1.BÖLÜM
Karnımda kelebekler uçuşuyordu. Öpüşmemiz sona erdiğinde ikimizde nefes nefeseydik. Hiçbir şey demeden arkasını döndüğü gibi gitti. Ardından sarışın bir oğlan geldi. Beni kumraldan farklı bir şekilde, sert ve acımasız bir şekilde öptü. O da öpüşmemiz bitince arkasını döndüğü gibi gitti. O da gitmişti. Okula baktım. Okulda kimse yoktu. Okuldaki herkes de gitmişti. Yalnızdım. Yapayalnız. Sonsuz kadar...
Gözlerimi açtığımda güneşin kavurucu ve pasparlak ışığı gözlerime hücum etti. Gözümü zar zor açıyordum.
Rüyaydı. Sadece ufacık bir rüya. Gerçek olsa kafayı yerdim herhalde. Üstümü değiştirip aşağı indim. Mutfak darmadağınıktı. Tabii ya dün parti vermiştim. Çok eğlenceliydi. Çok yakışıklı erkekler vardı.
Ama şimdi dünkü partiyi düşünmeyi bırakıp hemen mutfağı toplamalıydım. Toplanacak o kadar çok şey vardı ki. Cips ambalajları; plastik mor, pembe, mavi, siyah meşrubat bardakları... Tek çözüm hepsini çöpe tıkmaktı. Bende aynen öyle yaptım.
Sonunda mutfağı toplamayı bitirdiğimde karnım guruldamaya başlamıştı. Dünkü partide evde olan bütün yiyecekler yendiği için alışveriş yapmam gerekiyordu.
Anahtarlarımı alıp dışarı çıktım. Arabama binip marketin yolunu tuttum. Yolda giderken ufak ufak şimşek çakmaya başlamıştı. Hava çok kötü görünüyordu. Alışveriş için elimi çabuk tutmalıydım.
Markete gelince koşar adımlarla içeri girdim. Süt, gevrek ve daha fazlasını aldım. Yani ev için gerekli olan her şeyi. Tam ödeme yapmak için kasaya giderken sirenler çalmaya başladı. Bu neydi şimdi? Şimşek sireni mi? Hah. Aman ne komik. Siren çalınacak bir şey göremiyordum ama anlaşılan ben hariç herkes görüyordu. Herkes çığlık çığlığa marketin içinde koşturuyordu.
Şişman bir kadın koşarak üstüme doğru geliyordu. Lanet olsun. Ne kadar kenara çekildiysem bile kadın bana çarptı. Hatta çarpmak az bile kalır, üstümden geçti. Yere düştüm. Sepetimdeki yiyeceklerde yere dağıldı. Oflaya puflaya onları topluyordum ki bir çocuk çığlığı yükseldi. Aman Tanrım. Sanki çocuğu kesiyorlardı. Yerdeki yiyecekleri toplamayı bırakıp ayağa kalktım. Sesin geldiği yöne doğru yürüdüm. Çocuk tekrar çığlık attı. Gizlice başımı rafın birinden çıkarıp baktım.
"Lütfen yapmayın!"
Kime dediği görünmüyordu. Ama çocuğun boğazına son derece gelişmiş, elektronik bir bıçak gibi bir şey dayanmıştı. O çocuğu orada bırakamazdım. Onu kurtarmalıydım. Çünkü kimse yardım etmiyordu. Herkes çığlık çığlığa koşmakla uğraşıyordu.
Ne olur ne olmaz diye bıçak rafından bir bıçak aldım. Ambalajını açtım, bıçağı içinden çıkardım. Çocuğun olduğu yere gidiyordum ki arkamdan bir el omzumu tuttu. Aman Tanrım. Çok sıcaktı. Montumun üzerinden bile hissedilecek derecede sıcaktı. Arkamı döndüm. Bu da ne? İnsan değildi karşımda duran. Tamı tamına bir vampir uzaylıydı. Çoğu kez filmlerde izlemiş, kitaplarda okumuştum. Ama gerçeğini göreceğimi hiçbir zaman tahmin etmemiştim. Ve tabii ki insana da dönüşeceğini. Çok yakışıklıydı. Bembeyaz teni, gri ve mavi karışımı göz rengi, sapsarı saçları, kasları ve upuzun boyu.
Tekrar vampir uzaylıya dönüştü. Rüya mıydı bu? Bir insan oluyor, bir vampir uzaylıya dönüşüyordu. Herhalde sonunda vampir uzaylı olmaya karar vermişti. Çünkü bir dakikadır -bu onun değişimi için uzun bir süre- öyleydi. İnsanken çok yakışıklı, vampir uzaylıyken de çok iğrenç oluyordu. Koyu yeşil ten rengi, akı bile olmayan simsiyah gözleri, sipsivri vampir dişleri, kömür karası saçları. Üstelik kaşı ve burnu da yoktu. Aman Tanrım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Uzaylılar ve Ben (ASKIDA)
FantasyBir insan, bir vampir uzaylıya aşık olursa...