En Kötü Gün

82 11 6
                                    

Arkadaşlar, önceki bölümde de söylediğim gibi bugün Anıtkabir'e gittim. Siz şimdi "Çok güzel, keşke ben de gitseydim." falan diyorsunuzdur.

Demeyin.

Çünkü tam anlamıyla berbattı!

Önceki bölümde söylemiştim, Anıtkabir'e gitmek için saat 6:30'da okulda olmamız gerektiği söylendi. Ama ben geç hazırlandığım için 3'te kalktım.

Okula varınca sadece birkaç tane sınıf arkadaşım falan vardı. Hocalar nice sonra geldi. Bir de dışarıda, o soğukta onları bekledik.

İlk başta heyecanlıydım. Çünkü ben Anıtkabir'e sadece anasınıfında gitmiştim. Onun dışında başka gitmedim. O yüzden içimde bir heyecan vardı.

Ama gittiğime bin pişman oldum. Tövbe bir daha asla gitmem. Zorunlu deseler, yok yazılırsın deseler yine de gitmem.

Adamlar geldi, bizi -7°C'lik havada yarım saat ya da 1 saat falan beklettiler. Ben ısınmak için bir yandan zıplıyorum, diğer yandan da elimdeki bayrağı tutuyorum. Halimi görmeniz lazımdı. Kimse olmasa halaya bağlayacağım.

Neyse, en sonunda tören başladı. Saygı duruşundayız, benim eller montumun cebinde. İstiklal marşı okunuyor, hala cebimde. Belki bazıları buna saygısızlık der ama hava -7°C. Üşümeyi bırak, insan donuyor.

Daha sonra bütün okullar teker teker Anıtkabir'in içine girdi. İşte benim sinirlendiğim nokta burası. Neden? Çünkü girer girmez çıktık. Yeminle sanki U dönüşü yaptık. Bir kapıdan girdik, bir kaç saniye sonra onun yanındaki diğer kapıdan çıktık.

Ulan, sen o kadar öğrenciyi o soğukta beklettin madem, düzgünce bir girip baksaydık en azından!!! Millet atasını sevdiği için gelmiş buraya, adamlar dalga geçer gibi hemen bir döndürdüler, bitti!!!

Ondan sonra noldu? Nolcak, direk okula gittik. Başka hiçbir halt yapmadık. Ben anasınıfında baya gezmiştim. Nerede benim o kadar gezdiğim yer?! Ben o zaman nereleri gezmişim?! Sadece tek bir yer vardı, orasını da hemen bir tur döndük geldik. Bu kadar.

Okula gelince ne oldu? Kimsenin elinde kitap ya da defter yok. Ders işleyemiyoruz. Hocalar başımızda durmuyor. Dedim bari annem gelsin, beni alsın.

Annemi aradım. Yarım saat sonra annemi okulun kapısında gördüm. Hemen montumu alıp annemin yanına gittim. Müdür yardımcısından izin almaya gittik. O ne dedi? "Başınızda hoca yok mu?" Ben de yok dedim, hoca olsa zaten gitmezdim. Daha sonra müdür geldi. Ona da söyledim. Hoca sınıfımı sordu. Sonra da dersin öğretmenine baktı. Hoca da o gün raporlu olduğu için gelmemiş. Ben tabi bir anlığına mutlu oldum ama müdür naptı? Gitmeme izin vermedi!!!

YA VELİMİZ GELMEDEN GİTMEMİZ YASAK!! VELİMİ ARADIM, GELDİ!! YİNE NEDEN İZİN VERMİYON GERİZEKALI!!! BIRAK GİDEYİM!!! ZATEN HOCA DA YOK!!! NE YAPACAM BEN OKULDA!!!

Annem tekrar eve döndü. Ben o sinirle sınıfa çıktım. Herkes soruyor "Noldu? Neden sinirlisin?" diye.

Normalde insanlar benim sinirli halimi çok nadiren görürler. Beni öyle görünce de şaşırdılar tabi.

Ben içten içe müdüre sövüyorum. Sen sabahın köründe, daha hava aydınlanmadan öğrencileri buraya topla, sonra da eve gitmelerine izin verme! Yeminle beni yanlız bıraksalar oturup sinirden ağlayacağım. Bir de böyle kötü bir huyum var. Biraz bile sinirlensem hemen ağlarım.

Her ne haltsa, öğle arasından sonra Fizik dersi vardı. Hocayı çok severim, çünkü hem güzel anlatıyor, hem de sohbet etmesi çok eğlenceli.

Hoca da benim gibi düşünüyormuş. Ben hocayı dinledikçe iyice ağlama isteğim artıyordu. O yüzden diğer iki ders boyunca telefonumdan müzik dinleyip resim çizdim.

Eve giderken hala sinirliydim. O yüzden ailemle de biraz kavga ettim. En sonunda kendimi odama kapattım ve ağlamaya başladım.

Cidden kendimi çok kötü hissediyorum. Sanki kendimle dalga geçiliyormuş gibi hissediyorum. Gerçekten çok berbat bir gündü.

Rüya MallıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin