İstanbul'da Taksim'in arka sokaklarında bir genelev vardı adını çok fazla duyduğum. 2009 yılının soğuk bir yılbaşı gecesiydi. Nasıl olduğunu bile bilmiyorum ama yılbaşına genelevde girme fikri sarmıştı tüm hücrelerimi. Ellerim cebimde kalabalığın içinden emin adımlarla ilerliyordum. Nihayetinde gelmiştim. Loş ışıklı bir kapıdan içeri girer girmez yaşlı bir kadın karşıladı beni. Güler yüzle " hoşgeldin aslanım " dedi ve içerideki odalardan birine gitti. İsminin Nezaket olduğunu da bu arada öğrenmiştim. Bir koltuğa oturup beklemeye başlamıştım ki yaşlı kadın elinde bira ve katalogla geri geldi. " seç bakalım " dedi. Sadece " bu ne " diyebildim. Kataloğu açıp bakınca içinde birbirinden alımlı onlarca kadının olduğunu gördüm. Nezaket hanım'ın sadece suratına aval aval bakıyordum. " ne o beğenmedin mi yoksa " dedi. " hayır tabi.. Sadece ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum. Normalde odalardan birine girer, işimizi görür, çıkar giderdik. Ama bu böyle biraz tuhaf geldi " diye cevap verdim. Nezaket Hanım tekrarladı seçmem için.. Kataloga baktıkça kararsız kaldım ve aklımdan bir sayı tutup sayfayı açtım. Karşımda 47 yaşında, 1.54 boyunda, 52 kilo, sarışın bir kadın vardı. İsmi Şüheda. Nezaket Hanım bir kahkaha patlattı " çok şanssızsın genç adam. En yaşlısı denk geldi " dedi gülerek. Sadece " olsun " diyebildim.. Bana bir anahtar verdi ve Pembe Oda'ya gitmem gerektiğini söyledi. Merdivenlerden çıkarken kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. O derece heyecanlanmıştım. Pembe Oda yazılı kapıyı açıp içeri girdiğimde bir kez daha şaşırmıştım. Odanın ismiyle beraber, odanın duvar rengi, yerdeki halı, perdeler, yatağın örtüsü, gece lambası vs. hepsinin rengi pembeydi. Yatağın üzerine oturup beklemeye başladım. Çok geçmeden kapı açıldı ve içeri pembe gecelikli yaşına göre daha dinç görünen bir kadın girdi. " ne o soyunmamışsın. Benim soymamı bekledin herhalde " dedi asık suratla. Surat ifadesine aldırış etmeden " neden olmasın " dedim gülümseyerek. Tam gömleğimin düğmelerini açıyordu ki " dur " dedim. Ne olduğunu anlamadı durdu ama suratındaki ciddi ve asabi hava halen devam ediyordu. " gel buraya, otur konuşalım biraz " dedim. Önce bir şaşırdı ama sonra oturdu yanıma. Bir süre sessiz kaldıktan sonra " her gelene böyle asık suratlı mısın " diye sordum. Cevap vermedi. Konuşmayacağı her halinden belliydi. Gömleğimin düğmelerini ilikledim ve ayağa kalkıp tam çıkıyordum ki kolumdan tuttu. " 20 yıl " dedi kısık bir sesle ve devam etti. " 20 yıl oldu buraya geleli. Her türlü erkeği gördüm. Zaman zaman şaşırdığım da oldu, zaman zaman acı çektiğimde. Ama bugün ..... " susmuştu. Sadece bugün ne olduğunu merak edip sordum. " yaşım 47 dedi titrek bir sesle. Kolay kolay müşteri tutamıyor, olanı da kaybediyorum. Aslında böyle değilim, yani kimsenin benden pişman olduğunu sanmıyorum. Ama bugün birşey oldu.... Dükkana bir mal daha geldi. Yüzünü görsen bebek gibi. Koynuna girmeye kıyamazsın. Güzelliği ve tazeliğinden dolayı tercih edilecek. Ama ben ! Daha iki gün önce uyarıldım işler boka sarıyor diye. Böyle devam ederse kapıya koyacaklar. " dedi ve anlatmaya devam etti. " hayatın sonu değil ya, kendine yeni bir hayat kurarsın " dedim. Ama yüzü iyice düştü. " hayatında tanıdığın tek dostun tek akraban gölgense o söylediğin imkansız gibi birşey işte " dedi. Kimsesi olup olmadığını sordum, yok anlamında kafasını sallayıp sustu. Buraya nasıl geldiğini anlatmamı istersem anlatır mıydı acaba bilmiyorum. Bir süre sessizce oturduktan sonra sessizliği yine o bozdu ve başından geçenleri anlattı. Meğer gözümüzde basit bir orospu olan birisinin bile ne tuhaf bir hikayesi varmış. Özetle; 20 yıl kadar önce kocasının arkadaşı tarafından tecavüze uğramış. Yatakta oldukları sırada kocası bunları yakalayınca arkadaşını öldürmüş. Karakoldu mahkemeydi derken 8 yıl hapis cezası vermişler kocasına. Zavallı Şüheda! Bir yıl geçmeden kocası cezaevinde öldürülünce ailesi bütün suçu Şüheda'ya yüklemiş ve evden kovmuşlar. Gidecek yeri yokmuş. Sokakta çaresizce yürürken yanına bir araba yanaşmış ve birileri tarafından kaçırılmış. Gözlerini açtığında içinde eşya bile olmayan bir evde olduğunu görmüş. İşte o evde tam dört ay boyunca sekiz farklı adam tarafından defalarca tecavüz ve işkenceye maruz kalmış. Dört ay boyunca yediği tek şey ekmek arası peynirmiş. Günün birinde şuan da bulunduğu geneleve sağlam bir mebla karşılığında satılmış. Sonrası malum hikaye tabi. O anlattıkça bir tuhaf oluyordum, kanım çekiliyor gibi hissediyordum. Hiçbirşey diyemezdim. O da susuyordu. Ben ayağa kalktım, bu durumda bütün iştahım kaçmıştı. Tam kapıdan çıkacaktım ki beni durdurdu. Gözlerimin içine derin derin bakıyordu. " gel buraya. Önemseme anlattıklarımı boşver. Sen Pembe Oda'ya zevkin için geldin, bende paramı kazanmak için. Hadi başlayalım " dedi ve dudaklarıma yapıştı. Deliler gibi öpüyordu ama bense sabit duruyor karşılık veremiyordum. Bu duruma çok fazla dayanamadım tabi, bende karşılık vermeye başlayınca daha da bir şehvetli hale geldik. Vücudumuzun sıcaklığını dudaklarımızdan hissedebiliyorduk. Biraz daha öpüştükten sonra birbirimizi okşamaya başladık. Aslında okşamak değil de sanki her hücresini ezberliyormuşum gibi hissettim. Birden elini penisime attı ve okşamaya devam etti. Ateşlerde yanıyorduk sanki. Bir süre sonra ayrıldı vücutlarımız birbirinden. Önce pantolonumu indirdi ve ardından sadece bir parça eşyam kalmıştı ki yatağa girdim. O da karşımda loş pembe gece lambasının altında kıvrıla kıvrıla soyundu ve yatağa girdi. " titriyorsun " dedi. " olsun " dedim. Yeniden dudaklarımız birleşti ama bu sefer daha kısa sürdü. Biraz okşayıp, öpüştükten sonra yavaş yavaş üzerine çıktım ve " hazır mısın " dedim. Ellerini bacak arasına atıp ıslaklığı gösterdi. " sence " dedi tatlı bir gülümsemeyle. Yavaş yavaş kadınlığına doğru baskı kurmaya başladım. Her ileri geri gidişimde biraz daha hızlanmıştım. Zevkten köşe olmuş başını bir sağa bir sola sallıyordu. Kulağına doğru eğildiğimde nasıl olduğumu sordum. Ve o ana kadar aldığı zevk belli olsa da sesi çıkmayan Şüheda, sırtımı tırmalıyordu. Nefes nefeseyken kulağıma şunları söylüyordu " ımmm .. Çok iyisin .. Devam et .. Daha derine .. Daha hızlı .. Erkeğim benim .. " Her nefesinde bir ah çekiyor beni daha da cesaretlendiriyordu. Bense ritmimi tutturmuş ileri geri devam ederken odada yankılanan sesleri dinleyip daha da hızlanıyordum. " şak şak şak şak " Bir süre daha devam edip kadınlığının derinlerine doğru bıraktım kendimi. İnanılmaz zevk almıştım, söylediğine göre o da öyle. Biraz daha uzanıp öpüştükten sonra hadi uyuyalım dedim. Ve sırtını dönüp uyuklamaya başladı. Bende üzerini örttükten sonra düşünmeye başladım. Saat gecenin üçüydü. Beynimin içerisinde cümleler uçuşuyordu. " yılbaşı gecesi hiç almadığım kadar zevk aldım .. Ayrıca bir hayat tanıdım .. Ve genelevlerin içerisinde basit orospuların olmadığını anladım " çekmecelerden birinden bir kağıt ve bir kalem buldum ve karalamaya başlamıştım. Sabah olduğunda üstümü giyindim. Masaya parayı bıraktım. Paranın hemen üzerine yazdığım notu bıraktım ve Pembe Oda'dan çıktım...
İki saat sonra Şüheda uyanmış, parayı almış ve notu okumaya başlamıştı. Notta yazanlar şöyleydi; " ZEVKİM İÇİN GELMİŞTİM, BİR HAYAT TANIMANIN DAHA BÜYÜK BİR ZEVK OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. MERAK ETME HAFTADA BİR KEZ GELECEĞİM. BİR DERDİN SORUNUN OLURSA DİYE NUMARAMI BIRAKIYORUM... İYİ SENELER PEMBE ODA, PEMBE GECELİKLİ ŞÜHEDA..
HAKAN
05.........