Saat 04:00 , Yıl: (Minhyuk emin değil)

602 63 55
                                    


Fakülte kantinindeydin. Minhyuk, Hoseok ve Kihyun ile oturmuş Hyungwon'un dersten çıkmasını bekliyordun. Keyfin yerindeydi.

Sonra kardeşin yanınıza geldi ve seni dışarı çağırdı. Yine harçlık istemişti. Sevgilisi olan kızı gezdirmeye adadığı harçlığı suyunu yine çekmişti anlaşılan. Sinirlene sinirlene masaya geri döndün. Öfkeyle kendi dilinde küfür ediyordun.

"Ne oldu Gigi?" Kihyun senin küfür ettiği belli haline gülmemeye çalışarak sordu.

"Ya... ne olsun... serseri kardeşim işte.... bıktım yeminle!"

"Ne oldu ki?" Minhyuk dargın dargın sordu.

"Serseri kendi parasını bitiriyor da benim paramla plan yapıyor... Ben niye kardeş istedim ki ya?"

"Gijeog, saçmalama! O senin kardeşin! Farkında mısın?" diye azarladı Minhyuk seni. Sanki küfürlere alınmış gibi sinirliydi.

"Minhyuk sana ne oldu şimdi... oğlum delirdin mi?! Kantin ortasında bağırmasana kıza!" Hoseok ortamın en büyüğü olma kartını oynayarak azarladı Minhyuk'u.

"Abi bırak sen de.... savunma şunu bana!" Minhyuk öfkesiyle haddini aşıyordu.

"Şu mu? Minhyuk,ben bilmeden kalbini mi kırdım? Neden--"

"Ben gidiyorum ya...." dedi ve sizi öylece bırakıp gitti. Çıkarken Hyungwon'a çarpmıştı. 

Hyungwon masaya gelince her birinize tek tek baktı.

"Suratınızın hali ne böyle? Ne oldu?" diye sordu.

"Minhyuk... birden alevlendi hepimize azar kaydı, kalktı gitti..." diye açıkladı Kihyun.

"Bu kez... bana bile dil uzattı. Cidden sinirlendi birşeye..." dedi Hoseok. Oldukça şaşkın haldeydi.

"Ya bırak,yine vardır bir sıkıntısı.... zaten ne zaman canı birşeye sıkılsa bizden çıkarıyor öfkesini..." dedi Kihyun. Alınmıştı,hem de fena halde.

"Gençler, ben en iyisi sizi içmeye götüreyim. Sadece ilk biralar benden... Sanırım bugünkü uygulama sınavımdan tam puan çaktım." dedi Hyungwon.

***

Sadece birer bira içip kalkmıştınız. Hyungwon seni ateşli bir öpücükle eve bırakmıştı. Tam gidecekken aklına Minhyuk takıldı. Neden sinirlendiğini anlayamamıştın. Hyungwon'a yetiştin.

"Hmm.... benim güneş ışığım doyamadı galiba. O zaman ben de--" dudaklarına yaklaşımı ile çoktan niyetin bozulmuş olsa da arabasına doğru hızını kesmeden devam ettin. "Sevgilim... arabada mı? Sen daha romantik birisindir... sarhoş mu oldun?" diye sordu. Endişelenmişti birden. İşine gelen istekliliğine çok laf edesi de yoktu hani...

"Hyungwon, sana mezun olmadan fanfinfon yok! Şu köşeden soju ve ahtapot salatası alacağım. Sonra sen beni Minhyuk'a götüreceksin." dedin.

"Ya niye Minhyuk'a.... neden bana gitmiyoruz? Ya da sana?" Hyungwon niyeti fena bozmuştu. Burnuna bir fiske vurdun. Burnunu tutup sevimli sevimli baktı sana.

"Hiç öyle tatlı ve masum bakma, Ben o pantolonun fermuarının patlamak üzere olduğunu görebiliyorum. Minhyuk'a çünkü hiçbiriniz aramadınız çocuğu. Bir sıkıntısı olmasa yapmazdı böyle. İçirip sıkıntısını öğrenme niyetindeyim." dedin.

"Tamam götürürüm ama benzin parasını karşılarsın!" dedi Hyungwon. Elin çantana gidince seni durdurdu ve dudaklarına gömüldü. Ateşli öpüşme devam ederken seni kucağına çekti. Yerleşip kollarını ona sardın ve yavaş yavaş hareket ettin. Kafasını geriye yaslamış,aranızdaki çamaşır ve pantolon kumaşı engellerine rağmen seni hissedebilmenin, üstündeki tatlı tatlı  sürtünmenin tadına varıyordu. Adem elmasını öptüğünde elleri kalçana gitti. Seni daha da kendine bastırdı. Elleri yüzünü buldu sonra, tutup çatık gözleri gözlerine bakınca sıktığı dişleri arasından ufladı ve seni uzunca öptü. Ardından alınlarınız birleşince elleri yine kalçalarına gitti ve bu kez seni durdurdu.

RamaDrama : Mucize (Hyungwon OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin