İlk gün...
Okulun ilk günü bedenim,tatilin verdiği geç uyanma avantajına alışmış ve tekrar kargalarla birlikte uyanmanın verdiği duyguyla isyan ediyordu.Annemin mutfaktan gelen seslenmeleriyle gözlerimi aralamıştım.Havanın hala sıcak olmasına rağmen üstüme attığım yorgana sarıldım çünkü onu bırakmaya hevesli değildim.Gözlerim açık rüya görmeye başladığımda yavaş,yavaş gözlerimi kapattım.Normal bir insana göre saçma olabilir ama ben genellikle gözleri kapanmadan rüya görenlerdendim.Eğer öyle bir topluluk varsa kesinlikle onlardan biriydim.Rüyalarıma karışan annemin sesi giderek yaklaşıyordu.Kapımın polisiye bir filmdeki abartılı kapı açma sahnesi gibi açılmasını izledim.Annem benim bir erkeğe göre fazla uzun ve kabarık saçlarımı tutunca saç diplerimdeki acının beni yavaş bir şekilde ayıltmasını bekledim.Gözlerim tamamen açılınca saçımdan tutup,başımda bekleyen anneme kaydı.Kaşlarını çatmış ve saçlarını kulağının arkasına sıkıştırmış bana bakıyordu.Gerçekten bazen annem gibi güzel bir kadının benim gibi bir çocuğu dünyaya getirdiğine inanamıyordum.Ben yine her zamanki gibi ufak bir soruda bile dalıp giderken,annem beni dürttü.
''Yağız eğer uyanmazsan okulun ilk günü geç kalacaksın.Arkadaşlarını özlemedin mi?''Dedi.Ona gerçekten karşıma bir uzaylı duruyormuş gibi bakmıştım çünkü okulda genellikle ya saçlarımda ya da zayıflığımla ilgili saçma espriler yapan kişileri özlediğimi düşünüyor olamazdı.
Okulda sadece tek bir arkadaşım vardı o da zaten yaz boyunca benimle kalıp,bilgisayar oyunu oynadığı için bugün onu görmediğimde benim için çok büyük sıkıntılar oluşturmazdı.Sadece okulda değil bulunduğum tüm ortamlarda arkadaşım diyebileceğim tek kişiydi Hasan.Kendisinin anne tarafı Nijeryalı olup,baba tarafının Türk olmasıyla birlikte ten renginden dolayı okulda bazı ''biz mükemmeliz'' topluluğunu oluşturan zavallı insanlar tarafından hakaretlere maruz kaldığında asla yapmam dediğim şeyi yapıp,onu korumuştum. Aslında bu çok fazla bir kurtarma hikayesi olamaz çünkü İnce vücuduma karşı okulun spor takımında olan çocuğa hakaret etmem okulun çıkışında ben ve Hasan'ın büyük bir mağlubiyetle bitirdiğimiz bir kavgaya dönüşmüştü.Bu olay ben ve Hasan'ın 9.sınıf dönemimizi mahvetmişti çünkü yıl boyunca okulda dalga geçilen kişiler olmuştuk.
Annemin bana arkadaşlıklar konusundaki uzun nasihatını dinleyip odadan çıkmasını bekledim.Yorganımı üstümden çekip,Kapısı sökülmüş dolabıma doğru ilerledim.Hasan güreş videoları izleyip,okuldaki çocukları dövebileceğini söyleyip kırmıştı ve bana bir özür hediyesi olarak kafasına siyah bir çorap geçirmiş,bol kırmızı bir pijama giymiş ve üstünde göbeğini açık bırakmış siyah,dar bir tişört giyerek fotoğraf çekmiş ve bunu poster haline getirip bana vermişti.Bu aslına verilebilecek en saçma özür hediyesiydi.Onu duvarıma asmayacağımı söylediğimde bana şu izlediğimiz güreş videolarındaki hareketleri uygulamıştı.Sonuç olarak duvarımda şu aptal poster ben hep uyuduğumda saçma bir şekilde bana gülümsüyordu.
