OTOGAR

61 1 0
                                    




7 Mayıs 2011

Sıradan bir Mayıs sabahıydı.
Saatine baktı. 06:15
Polislerin mesai saatlerini bekliyordu . Nereye gideceği ne yapacağı hakkında asla hiçbir fikri yoktu .

Evden o kadar kötü çıkmıştı ki yanına ne telefon ne kart ne de para almaya fırsatı olmamıştı.

Aklındaki görüntüler bir türlü gitmek bilmiyordu ...
Annesinin ağlaması babasının kendisine tokat atması annesini dövmesi, bağırmalar çağırmalar ...

Herşey babasının sinirini yatıştırmak için dışarı çıkmasıyla oldu. 

Zafire odasına gitti sırt çantasının içine ihtiyacı olabilecek herşeyi doldurdu.  adeta transa geçmiş gibiydi.

Yaşadığı hayatın ağır yükü altında ezilmeye bir dur demenin, kafasındaki baskılardan kurtulmanın ve ruhunda var olan yaraları iyileştirmenin artık tam sırası gelmişti... 

İlk defa düşünmediğini hissetti .
Bir adım sonra ne olacak, insanlar kendisi hakkında ne düşünecek annesi ne kadar üzülecek babası ona neler yapacak hiçbirini düşünmüyordu. 

Içinde hissettiği güç ona bir an önce buradan çıkıp gitmesini emrediyordu .

Çıkıp gitmeliydi ve kendini bulmalıydı... 

Yıllar sonra geri döndüğü zaman hayatın, babasının dogmalarından ibaret olmadığını, insanların bir yerlerde başka hayatlar da yaşayarak mutlu olabildiğini, her zaman varlığın insanlar için aslında o kadar da vazgeçilmez birşey olmadığını deneyimleyip ,

"Bak baba sen olmadan da yaşadım, Senin etiketin senin torpilin, senin soyadın olmadan da kendim olabildim O işler öyle olmuyormuş işte " .. diyeceği günü iple çekecekti .

Hiçbir şey düşünmek istemiyordu ama sanki kafasının içindeki bütün karakterler ve neredeyse tanıdığı herkes ona bunu nasıl yapabildiğini sorup duruyordu .

Evden kaçmıştı. 
Otoriter ve kibirli babasından,duygusal annesinden hatta çok sevdiği kız kardeşlerinden kaçmıştı. 

Aldığı eğitimlerden, işinden hayatında varlığı hiçbir anlam ifade etmeyen saçma sapan arkadaş çevresinden ve babasının kendisine biçtiği bütün rollerden kaçmıştı.

Evden çıkarken babası evde değildi ve annesi onu zorla eve kapatmaya çalışıyordu. 

Sırt çantasından tutup içeri çekerken çantasını çıkarıp ondan kurtuluşu,  annesini itip yere düşürünce kapıdan çıkıp alabildiğine koştuğunu, yüksek apartman binalarını ve sabah olana kadar içinde uyuduğu kapıcı dairesini hatırlayıp hatırlayıp durdu ...

Artık hiçbirşey düşünmek istemiyordu . En azından şimdilik. 
Nasıl olsa ileride düşünecek çok vakti olacaktı. 
Artık özgürdü. 
Artık istediği herşeyi yapabilirdi . Kimseye hesap vermeden umarsızca yaşayıp başka hayatları tanıyabilirdi .

Peki ama şimdi ne yapacaktı. 
Yanında kimligi bile yoktu .
Cebinde tek kuruş parası da yoktu . Evden çıkarken herşeyi evde bırakıp sadece aklını yanına almıştı. 
Hatta kalbini bile bu şehirde bırakacaktı.

Daha bir defa bile elini tutmadığı Murat'ı çok özlediğini hissetti . Acaba olayı duymuşmuydu? Yok ya nerden duyacaktı ki?  Murat'ı sadece spor salonunda görebiliyordu.  Belki de ona kendi dünyasında kısa zamanda çok fazla anlamlar yüklemişti.

DÜŞ'ÜNCE GÜCÜM KALMADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin