Kalın yazılar Min Yoongi'nin geçmişteki hatırlarındandır.
|n i g h t|
Giderken ardında bırakmış olduğun beyaz tişörtlerden birini giydim yine, usulca sonuna kadar su ve buzlarla dolu bir küvet. Aynı buzlu bir içki gibi, kanımla şenlenmeye hazır.
Senin sıcaklığından mahrum buz gibi bedenimi yavaşca küvete yerleştirdim ve elime jileti aldım. Artık ölüm çokta korkunç değildi. Endişelenecek kimse de yokken, ne gerek vardı nefes almaya?
Kafamı hızla iki yana salladım hayır son anlarımda onu düşünecektim. Hayal veyahut gerçek olduğundan asla emin olamadığım sevgilimi hayal edecektim.
Sol bileğime buz gibi metali hizzaladım ve yavaşca damarıma bir kesik attım. Önce ince bir yolla suya damlarken, etrafımda beyaz zambakların kokusunu duyuyordum. Yavaşca bedenimi suyun içine gömdüm, zaten fazlaca zayıftım.
Ve kendimi en güzel anılarımla dolu hayalime teslim ettim.
Bir hastane tepesinde beni kendisine ait kılıp bizi gece yapan sözlerini duyuyordum yeniden, asla bir daha duyamayacağım sesinden.
"Şu Ay'ı görüyor musun? O Ay sensin ve ben de arkandaki Karanlık gökyüzüyüm. Benim yıldızlarım var dikkat çekiyorum ama senin kadar değil. Sen gizemlisin... Göz alıcı ve güzelsin. Ben senin hemen arkandayım ama sana hiç ulaşamıyorum bile ve Güneş gelince sen yine kayboluyorsun. Her günüm böyle geçiyor. Sen benim ol diye yıldızları sana gönderiyorum ama sen sadece aşağıdaki zalimleri görüyorsun arkana hiç bakmıyorsun. Ben karanlığı sevmeme rağmen sen gidince yüzüme boyanan mavi renkten gerçekten nefret ediyorum."
Sonra Ay ışığı bizi kutsarken evrenin ve gökyüzünün bizim oluşunun farkına vararak ilk öpüşmemizi hissediyorum. Dudaklarını hissediyorum, soğuk dudaklarımda.
Sol bileklerimize doladığımız kaderin kırmızı ipleri takışımız. Hani biz geceydik ve birbirimize aittik Jeon Jungkook?
Sonra ise karanlık bir sokak... Burada seni son defa öptüm ben, o zaman ne elimi tuttun ne kollarını sardın ne dudakların dudaklarıma karşılık verdi.
Sadece gitmemi söyledin.
Sonra ise mesajlarımız...
Sana yazdığım onca şey ve yedi ayın sonunda soğuk su dolu küvete sol bileğimi ikinci defa saran kırmızılı bileklikle her şeyi boşverişim.
Bu sefer ip değildi benim sol bileğimdeki kanımdı. Beni hayata bağlayan şeyden vaz geçiyordum ben, senden vaz geçtiğim gibi.
Ne demiştin o karanlık sokakta seni öpmeden önce?
Karanlık, Ay'a fısıldadı "Hoşçakal, yıldızlarım artık senin."
Yıldızlar senin yolundu benim değil... Ben bilemem onları kullanmayı, bıraktım hepsini senin üzerine. Şimdiyse ebediyen gidiyorum. Oysa ebediyen batmayacaksın derdin hep.
Ve ben o çatıda sana ilk yeminimi etmiştim,
"Yüzün maviye boyansa dahi seni hala seveceğim."
Yüzün masmavi ve bulutsuz...
Ve ben, seni seviyorum.
Gerçeğim veya ebedi hayalim.
Seni seviyorum.
İyi geceler Karanlığım.
|n i g h t|
Biraz kafanız karışmış olabilir o yüzden bir açıklama yapayım izninizle.
Yoongi ve Jungkook en başta birbirini delice seven ve hatta bir hastane tepesinde ilk öpüşmelerini yaşayan bir çift.
Yoongi'nin anlattığı gibi o hastane tepesinde Jungkook kendilerini geceye benzetti.
Bir süre sonra Yoongi'nin belirsiz hataları yüzünden ayrıldılar ve Yoongi geri dönmek istese dahi Jungkook onu red etti. Onun bir hasta olduğunu ve dediği 'gece' meselesinin çocukça olduğundan bahsetti.
En sonundaysa hasta olmasa dahi Jungkook'un bu soğuk tavırlarına karşı Yoongi gerçek ile hayali karıştırıp karıştırmadığını sorgulamaya başladı ve bir sonuca ulaşamadı. Kısaca zihni buladı ve gerçekten delirmeye başladı.
Sonuçta onun bildiği Jungkook daima onu severdi, oysa şimdi onun umrunda değildi sonuçta.
Ve en sonunda dayanamayarak kendi hayatına gözlerini kapattı.
|n i g h t|
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NIGHT||YoonKook
FanficHani gece bize aitti, şimdi neden yanımda yoksun? Ve ben neden bu küvette tek başımayım? |n i g h t| |y o o n k o o k| Bu kitabın hakları Gece'de yok olan yıldızlarda saklıdır.