Bir araya gelen yedi arkadaş güvercin, çekirge, karınca, kelebek, maymun, kurbağa ve yılan yeni bir maceraya atılırlar.
Kahramanlarımız karşılarına çıkan zorlukları yenerken asıl kendilerine karşı mücadele edip kendi zaaflarını yenmeye çalışırlar. Z...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yılan ilk harekete geçen olmuştu. Yolun çok uzun olduğunun farkındaydı. İlk olarak bildiği yollardan doğuya doğru hızlı hızlı sürünerek ilerledi. Enerjisini iyi kullanmalıydı. Daha henüz tırmanılacak dağın yokuşu başlamamıştı. Yokuş yukarı sürünmek çok zor olacaktı. Öğle sıcağı bastırmadan zirveye ulaşmalıydı. Yerdeki ağaç dallarının, taşların üstünden sürünmek zor oluyordu; ama bunlara alışkındı. Yaklaşık bir saat hızla sürünerek düz yolları aşıp dağın eteğine ulaştı. Biraz dinlenmesi gerekiyordu. Asıl zorluk şimdi başlayacaktı: Yokuş yukarı tırmanmak... Beş dakikalık dinlenmeden sonra tekrar harekete geçti. Şimdi artık dağı tırmanıyordu. Dağ ne kadar ağaçlık olsa da yerde sivri taşları ve büyük kayaları eksik değildi. Bu sivri taşlar vücuduna batıyor, canı ne kadar yansa da yoluna devam ediyordu. Büyük kayaların üstünden geçerken aralıklara düşme riski de vardı. Bir saatlik daha zorlu yolculuk yaptı. Güneş de sıcaklığını arttırdığından artık iyice susamıştı. Bu susuzluk onu zor durumda bırakabilirdi. Bu şekilde yoluna devam edemeyeceğini düşündü. Kurbağanın bahsettiği dere aklına geldi. Eğer dereye ulaşabilirse susuzluğunu giderebilirdi. Bir yöne dönmesi gerekiyordu. Acaba dere sağında mı yoksa solunda mıydı? Bir tercih yaptı ve sağa döndü. Sağa doğru gidecek, dereyi bulursa susuzluğunu giderecekti. Bulamazsa geri dönüp başladığı yerin soluna yönelip bu kez dereyi sol tarafta arayacaktı. Yılan dereyi arayadursun, biz bir de kurbağaya bakalım, acaba o neler yaptı?
