Neredeyse 30 dakikadır pencerenin önünde duruyordu ama sıkıldığını söyleyemezdi çünkü kendi kendine eğlenmeyi iyi beceren biriydi onun için tek başına kalmak etrafındaki sinir bozucu insanlarla birlikte olmaktan daha eğlenceliydi. Çalan zille beraber irkilip kendine geldi öğretmenin çıktığından emin olup sınıfa girdi herzamanki sırasına oturup saçlarıyla uğraşmaya başladı bir ders saati boyunca ayakta beklemenin verdiği yorgunlukla sıraya iyice yayıldı. Dersler ardı ardını izlerken göz kapakları iyice düşüyor ara sıra uyku pozisyonuna geçiyor, öğretmen bir soru sorduğunda onu kaldırmasın diye kafasını sıraya gömüyordu. Dersleri seviyordu belki üşenmeseydi notları hatırı sayılır derecede yüksek olabilirdi hatta biraz zorlasa sınıf birincisi olmaya aday olurdu fakat bu durumu pek umursamıyordu okulla çok alakası yoktu zorunda olduğu için geliyordu ilgili olduğu dersler vardı o ama o derslerde de derse katılmaya tenezzül etmez sadece ara sıra söylenenlere kulak verirdi bunun onun için yeterli olduğunu düşünüyordu. Sınıfta pek arkadaşı yoktu sadece selamlaştığı bikaç kişi vardı onlarıda pek sevmezdi. Bi arkadaşa ihtiyacı yoktu neden gereksiz yere dır dır eden birinin başının etini yemesine izin versin ki. Son dersin bitmesine dakikalar kala gözünü saatten ayırmıyor sanki gidip yelkovanı ittirse zil daha erken çalacakmış gibi düşünüp yerinde durmakta zorlanıyordu. Sonunda çalan zille beraber zafer kazanmışçasına kapıya yöneldi tam dışarı çıktığı çıktığı esnada yanından geçen birinin ona çarpmasıyla afalladı ama etrafı o kadar kalabalıktı ki ona çarpan kişiyi seçemedi okulun dışına çıkınca hızını biraz kesti zira okul bahçesini seviyordu bu kasabanın em ferah ve en ağaçlık bölgesi burası olabilirdi. Okul bahçesinden çıkında dolana dolana evine giderken herzamanki sokağa herzamanki boş gözlerle bakıyor nefretle yüzü kasılıyordu yaşadığı yeri sevmiyordu burası onu boğuyordu daha güzel yerlere layık olduğunu düşünüyordu, belkide haklıydı.
Evine vardığında paslı bahçe kapısını yavaşça açtı. Çabucak evine girmek istiyordu ayakkabılarının bağını çözdü evin demirden yapılmış dış kapısını açmak ona işkence gibi geliyordu zira bu kapıyı açmak için biraz zorlamak gerekiyordu, biraz uğraştıktan sonra kapıyı açtı içeri girer girmez annesinin duvarların bile rahatsız olacağı cinsten tiz ve ciyaklayan sesini duydu koridordan geçerken odada konuşulanları duymak için biraz yavaşladı. Annesinin yine babasını azarladığı gün gibi ortadaydı, ay sonunu nasıl getirecekleri sorup kocasına türlü türlü dert yanıyordu. O da kızı gibi daha iyi yerlerde yaşamayı hakettiğini söyleyip duruyordu. Estee konuşulan konuların verdiği bezginlikle derince bir of çekip odasına girdi kapıyı ardından o denli hızlı kapattı. Konuşulanları duymak istemiyordu ama kavga gitgide şiddetleniyor sesler diğerininkini bastırmak için daha çok yükseliyordu. Sonunda içeriden bir kırılma sesi geldi ardından hışımla kapatılan dış kapının sesi sanırım babası evden gitmişti. Bu Estee için sorun değildi nasıl olsa babası geri dönerdi, bu onun yaptığı ilk evden gitme girişimi değildi nerdeyse her kavgada gider sonrasında karısına onu hiç üzmeyeceğine yeminler ederek eve geri dönerdi. Ev halkı için gayet alışılmış bi durum olduğu için kimse orta yaşlardaki adamın peşinden gitmeye tenezzül etmedi.
Estee odasından çıkıp annesinin yanına gitti hiç ağzını açmadan kumandayı kaptığı gibi kanallara bi göz attı annesinin ısrarıyla saçma sapan bir programda kanal değiştirmeyi bıraktı bu program ilgisini çekmiyordu ama nedensizce izlemek istiyordu, aniden cebindeki telefonun titremesiyle irkildi eline aldığında abisinden mesaj geldiğini gördü mesaj oldukça kibar bir dille yazılmıştı abisinin yazmadığı açıkça belli oluyordu, yine abisi çok içmişti ve bar sahibi abisinin telefonundan ona gelip abisini alması için mesaj atmıştı, bu olay oldukça sık yaşandığı için Estee hiç bozuntuya vermedi yerinden doğruldu ve odasına gitti nedense o bara giderken kötü görünmek istemiyordu üzerine salaş bi buluz gelirim altına koyu bi kot giydi aynanın karşısına geçip saçlarını düzeltmeye başladı. İşini bitirince oturma odasına başını uzatıp annesine abisini bardan almaya gideceğini söyledi annesi gözünü televizyondan ayırmadan başıyla gitmesi için onayladı. Kızının bu saatte bara gitmesinde bir sakınca görmüyordu nasıl olsa abisi yanında olacaktı ne kadar çakırkeyif olursa olsun abisi onu koruyabilirdi.
Estee yola çıktığında havanın kararmış olduğunu fark etti ister istemez içini bir ürperti aldı abisi yüzünden çok sık gece geç saatlerde bile dışarda dolaşmak zorunda kalıyordu. Yaz aylarında olmalarına rağmen bulundukları yere neredeyse hiç güneş ışığı uğramıyordu bu nedenle sabahları bile kasvetli olan sokaklar geceleri ayrı bir korkunçluğa bürünüyor insanlarda tedirginlik hissi yaratıyordu. Hızlı adımlarla yürüyen este neon ışıklarla yazılmış "Mathis'in yeri" yazısını gördüğünde içini çekerek içeri daldı içerinin iğrenç kokusu burnunu sızlatıyordu ama bu durumdan rahatsız değildi hatta keyif alıyormuş gibi bi havası vardı içerisinin berbat kokusunu içine derin bir şekilde çekti sanki sadece koklamayla sarhoş oluyormuş gibi hissediyordu. Buradaki gayesiz ve bi o kadarda acınası insan yığını Estee de hayranlık uyandırıyordu çünkü hiçbiri hayatı umursamıyor ve oldukça mutlu görünüyorlardı. Etrafına göz atınca abisinin sağ tarafta iki kişilik bir masada tek başına oturduğunu gördü ama sanki görmemiş gibi yaparak barmenin bulunduğu tezgaha doğru yürüdü amacı barmenle konuşmaktı, ondan hoşlanmıyordu ama onunla konuşma isteği duyuyordu çünkü adam çok kibardı genellikle kadınlara 'güzel bayan' diye hitap ederdi buda Estee nin oldukça hoşuna gidiyordu. Bulduğu her fırsatta onunla konuşmak, adam için sadece ağız alışkanlığı olmuş o iki gereksiz kelimeyi tekrar tekrar duymak için elinden geleni yapıyordu. Adamın başkalarına da güzel bayan diye hitap etmesini kıskanıyor sadece kendisine söylemesini istiyordu, iltifatlara o kadar hasret kalmıştı ki, adamın diğerlerindense ona söylediği sözleri daha içten söylediğini düşünüyordu buda onda minik kıpırtılara sebep oluyordu. Tezgaha dayanmış halde adamın sarışın ve bi o kadarda güzel olan bi kadınla konuşmasının bitmesini bekledi, konuşma devam ederken kadını bol bol inceleme zamanı buldu. Boyu pey uzundu, narin bir gövdeye sahipti beli ince ama vücuduyla orantılıydı giydiği ayakkabılar sayesinde boyu iyice uzamış ve ona ayrı bir güzellik katmıştı. Yüzü güzel denemeyecek kadar kemikli bir yapıya sahipti göz altları uykusuzluktan mı yoksa içtiği şeyler yüzünden mi bilinmez hem çukur hemde mosmordu. Saçları darmadağın ve uzun zamandır taranmamış gibi duruyordu bu kadar güzel bir fiziğe sahip bir insan anca bu kadar kendine bakmayabilirdi. Sohbet yer yer kıkırdama ve kahkahalarla devam ediyordu durumdan pek hoşnut olmayan Estee nin ağzından içli bir sıkıntıyla of lamalar yükseliyordu. Sonra ardı ardına iki kez boğazını temizleyerek dikkatleri kendi üzerine çekmeyi başardı, barmenle konuşmayı umuyordu ama istediği gibi olmadı barmen tek kelime etmeden kızın ne için geldiğini bildiği için işaret parmağıyla Damien'i işaret etti. Bu durumdan pek hoşnut olmayan Estee abisine doğru yöneldi ve kolundan tutarak kaldırmaya çalıştı tam ayağı kalktığı sırada çalışanlardan biri koşarak yaklaştı ve abisinin hesabi ödeyemediğini üzerindeki paranın eksik olduğunu söyledi Estee ceplerini yokları ama cebinde sadece bir kaç madeni para hissedebiliyordu genç çalışana parayı sonra vereceğine dair söz verdi ama bu pek etkili olmadı. Uzun konuşmalardan sonra hesabın bir deftere yazılmasına ve iki üç gün içerisinde ödenmesine karar verdiler Estee abisini kolundan tuttuğu gibi yavaş yavaş onu dışarıya çıkardı