13. Bölüm

2.3K 107 34
                                    

 Herkese merhabalar benim biricik okuyucularım napıyorsunuz? Ben BKH yazacam diye oturup Orion yazdım jfhflhreghıht.Ama siz benim gibi olmayın yapmanız gereken şeyleri yapıp sonra sıkışmayın. 

Hep söylediğim gibi okumanız, beğenmeniz ve yorumlarınız ile yanımda olmanız dileği ile. ^

#EyFetOrion tagine tweetlemeyi de unutmuyoruz tabi. Seviliyorsunuz delifişeklerim.

 Ve Hazal, kuzum tekrardan ve tekrarda iyi ki ama iyi ki doğdun. Sen olmasaydın ben şu an olmakla gurur duyduğum kişi olmazdım.


.............................................................

 Eylem, görece evin en soğuk odasında üzerinde yalnızca iç çamaşırları ve vücudunun yarısını örten bir yorgan varken gariptir ki üşümüyordu. Ağırlığının bir kısmını üzerine verdiği adam kollarını yastığına dolamış yüz üstü uzanıyor ve hafifçe yana çevirdiği bakışlarındaki ilgi ile Eylem'i izliyordu.

Çıplak sırtındaki tüm yara izleri garip bir harita oluşturuyordu. Eylem, ağrılığının bir kısmını verip hafifçe doğrulduğu sağ kolundan güç alarak oturur bir vaziyete geçti yatağın içinde. Bacakları yorganın altında kalıyordu ancak göğüslerini örten siyah sütyenin dışında ki çıplak tenindeki ter damlaları odaya giren akşam güneşi ile belli belirsiz parıldıyordu. Ve onun bu hali Fethi'de derince bir iç çekme isteği uyandırıyordu. Eylem sağ elini hafifçe adamın sırtında dolandırmaya başladığında gözlerini hafifçe kapadı Fethi. Bu kadının parmaklarında Fethi'ye iyi gelen bir şey vardı, Fethi'yi yakan bir şey.

Eylem parmaklarını önce hafifçe gezindirdi adamın sırtında sonrada tam sağ omuzun üzerindeki bıçak izinin üzerinde durdu "Ne zaman oldu bu?" diye sordu. Aslına bakılırsa adamın yaraları bir yandan rahatsız olmasına sebep oluyordu öte yandan garip bir şekilde ona yakıştırıyordu.

"Eğitimdeydik" dedi kısaca Fethi, sesinde az rastlanır bir huzur vardı.

"Peki bu?" diye sordu Eylem elini bıçak yarasından çekip kürek kemiğinin biraz üzerinde kalan kurşun yarasına dokundururken.

"Irak'ta. Dedi Fethi o anı ya da o ülkeyi düşünüyormuş gibi birkaç saniye es verdikte sonra devam etti. "Çatışmanın ortasındaydık ve kum fırtınası başladı. Her zamankinin aksine hazırlıksız yakalanmıştık, cephanemiz azdı ve araziyi onlar kadar iyi tanımıyorduk yine de zahiyat vermeden oradan çıkmayı başardık."

"Irak'ta görev mi yaptın?" diye sordu Eylem parmakları hala kurşun izinin üzerinde dolaşırken. Sesi sakin ve kelimelerin aksine şaşkınlıktan uzaktı. Kadını belli belirsiz bir mırıltı ile onaylamayı tercih etti Fethi. Kadının sesine karışan kendi sesi bile rahatsız veriyordu şu an adama. Odanın her yerine Eylem'in sesi ve kokusu sinsin istiyordu.

"Başka nerelerde görev yaptın?" diye devam etti Eylem parmakları tekrar hareket etmeye başlamışken.

"Afganistan" dedi adam orada yaşadığı tüm vahşetin aksine sakince.

"Başka?"

"İzmir." Dedi adam bu kez. Eylem dudakları memnuniyetsiz bir ifadeyle bükülürken parmakları, adamın sol böbreğinin hizasında kalan uzun ve eğri dikiş izinde durdu. Bıçak yarası gibi duruyordu ancak Eylem dikiş izinden bunun çok daha can acıtan bir alet ile yapılmış olduğunu tahmin ediyordu.

"Güzel şehir." Dedi parmakları dikiş izi boyunca gidip gelirken. "Ve güzel kadınların şehri."

Sesindeki belli belirsiz kıskançlık Fethi'yi hafifçe gülümsetti. "Öyle." Dedi hafifçe iç çekerken.

ORIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin