1.BÖLÜM

62 3 0
                                    

Yavaşça bulunduğum yerde gerindim ve ayağa kalktım evet ben bu kadar kolay uyanabiliyordum işte.

Odamdan çıkıp lavaboya ilerledim sacmalamayin tabii ki odamda lavabo yoktu.

İşlerimi halledip odama döndüm ve uniformalarimiz olmadığı için kısaca bir kombin kurdum bu gün hava serindi.Gerçi burada hava neredeyse hep serindi Ankara gibi bir yerde yaşıyordum nede olsa.

(Kendisi ve Giydikleri)

Mutfağa geçip masanın üstünden bir elma aldım ve kapıya ilerledim. Ayakkabılarımı ve montumu giyip kenarda bulunan çantamı aldım.

Kapının önündeki post-it le gülümsedim

''Gece acil bir hasta vardı ve çıkmak zorunda kaldım. Tatlim paran cantanda dikkatli ol.''

Her hikayede bulunan düşünceli ebeveyn bende de vardı ve o kişi de babamdı kendisi doktordu ve hayat kurtariyordu bu yüzden sık sık sabah uyandığımda bu post-it lerden görürdüm.

Küçükken en büyük eğlencem dadım başımda beklerken ben yığılmayıp babamı bekler ve uyuya kalırdım gozlerimi açtığımdaysa odamda sıcacık yatağımda uyanırdım çocuk aklı işte sözde babam super güçleri olan bir adami sirf benim için gönderirdi ve o adam odama uçarak taşırdı beni.

Zamanla ne mi oldu?

Beklemeyi bıraktım...

Annemse... Onu beklemeye bile fırsatım olmadan gitmişti. Bu cümleden ne anladınız bilmiyorum ama ben beni anlamanız dileğiyle yazdım.

Kulakliklarimi takip hafif tempolu bir müzikle otobüs durağına ilerledim. Gelen otobüse binip okula geldim.

Yavaşça sınıfa çıkıp cam kenari son sıraya oturdum. Buraya bayılıyordum. Tüm gün boyunca gökyüzüne bakarak hayaller kurup uyurdum. Ama yine de okul 1.siydim. Ne de olsa Talha Başaran'ın kızı Tuana Melis Başaran'dım.

Size kendimi tanıtmadım. Özür dilemeyeceğim ama bu bilgiyi geciktirmeyeceğim de...

Ben Tuana Melis Başaran. 17 yaşında bir lise son öğrencisiyim.
Bu kadar pek önemli şeyler yok benimle ilgili.

Çalan zil sesiyle herkes sınıfa girdi yanımdaki hareketlilikle gülümsedim
''Günaydın '' Diyen çocukluk arkadaşım Seren'e ufak bir gülücük gönderip önüme döndüm bu halime alışıktı hep böyleydim. Fazla konuşmazdım bir cümlede gereksiz kelimeler kullanıp bana sunulan kelimeleri israf etmezdim.

Kabul ediyorum garip bir yapım vardı.

Gerçi kendim ne kadar normaldim ki?

-Ne olduğunu biliyor musun Melis?
Diyen Seren'e döndüm biriyle konuşurken gereksiz bile konuşsa dinlerdim babam hep derdi

'Hersey incelikten insan kabalıktan kırılır '

bu sözü daha önce duymuş olabilirsiniz Mevlana'nın sözüydü sonuçta.

Seren'e onu dinlediğimi belirten bir bakış attım

-Yeni bir Matematik Hocası gelmiş adam taşmış hatta Meteor yeni mezunmuş altındaki Range Rover'ı görmen lazım tam bir bebek. Ah o bebek benim olacaktı değil sürmek garajdan bile çıkarmazdım.

Evet anladığınız üzere Seren bir Range Rover aşığı bu yüzden para biriktiriyoruz evet biriktiriyoruz bende yardımcı oluyorum.

Seren okulun şu eğlenceli çılgın sevimli popüler kızıydı.

Bense...

Beni cok yanlış tanışmışlardı.

Beni okulun bad girl ü olarak görüyorlardı neden mi?

Kimseyle konuşmazdım hocalara saygısızlık etmezdim aksine aram çok iyiydi ama yeri gelince önemli kişilerin sözleriyle cevaplarını verirdim. Ders dinlemezdim sıklıkla uyur hayal kurardim ama okul 1.siydim. Erkeklerin çıkma tekliflerini kabul etmezdim yanıma yaklaşmalarına dahi izin vermezdim. Bazıları dilsiz olduğumu düşünürdü. Bazılarıysa onları değersiz varlıklar olarak gördüğümü konuşmaya tenezzül dahi etmediğimi düşünürdü.
Dedim ya çok yanlış tanışmışlardı.

İçeri giren hocayla herkes ayağa kalktı ben hariç. Hoca ''Günaydın oturabilirsiniz'' deyip yerine geçti ilk ders matematikti bu hoca yeni hocaydi demek ki bakmadım bile o da beni görmemiş olsa gerek kalkmamamı sıkıntı etmemişti.

Hepimiz tek tek kalkıp kendimizi tanıtıyorduk sıra bana gelince Seren beni de tanıtıp oturdu.

-Arkadaşınız konuşma engelli mi?
Diyen hocaya cevap vermeyip camdan bakmaya devam ettim.

Sınıftan olumsuz cevaplar alan hoca siramiza gelip Seren'i kaldırıp önümdeki Semih'in yanına oturttu.

Semih... O da benim için Seren gibiydi ve çocukluktan beri Seren'le birbirlerine aşıktılar ve sevgiliydiler. Yanımdaki ağırlığa bakmayi reddettim ve ileride duran buluta odaklandım çikolataya benziyordu. Teneffuste kesinlikle çikolata alacaktım.

Masaya vurulan elle yavaşça hocaya döndüm derin derin baktı ama umurumda mıydı hayır. Beni incelemesinde ki amaç neydi onu bile anlamamıştım ya neyse...

Önüne döndü ve sıraya yayılıp konuşmaya başladı bende kendimi biraz geri çektim.

Gereksiz temastan nefret ederdim. Gerçi bence her temas gereksizdi ya neyse.

-Ben Atakan Demir. Yeni matematikçiyim daha önce bir deneyimim olmadı ilk dersim sizinle.
Ayrıca bir ilk daha ilk rehberlik hocalığı yapacağım sınıfta sizsiniz. Yani sınıf öğretmeninizim. Umarım güzel bir yıl olur. Bu arada artık arkadaşınız tek oturacak.
Deyip kalktı.

Umrumda mıydı? Hayır zil çalınca bende kalktım ve hocanın boyunun neredeyse 1.90 olduğunu farkettim ben 1. 73 olmama rağmen yanında küçük kalıyordum.

Yavaşça temastan kaçınarak yanından geçtim Seren ve Semih'in arkamdan geldiklerini biliyordum.

Kantine inip otomattan bir çikolata alıp geri çekilerek kahve otomatina yöneldim. Moccacinomu alıp masaya oturdum ve yavaşça issirdigim çikolatanın ardindan kahvemi yudumladim. Sıcak kahve çikolatanın ağzımda yayılmasına yardımcı olurken zevkle gozlerimi yumdum.

Bu tadı seviyordum...

İkinci ders olduğunu belirten zille hep beraber kalkıp sınıfa yöneldik ders yine matematikti ve bu adam yine yanıma oturmuştu ve hep temas halindeydi bu her ne kadar sinir bozucu olsada sessizliğimi korudum kolunu sandalyemin arkasına atan hocayla yavaşça sandalyede ileri çekildim.

Dediğim gibi temastan nefret ederdim.

Bu adam ne yapmaya çalışıyordu?

-Saçma Sapan Bir Kız...

TUTSAK BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin