''Hayır, sadece din ve Tanrı kavramlarını mantıklı bulmuyorum.''
Bulunduğu odada defalarca kez savunduğu bu cümleyi derin bir nefes alarak tekrar sundu. Bayan Park saygısız olduğuna dair cümlelerini sıralamaya devam ederken kuruyan dudaklarını kısa bir dil darbesi ile ıslattı. Ona Budizm'i kanıtlamak adına verdiği gereksiz uğraşları, Jungkook'un istifra etme isteğine yol açmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Terapi toplulukları aptalcaydı. Ailesinin intihara meyilli oğullarını korumak adına bileğinden zorlukla tutarak getirdikleri bu topluluk onu daha fazla intihara sürüklüyordu. Derin bir iç çekerken gözlerini devirdi, Bayan Park saygısız olduğuna dair tükürükler saçarak kendini haklı çıkarmaya çalışırken kuruyan dudaklarını kısa bir dil darbesi ile ıslattı.
Gözleri sıkılganlıkla ruhlarını yansıtmak ister gibi çöken omuzları ile sere serpe bir pozisyonda demir sandalyelere oturan insanları taradı. Bayan Park yeni evlenmekte olan oğlunun eşinden yakınırken Bay Yoon yenilmiş tırnaklarının derisine küçük bir cam parçasını batırıyordu. İntihara meyilli değil, ölüme aşıktı. Acıyı sever, hissetmediğini savunurdu ancak iliklerine kadar hissettiği an LSD almışçasına kendini zirvede bulurdu. Bayan Min korku ile Bay Yoon'a bakmaktayken titremekte olan parmaklarını görmemek imkansızdı, elleri fırtınadaki savunmasız bir yapraktan farksızdı. Anoreksiya ince ellerindeki mavi damarların çıkık bir görüntü almasını sağlar, kendisi de elleri gibi aciz gözükürdü; gözleri uykusuzluktan derin torbaları ev edinmişti, kusmaktan kokan ağzı ise bir kanalizasyonu andırırdı.
Bu insanların yanı sıra asıl ilgisini çeken simayı taradı gözleri. Uykusuzdu, muhtemelen yine geceleri gündüzden saymış, mürekkebi damar yolu ile kendine enjekte etmeye çalışmıştı. Notalar zihninde yankılanırken rüyanın gerçekliği ile birkaç saç telini avuçları arasına derisini kopararak bırakmıştı. Kopardığı sarı tutamları, gecenin rengine, kabusuna bürümüştü.
Taehyung kopan saç tellerine, çökmüş gözaltlarına, titrek ve mürekkeple kirlenen parmaklarına rağmen Jungkook'un kendine ait kurduğu dünyanın kasvetli zindanında katran ve bir o kadar çirkin demirlerine örülmüş manolyaları anımsatırdı.
Taehyung çiçeklerden nefret eden bir çocuğa, onu kurtarmak uğruna parmak uçları kanayana, hatta tırnakları etinden ayrılana kadar bir sera yaptırır, bir çiçeğe duyduğu aşkın güzelliği ile Bayan Min'in kanalizasyonunu andıran sularında dahi boğardı.
Jungkook, Taehyung'un lekelenmiş beyaz yapraklarına yavaşça parmak uçlarını ve kiraz rengini benimsemiş dudaklarını bastırabilirdi.
Jungkook, Taehyung'a ömrünü adayabilirdi eğer Taehyung da isteseydi.