Dolabımın içindeki siyah kot pantolonum ve kahverengi gömleğimi çıkardım.Özenle ütülenmiş gömleğimi ve pantolonumu giydim.Aslında okulda bunları giymesek bile kıyafet disiplinini pek umursamayan öğretmenlerin yapacağı tek şey ''Yarın bu formayla gelmezsen seni okula almam,'' gibi alışılagelmiş tehditlerini savururlardı.Gömleğimin üstüne okulun var olan ancak hiç kimsenin giymediği lacivert,uzun blazer ceketimi giydim.Dolabımın yanındaki aynaya baktığımda saçlarımın cidden berbat olduğunu gördüm.Pek şaşırtıcı bir şey olduğu söylenemezdi çünkü normal insanların uyandıktan sonra yaptığı diş fırçalama,yüz yıkama,saç bakımı gibi olaylar bende kıyafet giydikten sonra oluyordu.Odamın saçma etiketlerle süslenmiş kapısını ardına kadar açıp,tam karşımdaki banyoya geçtim.Dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkadıktan sonra siyah fırçayı alıp kabarık saçlarımı taramaya başladım.Aslında saçlarım kıvırcık değil fazla kabarıktı.Bir keresinde kabarıklığını yok etmek için kesmiştim ancak o zaman ciddi anlamda ilginç bir varlığa dönmüştüm.Saçlarımı arkaya doğru fırçalayıp terbiye ettikten sonra bağladım.Banyodan çıkıp annemin mırıldandığı eski bir şarkının sözlerini takip edip mutfağa gittim.Çevremdeki tüm insanların şarkı söyleme gibi bir derdi mi vardı? Annem kızartmış olduğu ekmekleri masanın üstüne bırakıp,bana döndü.Gözlerinde her annenin çocuğuna attığı bakış vardı.Bu bakış ''İşte benim kızım ve ya oğlum'' bakışıydı.Başkalarının beni nasıl gördüklerini bilseydi acaba onun da benim hakkımda düşündükleri değişir miydi?Yanım yaklaşıp,gömleğimin yakasını düzeltti.Gözlerimi annemin elinden çekip çoktan yaşarmış gözlerine baktım.Annem ona baktığımı fark edince gözyaşlarını silip,bana döndü.''Hadi,kahvaltını yap.Hasan gelecek''dedi.Saate baktığımda 07.12 geçtiğini gördüm.Hasan daima saatler 07.17'yi gösterdiğinde zili çalardı hatta bir keresinde erken geldiği için kapının önünde saati beklediğini bile görmüşlüğüm vardır.Ona göre bu mükemmel ayarlaması olan bir saati.Kırmızı çiçeklerle döşenmiş kahvaltı masasına çöküp hızlı bir şekilde önüme geleni yemeye başladım.Annemin bana ''Yavaş!'' diye bağırınca kapı çaldı.Anneme hoşça kal deyip,kapının yanındaki ayakkabılığa ilerledim.Siyah ayakkabılarımı giyip,kapıyı açtım.Hasan yine o kötü sesine rağmen Imagine Dragons grubunun yeni şarkısını mırıldanıyordu.Hasan ile birlikte o grubu keşfettikten sonra en iyisi olduğuna karar vermiştik.Dayanamayıp,şarkının devamını getirdim.Hasan bana gülümseyip ''Hadi bebeğim bu çocuk kendini yeni döneme hazır hissediyor.''diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöp
Teen FictionYağız ve Hasan'ın yaşadıkları normal hayatları yeni Matematik hocalarının gelmesiyle değişir. Şans eseri ellerine geçen bilgiler vardır. Ellerindeki bilgiler çevrelerindeki sevdiği insanı ilgilendirir. Bu sırada Matematik hocası Yağız'ın yetenekleri...