Run

186 28 6
                                    

Sana'nın evinin önünde onun hazırlanmasını beklerken,heyecanım hareketlerimi sakarlaştırıyor,beni zor duruma sokuyordu. İnsanlar en yakın arkadaşlarını görecekleri için heyecanlanırlardı,bu normaldi. Ama bu duygu beni her saniye ele geçiriyor,adeta bir koşudaymışçasına kalbimi attırıyordu. Terliyor,titriyordum. Her seferinde bu oluyordu. Onun yüzünü bir saniyeliğine görmek,beni yüzlerce kez ölüme sürüklüyordu. "Çok beklettim mi?" Sana'nın ince sesi bana ulaştığında hızlıca ona doğru dönmüştüm. Okul eteğini düzelterek,hızlı adımlarla bana doğru ilerliyordu. Beceriksizce gülümsemiştim. "Hayır. Çok beklemedim." Sana gülümseyerek koluma girdi ve beni koşturmaya başladı. "Tavuk yiyelim!" Şaşkınlıkla ona baktım. "Ama okula gitmemiz gerekiyor. Tavuk yemek için vaktimiz yok. Ayrıca sabahın köründe tavuk mu yenir?" Şaşkın sesimi duyduğunda gözlerini kısarak bana bakmış ve kolumdan çıkmıştı. Kolum yavaşça bir yanıma düştüğünde hissettiğim boşluk ile hafifçe somurtmuştum. "İyi o zaman. Ben bugün okulu ekeceğim. Yalnız." 'Yalnız' kelimesini vurguladığından alındığını anlamıştım. Beni beklemeden yürümeye başladığında gülümsemiştim. Hızlı adımlarla yanına ulaştım ve koluna girdim. "Belki bir günlüğüne okulu ekebilirim." Sırıtarak bana baktı ve heyecanla yerinde zıpladı.
Sana iştahla önündeki kızarmış tavuğu yerken,bakışlarımı ayırmadan onu izliyordum. Yüzüne sos bulaştığında tebessüm edip elimde ki peçeteyle ağzını ve çevresini silmiştim. Gözlerini yemeğinden kaldırıp gözlerimin içine baktığında peçeteyi yüzünden çekmiştim. "Tzuyu sevgilim gibisin! Sen en iyisisin." Gülerek yanaklarımı sıktı ve yemeğini yemeye devam etti. Onun görmediği bir an da derin derin nefesler almıştım. Bu gidişle kalp krizinden hastaneye kaldırılacaktım.

Sana ile mağazaları gezerken sürekli koşturuyor ve bir şeyler alıyordu. Arkasından onu takip ederken ben de etrafıma bakıyordum. Tam ona doğru ilerleyeceğim sıra da karşıdan gelen sınıf öğretmenimizi görmüştüm. Bayan Ha Ni bizi henüz fark etmemişken hızlıca koşup Sana'yı kolundan yakaladım. "Koş." Sana bana anlamsızca bakarken onu çekeleyecek koşmaya başladım. Sana da yanımda hızlıca koşarken sorularını eksik etmiyordu. "Sorun ne? Niye koşuyoruz?!" Ona doğru döndüm. "Bayan Ha Ni burada." Birkaç saniye bana anlamsızca baktı. Sonra gözleri hızlıca açıldı. Sonunda koşmayı bitirip soluklanmaya başlamıştık.

"Bizi gördüyse,yaşamamızın imkanı yok! Bize işkence edecek!" Sana korkuyla arkasına bakarak konuştu. Tzuyu bir an da bir şeyi fark etmiş gibi doğrulmuştu. "İyi de onun derste olması gerekmiyor mu? Niye burada?" Sana'da Tzuyu gibi doğruluğunda birbirlerine bakmışlardı. "Hadi öğrenelim." Sana öne atıldığında Tzuyu aceleyle onu yakalamıştı. "Kafayı mı yedin sen?" Sana tam geri cevap vereceği sıra da öğretmenleri Ha Ni köşeyi döndü. Onu gördükleri an da hızla çöp kutusunun arkasına saklandılar. Birkaç saniye Sana kafasını öne doğru uzatarak kadının ne yaptığına baktı. Tekrar kafasını Tzuyu'ye döndürerek "Şuna baksana!" Diye fısıldadı. Tzuyu'de oraya baktığında öğretmenlerinin bir adamla konuştuğunu gördüler. "Bu yanlış! Onun özel hayatına karışmamalıyız. Hadi gidelim." Tzuyu çantasını yerden aldı ve Sana'yı kaldırdı. Sana'da kalktığında yavaş adımlarla oradan uzaklaşmaya başladılar. "Tzuyu ve Sana. Olduğunuz yer de bekleyin beni." Öğretmenleri korkunç bir sesle konuştu ve sırıttı. Sana ve Tzuyu birbirlerine baktılar ve omuzlarını indirdiler. Öğretmenleri birkaç dakika sonra yanlarında bitti. "Bir kafeye gidelim."
Sana,Tzuyu ve Ha Ni bir kafede oturup kahve içiyorlardı. Ha Ni 26 yaşında bir kadındı. Öğretmen olmasından henüz 2 yıl geçmişti. Henüz çok gençti ve işinde daha yeniydi. Ne yapması gerektiğini tam kestiremiyor ve öğrencilerine bazı zamanlar aşırı tepkiler veriyordu. Bugün yeterince kalbi kırıldığı için öğrencileriyle dost gibi konuşmaya karar vermişti. "Sizi anlıyorum ve suçlamıyorum. Derslerden sıkılmanız çok normal çünkü çok fazla çalışıyorsunuz. İkinizde oldukça başarılısınız. Sınıfımdan okul sıralamasında ilk beşe giren tek öğrencilersiniz. Bu yüzden sorumluluklarınızdan kaçıp eğlenme isteğinizi anlıyorum. Çünkü yetişkinlerde böyle yapıyor." Sana ve Tzuyu şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Bayan Ha Ni bugün oldukça sessiz ve sakindi. Ayrıca anlayışlıydı da. Ha Ni'nin yüzünün girdiği halleri görünce Tzuyu yavaşça sormuştu. "İyi misiniz bayan Ha Ni?" Ha Ni burukça gülümsedi. "Ben de bugün sorumluluklarımdan kaçtım. Ve de acılarımdan. Ama kader eninde sonunda beni onlarla yüzleştirdi." Sana'nın aklına öğretmenlerinin konuştuğu o adam geldi. "O adam.." öğrencisinin sessizce kurduğu cümleye karşı Ha Ni yavaşça nefes almıştı. "Nişanlım. Doğrusu nişanlımdı. Başka bir kadınla yakalamasaydım,hala hayatımda olacaktı belki de." Tzuyu ve Sana şokla öğretmenlerini dinliyorlardı. Tzuyu sinirle mırıldandı. "Şerefsiz." Ha Ni bunu duyduğunda kahkahasını serbest bıraktı. Tzuyu mahçupça başını eğmişti. "İnsanları gerçekten anlamıyorum. Elindekilerle yetinmeyi niye bilmiyorlar? Siz zeki ve güzel bir kadınsınız! Ayrıca güçlüsünüz! O adamın karşısına güçlü bir kadın olarak çıkacağınıza eminim. Bayan Ha Ni,fighting!" Sana ellerini havaya kaldırdı ve garip garip hareketler yapmaya başladı. Tzuyu'nin ellerini de tuttu ve ona da aynı hareketleri yaptırmaya başladı. Bayan Ha Ni'yi güldürdükleri için mutluydular.
Tzuyu ve Sana evlerine ulaştığında Sana hala gülümsüyordu. Tzuyu'de tebessüm etmişti. "O zaman yarın görüşürüz." Tzuyu gülümseyerek geriye doğru adım atmıştı. Sana da gülümsedi ve koşarak Tzuyu'nin kucağına atladı. Kollarını arkadaşının beline sardı. "Teşekkürler Tzuyu. Her zaman yanımda olduğun için."

bestfriend//satzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin