Terk edilmiş bir ev eşyaların üzerinde zebra desenli çarşaflar üstleri tozla kaplı aralık bırakılmış bir kapı arasından esen ılık kalbime işlercesine ve bir de ağlayan çocuk sesi kimsesiz, korkulu, masum.
Gözleri kan toplamış gibi yere çökmüş korkarak etrafına bakıyor ve ağlıyor, koca bir kalabalığın ortasında yalnız bırakılmış gibi bir şeydi.
Ne kadar da çaresizdi bi okadar da hissiz,
Yaralar taze, duygular yok olmuş ne kaldı benden geriye peki, diyerek gözlerimden akan iki damla yaşla kendime geldim duraksadım bir an yere çöktüm yavaşça.
O çocuk bendim ne kadar unutmak istesemde maziyi çocukluk işte, çocukluk, çok yorulduk...!