Birinci bölüm

35 0 0
                                    

İleriye dönüp baktım yolun ucu bile gözükmüyordu.Benim ise sadece beş dakikam vardı bu yolun sonuna varmak için.Elimdeki ilaçları hastalıktan ölmek üzere olan kardeşim Aleynaya yetiştirmem gerekiyordu çünkü kalp hastası ve bu ilacı zamanında içmezse kalbindeki damar kan pompalamayı sürdürmeyi kesecekti.Ben çaresizce koşmaya devam ederken başka bir çocuk bana çarptı ve elimdeki ilaç poşetinin yere düşmesini sağladı.İçinde hap olan cam şişe yerde tuzla buz olurken usulca gözümden bir damla yaş düştü.Babamız yaklaşık bir sene önce vefat etmişti ondan kalan üç kuruş maaşla geçimimizi sağlıyorduk.Elde kalan son parayla Aleynanın yedi yüz liralık ilacını almıştım ve oda kırılmıştı.Tekrar eczaneye dönüp ilacı almaya kalkışsam ne zamanım vardı ne param.Adını bilmediğim çocuk mahçup gözlerle bana bakarken bir yandan da özür diliyordu.

-İlacın parasını verebilirim istersen.dedi.

Parayı istesem yüzsüz gibi gözükecektim istemesem kardeşim ölecekti.Şu zamanda gurur yapacak halim yoktu herhalde.

-Yedi yüz lira ilaç,şuanda alabilir misin?Durumum biraz acil de.dedim ve kendimi o kadar pislik hissediyordum ki yer yarılsa içine hiç düşünmeden girebilirdim.

-Şuanda yanımda o kadar para yok ama biraz beklersen yirmi metre ileride olan bankadan çekebilirim bekleyebilir misin? Diye yanıtladı beni.

Kafamı onaylarcasına aşağı yukarı salladım ve olabildiğince büyük adımlarla bankaya doğru yürümeye başladık.Çocuk bankamatikten para çekerken bende caddenin karşısında duran büyük eczanenin içini izliyordum.Yanıma doğru ilerlemeye başladığında parayı çektiğini anlamıştım.Yanımda durmadan direk eczaneye koşmaya başladı.Şaşkın gözlerle olanları anlamaya çalışıyordum.Nefes nefese elinde ilaçla yanıma geldi.

-Al bakalım ilacını.derken gamzesi gözükecek şekilde ufak bir biçimde gülümsedi.

-Teşekkür ederim.diyip bende nazikçe gülümsedim ve arkama bakmadan koşmaya başladım.Bir yandan çok eski olan telefonumun şifresini açmaya çabalarken bir yandan delicesine koşuyordum.Sonunda telefonumun şifresini açmayı başardığımda yaşama sevincimin numarasını tuşladım.

-Anne Aleynanın durumu nasıl? Diye sorduğumda ufak bir hıçkırık koptu annemin boğazından.

-Dakika geçtikçe kötüleşiyor kuzum hızlı ol zaman işliyor ve işledikçe daha beter oluyoruz.dedi.Cevap veremedim telefonu yüzüne kapattım.Sanki daha da hızlı koşma şansım varmış gibi çabaladım.Yolun yarısına gelmiştim.İleride karşı komşumuz olan Necip amcanın arabasını gördüm yanında durup camına vurdum ve kapı kilitlerini açması için elimle işaret ettim.Kilidi açtı ve ne olduğunu sordu.Bende bütün olanları anlatıp beni acilen eve yetiştirmesini rica ettim.Eve vardığımızda Aleyna delicesine öksürüyordu.Annem koşa koşa Aleynanın ilacı rahatlıkla yutabilmesi için bir bardak su getirdi.Şükürler olsun ki son dakikalarına yetişmiştim.Hafif hafif öksürmesi devam etse de yaşıyordu ya.Oksijeni akciğerlerime hapsetmek istercesine derin bir nefes aldım ve canını acıtmamaya özen göstererek kardeşimi kucakladım,anlına ufak bir buse kondurdum.O da ne?Ateşi var!

-Anneee!Aleynanın ateşi var sanırım dereceyi getirir misin lütfen? Dememi bekliyormuş gibi elinde içinde cıva bulunan cam derece elinde dibimde bitti.-Al kuzum sen kardeşinin ateşini ölç bende suyu kaynatayım beraber yıkayalım Aleynayı.

Hafifçe onayladım annemi.Sağ eliyle omzuma vurarak destek vermeye çalıştı.Aleynanın ateşi vardı yanılmamıştım.Onu yavaşça doğrulttum ve üstündekileri canını yakmamaya özen göstererek çıkarmaya başladım.Annem suyu kardeşimin dayanabileceği soğukluğa getirdiğinde yıkamaya başladık.Duş alması bittiğinde onu yatağına oturttuk.O çok sevdiğim upuzun saçlarına ilk önce sprey sıktım sonra küçük tarakla yavaş yavaş taradım.

-Abla saçımı balıksırtı örebilir misin?

-Abla hey sana diyorum!

-Girdiğin transtan çıkar mısın?Alkım!

İsmimi bağırmasıyla yerimden sıçradım.Olanları anlamaya çalışırken saf saf Aleynaya bakıyordum.

-Abla yarım saattir sana sesleniyorum ama beni duymuyorsun ne oldu sana?

-Yok bir şey ablacım bir yerin mi ağrıyor?

-Hayır abla,bir yerim ağrımıyor sadece saçımı balıksırtı örmeni istiyorum.

Kafamı onaylarcasına salladım gördüğünden bile emin değildim.Saçlarını bir tığ yardımıyla ortadan ikiye ayırdım.İlk önce sol tarafı sonra sağ tarafını özenle ördüm.Sağ taraftaki örgüyü sağ omzuna,sol taraftaki örgüyü sol omzuna bıraktım ve derin bir nefes çekerek saçlarına uzun bir öpücük kondurdum.Aleyna hala önümde otururken arkadan annemin sesi duyuldu.

-Alkım,Aleyna hadi kızlar yemek hazır!

İlk önce kendim daha sonra Aleynanın elinden tutarak kalkmasına yardımcı oldum.Yavaş adımlarla mutfağa gittik ve masaya oturduk.Masaya bakılırsa Nihal sultan yine döktürmüştü.En ortada duran büyük tabaktaki mantıya baktığımda içime bir öküz oturdu.Annem bu kurban bayramında sırf kurban kesmek için eve et girsin diye çeyizinde duran dantelleri,bekarken kendi elleriyle işlediği havluları satmıştı.

...

Yemeğimizi yedikten sonra annemi salona göndererek mutfağı toplamaya başladım bir yandan da bugün olanları düşünüyordum nasıl aciz duruma düştüğümü.O gence karşı çok mahçup kalmıştım.Ben düşüncelerimde boğulurken telefonumun zil sesiyle kendime geldim.Ekrana baktığımda ''CAN YOLDAŞIM <3 '' yazıyordu.Telefonu yüzümde bir tebessümle açtım.

-Alo!Alkım acilen bize gelmen lazım! Efe'nin sesi çok tedirgin geliyordu.Korkmuştum.

-Efe ne oldu?Sakin ol tamam geleceğim ama ilk önce ne olduğunu söyle.

-Alkım kuzenim trafik kazası geçirmiş durumu çok ağır yanımda ol lütfen.

Efe tek çocuktu ve bu yüzden kuzenine oldukça düşkündü.İsmini hatırladığım kadarıyla kuzeninin adı Parstı.Henüz Parsla yüz yüze tanışamamıştık.-Tamam Efe hemen geliyorum da neredesin sen şuan?

-Hastahanedeyim Alkım.Hangi hastane olduğunu mesaj olarak atacağım. Deyip yüzüme kapattı. Ben anneme haber verirken telefonuma mesaj geldi.

Kimden: CAN YOLDAŞIM <3

Mesaj: Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil ameliyathanesinin kapısının önündeyim.

Annemi ve kardeşimi öptükten sonra evden ayrıldım.Neyse ki metro istasyonuna yakın oturuyorduk.İstasyona girdiğim gibi ilk işim metronun gelmesine kaç dakika kaldığına bakmak oldu.Gelmesine yaklaşık on dakika vardı.Metal banklardan bir tanesinin köşesine iliştim.Efeyle çocukluğumuzdan beri arkadaştık beraber büyümüştük.Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi.Akran değildik o benden bir yaş büyüktü.Bana yeri geldiğinde can yoldaşı,abi,kardeş ve en önemlisi baba oluyordu.Babam benim için her şeyden önemliydi gitmeyeceğine sonuna kadar inandığım tek insandı,sığındığım tek limanımdı.Ben yine düşüncelere dalmaya başlarken her şeyi telefonumun zil sesi bozdu.

-Efendim Efe?

-Nerdesin Alkım ya Nihal teyze mi izin vermedi yoksa?

-Efe saçmalama bu durumda annemin izin vermeme şansı var mı?

-Hayır yok.Pamuk yüreklidir benim komşu annem.

-Eee o zaman Efe?Neyse geliyorum metro geldi şimdi kapatıyorum gelince konuşuruz.

Dedim ve yüzüne kapattım.Yirmi dakika sonra Efenin yanındaydım.Sessizce Parsın ameliyattan çıkmasını bekliyorduk.

...

Bir saat sonra Pars ameliyattan çıkmıştı ve yoğun bakıma alınmıştı.Doktor yanımıza gelip gerekli bilgileri verdikten sonra Efenin sadece beş dakika Parsı görmesine izin vermişti.Efenin dayanamayacağını bildiğim için doktordan yalvar yakar bende izin almıştım.Yeşil önlükleri giydikten sonra hemşire hanımla birlikte yoğun bakıma girdik.Yatan Parsın yüzü çok tanıdık geldi.Pars bugün bana çarpan çocuk!

TESADÜF!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin