Herzamanki gibi hazırlandım ve okuluma doğru yola çıktım. Hergün okula gitmek istiyordum çünkü orada yaklaşık 3 yıldır aşık olduğum kişini vardı. Finn Wolfhard. Adını söyleyince veya düşününce kolumu bir kenara dayayıp kafamıda koluma koyup "aaa" diye ince bir ses çıkartıyorum. Yakışıklı olmasına karşın ünlü bir oynucu ve başarılı bir öğrenciydi. Her kızın rüyalarını süsleyen bu çocuk sanki hiçbirşeyin farkında değilmiş gibi ne bir sevgilisi vardı ne bir flörtleştiği bir kız vardı ne de kızları umursardı. Asıl bu yanını severdim; kızları umursamaması. Beni tanıyormu onu bile bilmesemde ben onun herşeyini bilirdim. Doğum tarihini, kan grubunu herşeyini. Benimki biraz psikopatlık olsa bile aşıktım işte.
Okula gittim. Ve bilin bakalım ne ile karşılaştım. Kim bana bakıyor olabilir? Cevap: Mütiş Finn. Bana bakıyor. Bi saniye bana mı bakıyor? Niye bana bakıyor? Bana doğru geliyor. Yaklaşıyor. Daha da geliyor. Gözümün içine bakıyor. Dibimde şuan. Dudağıma bakıyor. Dudağıma doğru eğiliyor. Yaklaşıyor... Yaklaşıyor... Dudağım ve onun dudağı arasında birkaç santimetre kalıyor. Değiyor. Değdimi. Yok daha değmedi. Değiyor. Aha değdi. Kaldırdı kafasını. Burnumu öptü. Gözlerimin içine bakıyor. Ağzını açtı. Birşey dicek. "Sen farklısın. Bu yaptığımı unutma. Bir daha olabilir. Çıkışta arka bahçeye gel." dedi ve gitti. Herkez bize bakıyor. O gitti. Düzeltiyorum herkez bana bakıyor. Ben ise hemen tualete kaçıyorum. Aynaya bakıyorum. Ama kendime değil dudağıma. Bi de burnuma. Şimdi ilk başta bu çocuk bana baktı. Sonra bana doğru geldi. Sonra gözüme baktı. Dudağımı öptü. Birde yetmiyormuş gibi burnumu öptü. Sonra bana "Sen farklısın. Bu yaptığımı unutma. Bir daha olabilir. Çıkışta arka bahçeye gel" dedi. Tanrım ne oluyor. Heralde rüya. Bakalım rüya mı. Ahh acıdı. Kendime tokat atmak yerine çimdikte atabilirdim. Ama bu büyük bir olay yani. Neyse canım acıdığına göre rüya değil. Tarihe bakıyım. 1 nisan da değil. Tamam doğru. Az önce biri tarafından öpüldüm. Ve bu öpen kişi hayatımın aşkı MUHTEŞEM FINN.
Sakinim sakinim. Çok sakinim. Değilim. Sakin falan değilim. Olamam da. Nasıl oluyum. Kim olurki. Zil çalıyor. Sınıfa gitmem lazım. Yürüyorum. Off herkez bana bakıyor. Yere bakıyorum. Sınıfa girdim. Kendi yerime yürüyorum. Oturyuyorum. Ama ne görüyorum. Yanımda bir adet Finn. Tam kalkıcam. Kolumu tuttu. KOLUMU TUTTU. Yerime oturtu. Ve "yerine otursana burası senin yerin değil mi? Sonra öğretmenin kızmasın"dedi. Ama o "öğretmenin kızmasın" kısmını alaylı bir biçimde söyledi. O an ona sinirlenmiştim ve ona "sende yerine otursana. Öğretmenim kızmasın" dedim. O da " burası benim yeni yerim. Aa sen sinirlendin mi. Ben seni yerim." dedi. Beni yermiş. Ayy sen yer misin? Sen insan mısın? Beni yermiş. Beni yermiş? BENİ Mİ YERMİŞ? NE? Sen benim kalp krizi mi geçirme mi istiyorsun he adam? Sanırım istiyor. Bunu ona sormam lazım sanırım.
