❆Cold Death❆

809 86 95
                                    

Bu hikayeyi; belki farkında olmasa da, kitap yazmamda büyük bir rol oynayan taehll 'e ithaf ediyorum 🖤🖤

"Kimse yok mu?!" Bağırmaktan kısılan sesimle ve gücümün son demleriyle önündeki kapıyı yumrukladım.

"Çıkarın bizi buradan!" Soğuktan uyuşan ellerimi hissetmez olmuştum. Ağlamak istiyordum ama soğukluk göz yaşlarıma bile karışıyordu. Artık beni taşıyamayan bacaklarım yavaşça çözülürken kendimi yerde, dizlerimin üzerinde buldum. Zorlukla başımı doğrultup "Lütfen..." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.

"Boşuna çabalama. Kimse sesimizi duyamayacak. Telefon da çekmiyor zaten..." Akan burnumu çekerek sinirli ama yorgun gözlerimi Taehyung'a çevirdim.

"Sen karışma! Zaten hepsi senin yüzünden oldu!" Benim sonuna kadar sürecek umudumdan tek bir parça ilham almıyordu sanki. Umursamazca köşelere bir yere oturup sırtını duvara yasladı ve dizlerini kendine çekip ısınmaya çalıştı. Her ne kadar kabullenmiş gibi görünsede, o da yaşamak istiyordu. Burada donarak ölmek çok zor geliyordu.

Avuçlarımı zorlukla soğuktan morardığına emin olduğum dudaklarıma götürerek nefesimle ısıtmaya çalıştım. Oysa artık ciğerlerim bile aldığı soğuk havayı ısıtamıyordu. Ellerimi nasıl ısıtabilirlerdi ki?

Şişme montuma daha çok sarılarak hıçkırmaya başladım. Göz yaşlarından yoksun, kuru hıçkırıklarım ölümün beni çağırışı gibi acı vericiydi.

"Buraya gel." Gözlerim Taehyung'un açtığı kollarına kayarken kararsızlıkla bakıyordum. İçten içe belki ısınırım diye umut ediyordum ama kollarını davetkarca açmış olan şahsa da güvenemiyordum.

"Çabuk ol. Üşüyorum." Zorlukla yutkunup sürünerek Taehyung'un olduğu köşeye gittim ve yanına sokulup kollarımı sıkıca beline sardım. Montunu ikimizin vücudunu da kapatacak şekilde sarmaladıktan sonra çenesini, onun göğüsüne koyduğum başıma yaslamıştı. Vücudumun bir nebze olsun ısındığını hissetmek tuttuğum göz yaşlarımı da serbest bırakırken hıçkırarak ağlamaya başladım. Ölmek istemiyordum. Burada donarak ölmek istemiyordum.

Peki beni buraya kadar ne getirmişti? Burada ne işim vardı benim? İşte belki de son dakikalarımda düşünmek için güzel bir detay...

❄❄❄

"Okula yeni bir çocuk gelmiş, duydun mu?" İster istemez kulak misafiri olduğum konuşmayı takmayarak kulağımdaki kulaklıktan gelen müziğin sesini biraz daha açtım. Acıklı müziğin notaları kalbime dokunmayı başaran tek şey sanırdım hep. Telefonumdan akıp vücuduma sızan, beni her defasında farklı alemlere taşıyan bir uyuşturucu. Hislerimle, bir gitarın telleriymişcesine oynayan sanatçılar ve büyülü sesleri. Peki öyle mi kaldı her şey? Sadece ben ve müziğim...

Hayır. O gün başımı gömdüğüm kollarımın arasında rahat edemeyip doğrulduğum anda içeriye giren çocuğun bir buçuk, bilemedin iki saniyede bana attığı bakış göğsüme ok gibi saplanmıştı sanki. Boğazıma takılan nefesi zorlukla içime çekerken kırpıştırdığım göz kapaklarımın arasından afallamış bir şekilde onu izlemeye koyulduğumun farkında bile değildim. Peki bu müziğin etkisimiydi? Değil, bu etki tamamen ona aitti. İlk görüşte aşık olduğum çocuk, gizemli Kim Taehyung...

Melez olduğum için farklıların dışlandığı bir ülke olan Güney Kore'de arkadaş edinmek benim için imkansızdı. Bu yüzden kendimi ve yalnızlığı bütünleştirmeyi başarmıştım. Yalnızlık için de bir uğraşın olması gerekiyordu. İnsanlar bunu 'Hobi' olarak adlandırırdı. Benin hobim ise fotoğraf çekmekti. Bomboş bir sokağa bile anlam yükleyip, o saniyelik sahneyi küçük bir kareye hapsetmek...

❆Cold Death➳kth ⊱One Shot⊰❆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin