İmkansızı Sevdim

378 3 0
                                    

27 Mayıs 2014

Bugün onu gördüm. İçimde bir şeyler hissetmemi tetikleyen ve beni ilk görüşte aşka inandıran kişiyi gördüm. Bugün belki de imkansızı anladım.

Hayatınızda öyle bir an gelirki, hiç beklemediğiniz rastgele bir anda her şey değişebilir. Kelimelerin yetmediği, cümlelerin anlatamadığı duygular yaşarsınız. Ama imkansız olduğunu bilirsiniz. Önce bunu umursamazsınız. Çünkü zaman vardır, zaman size bolca var gibi gelir. Ama aslında zaman yok, hiçbir şey için zaman yok. Saniyeler akıp giderken, zamanı hissedemezsiniz.

Değerini bilemezsiniz.

İstanbul sabahında nemli bir şekilde yapış yapış uyanmak nedir bilir misiniz? 2 gün öncesine kadar bende bilmezdim. Dün Justin Timberlake konserine gittim. 10 saatte ayakta durmam cabası. Akşam eve geldiğimizde, ayağımın su topladığını gördüm ve ayağıma çorabımı geçirdim.

Saat gece 3'ü gösterirken Bebek'e gidip waffle yedik. Saat 3'de waffle yeyince şiştim tabi. Eve gelir gelmez koydum başımı uyudum.

Sabah saat sekizde uyandırılmama kızmıştım, eğer sabah erken uyanmamın bana fazladan zaman kazandırdığını bilseydim kızmazdım. Hiç kızmazdım hemde.

Üzerimi giymedim. Yattığım gibi kalktım. Ankara'da kendi evimde olsam annem canımı okurdu ama İstanbul'da kuzenlerimdeydim ve tek kural da 'Kural yok.' olduğuna göre kimse sorun etmedi. Sabah kahvaltımızı Vera Yıldız Park denilen bir yerde yapacağımızı söyledi en büyük kuzenim Sevda Abla. Benim için bu denli önemli bir yer olacağını o zaman bilmiyordum. Gidene kadar da asla bilemedim.

Hepimiz göt kadar salonda telefonlarımıza gömülmüşken, ben yarın olacağım 3 sınavı düşünüyordum. İstanbul'da 3 gün tatil iyiydi, güzeldi de okul devam ediyordu.

Efkarlı, efkarlı etrafa bakarken Ece Ablam, Ergin ve Evrim Abim telefonlarında başka dünyalara keşif yapıyordu. Sevda Abla'da 4 saatte hazırlanıyor zaten.

En sonunda bizi bir telaş aldı otobüse gecikiriz gidelim yiyelim artık diye. Yani bizi dediysem, onları. Ben rahattım vallahi. Elimde telefon sanal alemlerde geziyordum. Ama eğer bilseydim onu ilk ben çıkardım evden.

Sonunda evden çıkıp arabaya kurulduk ve Vera Yıldız Park'a geldik. Çok şükür.

Ferahlatıcı bir alandı, boğaz manzaralı müthiş bir yerdi. Büyük ve geniş olması artı puan kazandırıyordu. Dizaynı da müthişti. Sevda Ablam ile oranın sahibi yakın arkadaşmış. Sahibinin adıda Jano bu arada. Ne kadar garip.

Benim üzerimde bir t-shirt altımda siyah bir jean vardı. Eğer onu bilseydim özen göstererek gelirdim.

Bir adam geldi, sanırım Sevda Abla'yı tanıyordu, kahvaltı masası hazırlayacaklarını söylediler. Bir süre sonra onu gördüm.

Gördüm.

Onu gördüm.

Gördüğüm anda bir garip olmuştum. Canımın acıyacağını bilmiyordum. Yüzü pürüzsüzdü, bebek yüzünü andırıyordu. Elmacık kemikleri pembe, pembeydi. Dudakları gibi. Dudakları kalın değildi, ince de değildi. Düz çizgi halinde olan kaşları yüzüne daha da güzellik katıyordu. Hafifçe havalandırılmış saçları yürüdükçe aşağı yukarı hareket ediyordu.

Bir şeyler hissettim. O anda bir şeyleri gerçekten hissettim.

Sonra bizim masaya doğru geldiğini gördüm. Önce sadece Ece ablama ne kadar şirin gibi bir şey söyledim. Öylesine söylemiştim. Ama gerçekten hissediyordum. Canımın yanacağını daha anlamamıştım.

İmkansızı SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin