çok o zaman götünü yırtanlardan biriydi o. Onu yok sayıp Çam'a döndüm o da yeşil gözlüydü ve sarı saç yakışıklı bir çocuktu ama benim için kardeş veya abimden farklı değildi."Ne yaptınız bensiz. Olay falan oldu mu?"sırıttı "hmm sence biz bunu söyleye bilir miyiz nar""pek sayılmaz.peki bensiz zaman nasıl geçti?"Anıl hemen atladı"sensiz zaman geçmedi be güzelim. Abim desen patlamaya hazır bir bomba"sırıttığım üzüm istemsiz bir şekilde kasıldı."Neden sen veya Marmara gelmedi beni. Sizleri geçtim abi belki beni görmek istemediniz. Ama sen ve Marmara neden gelmedi? Benim suçum neydi?!!"sakinleşmek için gözlerimi kapatınca yaşlar süzüldü. Birisinin yan tarafıma eğildiğini hissettim. Gözlerimi açınca Marmarayı gördüm.Bana baktı baktı ve sarıldı. Vücudum yeniden kasıldı. Sonra onu itip eskiden Çağanla geldiğimiz yangın merdivenlerine gelip oturdum.Ve düşündüm. Hayatımı,ailemi beni, bizi nasıl bırakıp gittiklerini.Dağda yaşanılanları.Yangın merdivenleri tugayın geniş ağaçlı bahçesinde kayıp oluyordu. Aynı zamanda sınıra bakıyordu. Eskiden Çağanla buraya gelip bana ve time zarar verenlere neler yapacağını anlatırdı. Bende onu azarlardım böyle bir şey olmayacağını söylerdim. Orada eski anılara ne kadar kaldım bilmiyorum ama en sonunda kıçımı oradan kaldırıp binaya girmeyi akıl edebildim. Binanın 'B'kısmına geçtim. Burası yatakhane kısmıydı tugayın eğer bir timde bulunuyorsan burada yatak odaları bulunuyor. Misafirhaneler ise başka binada yer alıyor. Yılan timi için ayrılan odaya girdim.içeride sadece abim vardı. odanın içindeki ikinci kapıyı açıp ışığı yaktım. Ve eskiden benim kaldığım odaya baktım yavaş adımlarla dolabıma doğru gittim. Aslında burası bana özel bir oda. Abim ve sevgili ikizim misafirhanede kalmak istemedikleri için burada kalıyorduk yani en son.Benim için bir oda ayırıldı. Abimin beni izlediğini hissede biliyordum. Dolaptan bir t-shırt ve eşofman altı alıp lavaboya girdim üzerimi değiştirdim ve üniformamı askıya astım.saçımı açıp elimi yüzümü yıkadım. Lavabodan çıkınca Çağan ve Anıl'ın geldiğini gördüm. Odama girip üniformamı astım. Tam yatmak için hareket edecekken durdum. Çağan'a doğru dönüp"hala benim yerim aynı mı? Yoksa beni başka bir yere mi gönderdiniz beni" Çağan abime baktı sanki onay ister gibiydi. Anıl"Aynı Yasak herşey aynı. Senin yerin hala orası. Senin yerin bizim için hala aynı değişem birşey yok. Olmadı da. Sadece seni o lanet yere bırakmak zorunda kaldık." Ona inanılmazca baktım"Zorunda kaldınız öyle mi yanlış duymadım. Lan ben orada her akşam yatınca aynı kabusla kalkıyorum. Hala uyku düzenim yok. Gözümü kırpınca aklıma o piç geliyor uyuyamıyorum. Siz benimke uğraşmak istemediğiniz için o siktiğimin yerine gönderdiniz küçükken olsa ikiniz bana sarılır hiçbir şey olmadı yada geçecek derdiniz şimdi değişen çok şey var Anıl kardeşiniz gözlerinizin önde... neyse siktir et ben zaten tımarhaneden kaçan bir pisliğim iyi geceler" diyerek odama girdim kapıyı yarım bırakarak yatağıma yattım ve cam tarafına döndüm dışarıyı izleyeye başladım Anıl'ın "bilmiyordum" sözünden sonra gözümden yaşlar süzüldü. Sonra adım sesi ve kapı sesi duyuldu. Ben bu sesizlikte uyumaya çalıştım...
##############
İlk bölüm icin 1158 kelimelik bir bölüm bu kitaba bir süre vereceğim eğer beğenilirse devam edicem beğenilmezse başka tür kitap yazacağım...
Pera s.