İki ders geçti ve bu çocuk bana hala bakıyor. Yaa ama sen çok başarılısın. Eğer böyle olmaya devam edersen başarıyı unut. Uyarsam mı acaba. Ama nedense kendimi çok mutlu hissediyorum. Ve işimde "güvendeyim" diyen biri var. Ve o kişi benim. Sanırım güvendeyim. Tabi hala rüyada olabilirim. Kendime tokat attığımda acımıştı ama bence acıması da rüya.
Zil çalmıştı. Ve bu zil bence dersin bittiği anlamına değil,benim güzel bir hesap sorma zamanımın geldiği anlamına geliyordu. Yanına gittim. Tam ağzımı açacaktım ki "Tamam özür dilerim. Biraz abartmış olabilirim ama çok şeysin işte." tabii bunu duyar duymaz "Çok neyim?" diye sorunca oda "havalı! Ah evet çok havalısın." dedi. Yalan söylediğini anlamıştım. "Peki o zaman. Yemek yiyelim mi? Çok acıktım da." "Ah birlikte mi? Peki olabilir. Birine sözüm vardı da, ben onu ikna ederim. Boşver sen." neden bu kadar açıklama yaptı ki merak edip sorarım diye mi? Ahh kafam! Herzaman gereksiz yere stratejiler yaparım. Salak gibi düşünüp dururum. Ama şimdi stratejinin ne olduğunu unuttum. Neyse kafam sonra çalışır diye düşünmeyi bırakıp yemekhaneye gitme vakti. Çünkü o benden çok öne geçti.
Yemekhaneye gittim. Ama onu göremiyorum. Nerede? Nerede? NEREDE YAAA?!! Bir saniye o kim. Kıvırcık siyah saçlı, beyaz tenli ve harika dudaklı ve yüz hatlı kişi kim? Kim olabilir? Tamam farkındayım. Biraz saçma oldu. Ama onun yaptığı daha saçma. Şimdi nasıl göründüğünü anlatıyım.
Duvarın yanında karşısında bir kız var. Aralarında hiç kıskanç olmayan (yalan) beni bile kıskandıracak derecede yakın olan, sanki birşey yalvarırcasına hareketler yapan (ki bence yalvarıyor), kızın sadece gözlerine bakarak şirinlik yapan, kızında sanki küsmüşcesine kollarını göğüsünün üstünde birleştiren ve aynı zamanda kızın yüzünde aynı 'kore maskeleri' gibi makyaj olan ve bu yaşanan olayın platonik ama artık platonik olmayan aşkınızla yaşandığıda bir gerçek olunca benim durumum da kıza ölümcül bakışlar atan, arada bir gözü de Finne kayan bir kız. Cidden korkunç bir biçimde değilmiyiz.
Tanrıma şükürler olsun ki strateji yapmaya başladım. Acaba kız sevgilisi mi? Ama eğr sevgilisi olsaydı neden sabah bana böyle davranırdı ki. Eski sevgilisi sanırım. Sanırım biraz kafam karıştı. Belki sevgili değillerdir. Ama kızın bakışına bak. Kız kesin Finn'le birşey yaşadıki böyle bir imkan da herkesin hayallerini süsleyen çocuğun ona yalvarmasına izin veriyor.
Yanlarına yaklaşmam mı gerekiyor? Yoksa onların beni farketmesini beklemek mi? Eğer bence bana karşı gerçekten birşeyler hissediyorsa o kadar kişinin içinden hemen beni görür. Evet evet bence beni görmesini beklemeliyim. Beklerken de dudaklarını okumaya çalışmalıyım.
"Lütfen" "Yardımına" "İhtiyacım" "Var" anladığım tek şey bu. Bakalım kız ne diyecek. "Benim de" "Sana". Kızın neden Finn'e ihtiyacı olsun ki? Kız birşeyler demeye devam ediyor. Yuh! O kadar hızlı konuşuyorsun ki anlamadım dediğini.
Ama ben bu kızı yolarım. Son yaptığı hareket onlara doğru yürümeme başlamama sebep oldu. Neden mi? O kız Finn'i ÖPTÜ! O KIZ FİNN'İ ÖPTÜ! Yanlarına gitmek istemesem de sanki ayakalarım artık ben kontrol etmesem bile onlara doğru hızla gidiyorlar. Ash~ o kız beni fark etti. Finn'e kaş göz hareketleri yapıyor. Finn gülümsüyor. Kız "Tamam" diyor. Kız gidiyor. Tamam artık Finn'in yanına gidebilirim. Ama o benden önce davranıyor.
"Rahatsız mı ettim Finn?" " Hayır, etmedin. Ben çok acıktımda. Yemek yemeye gidelim mi?" "Ahh bende" " Ee hadi o zaman gidelim"
Evet. Çok acayip birşey oldu ve olmaya devam ediyor. Ne olabilir. Finn yürürken benim elimi tuttu. Hala tutuyor. Ve bu hareketine karşın herkes bize bakıyor.
"Sen burada bekle. Ben yemek alırım." Ne gerek var be-" "Ben alırım sen yer bul." " Tamam." Yer arayışına geçtim. Ama hala herkesin gözü benim üstümde olduğu için nedense utangaçlıktan yerin dibine inmiş gibi hissediyordum. Ahh evet bir yer buldum. Tam cam kenarı.
Evet yemekleri almış geliyor. Tabi gözleri beni arıyor. Evet ben gördü. Biri bana sesleniyor. O da kim. Bir grup kız bana doğru hızla geliyor. Aralarındaki sarışın kız benim kolumdan tuttuyor ve bir yere sürüklemeye başlıyor. "Heyy yavaş ol. Canımı acıtıyorsun. Beni nereye götürüyorsun? Cevap verir misin? CEVAP VERSENE" "Eğer bir daha bana bağırırsan seni doğduğuna pişman ederim. ANLADIN MI BENİ? BANA SAKIN BAĞIRMA!" Kızlar tualetine geldik. Beni ir kabine sokuyor. Diğer kızları dışarıda bırakıyor.
"SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN? KAÇ YAŞINDASIN? 6? 7? 8 Mİ?" "Bana bağırma demiştim." "Sen nereden bu cesareti alıp beni tehtit ediyorsun? Senden korkacak senin gibi olsun. Neden beni buraya getirdin?" Neden mi getirdim? Birde soruyor musun? Bence sen benim seni neden buraya getirdiğimi çok iyi biliyorsun." "Nedemeye çalışıyorsun. Özür dilerim benim akıl okuma gücüm yok. Eğer neden buraya böyle çocuksu bir biçimde gekdiğimi bilseydim sana neden sorayım ki?" "Bilmiyormuş gibi davranma bütün okul seni konuşuyor. Sanırım sana bir ders vermem lazım." "Nasıl gerizekalı olma gersi vereceksen ben almayım." " Birde ukala ukala cevap veriyorsun. Finn'le senin birlikte olduğunu herkes biliyor. Beynine giden damarları açtım mı?" " Finn ile birlikte olmak mı? Bundan sanane ki. Bu konuyu en son ilgilerdiren sensin. Ayrıca benim beynimdeki damarları açmak için ki asla açmazsın, ilk önce doktora gidip beyninin olup olmadığına bakman lazım." "Terbiyesiz ezik." bu sözü söylemesiyle tokatı atmam bir oldu. Ve tabikide orayı terk etmem. Ondan korkan onun gibi olsun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Krizi || FINN WOLFHARD
FanfictionFinn'in Yaptığı Her Hareket Onu Öldüre Bilirdi. Her Zaman Finn'e "SEN BANA KALP KRİZİ Mİ GEÇİRMEYE ÇALIŞIYORSUN?" Diyordu. O Cidden Kalp Krizi Geçire Bilirdi. Hastamıydı? Bu Sorunun ve Daha Birçok Sorunun Cevabını Merak Ediyorsanız Tek Yapmanız Gere...