1. Bölüm - Açılış töreni

78 3 2
                                    

O sabah güzel bir uykudan kaldırıldım... ZORLA! Çünkü okula geç kalıyordum. Büyük ihtimalle gece saat 4'e kadar anime izlediğim ve stalk yaptığım içindi. Aceleyle kıyafetlerimi giydim. '' ANNEEE ! ben gidiyorumm''     koşarak evden çıktım. çantamdaki anahtarlığın sesi şıkır şıkır geliyordu. Ortaokuldaki bir arkadaşımın verdiği güzel animeli anahtarlığım ^^. koşarak trene yetiştim. Sabah saat 8.00 olduğu için pek dolu değildi. Boş bir koltuğa oturdum ve sabırla yolun bitmesini bekliyordum kii...  Kapı açıldı ve içeri adımını attı. Bu kişi acayip tatlı ve yakışıklıydı. yavaştan onu süzdüm. kolunda ingilizce bir dövme vardı. 'A faint lightning in the sky' yazıyordu. Altında ise mükemmel bir çizim. Gerçekten çok hoşuma gitmişti ama çocuktan daha çok olamaz. Parlayan gözlerle onu süzerken bi anda yandan tatlı bi bakışla bana göz kırptı ve önüne döndü. Yanaklarım hafif kızarmış bi şekilde yavaşça kafamı çevirdim. Ve bir karar aldım. Çocuğu takip edeceğim... Geç kalsam bile...  

Okula en yakın durağı 2 durak önce kaçırdım. Trenin yeni bir tur atmasını beklersem çok geç kalacaktım. ve yaklaşık 20 dakika sonra son durakta çocuk indi. Kuru kalabalığa karışarak kapıdan onun yanında çıktım. Ve şehrin gürültüsüyle onu takibe aldım. Fark etmediğini düşünüyordum. Yanılıyordum. Yaklaşık 10 dakika kadar sonra bana doğru döndü.

+ Beni mi takip ediyorsun yoksa kayıp olup mahallenin tüm sokaklarında mı dolaştın?

konuşmak çok güçtü o zaman. Üstüme koca bir yük binmiş gibi hissediyordum. Aynı zamanda kaldırım köşelerindeki kiraz ağaçlarından yükselen pembe yapraklar onun konuşmasına eşlik ediyordu. Bana mı öyle geliyordu bilmiyorum ama mavi gözleri parlak ve kocamandı. Bana bakıyor ve benden cevap bekliyordu. Önümden geçen son kiraz ağacının yaprağı  da yere düştü. Tam o sırada kekeme bi şekilde:

-ş-şey.. 

kolundaki dövme yine gözüme takıldı. Yanaklarım çoktan kızarmıştır herhalde.

- Kolundaki d-dövemyi gördüm.. çok hoşuma gitti de anlamını sorucaktı--

+ haa The garden of words animesinden bir söz

+- Narukami no sukoshi toyomite... (gök yüzünde belli belirsiz bir şimşek)

aynı anda söylediğimiz için bir kez daha gülümsedi. Gülümseyince gözleri ölümüne parlıyordu ve ona gülmek gerçekten çok yakışıyordu. Sarı saçları hafif rüzgarda yana doğru sürükleniyor ve sadece bana bakıp gülümsüyordu.

+ o zaman benimle gelir misin?

- T-tabii

biraz ilerledik ve bi dükkanın önünde durduk. çocuk camı tıklattı ve içerdeki kişiye el sallayıp kahverengi eskitmeli kapıdan içeri girdik. Etrafıma biraz baktığımda burasının bir dövmeci olduğunu anladım. Ne yapacağını merak ediyordum. Biraz içeri doğru gittiler ben girişte kalmayı tercih ettim. Biraz konuşup yanıma geldiler. Dövmecinin elinde bir kağıt vardı. Beni koltuğa otutturdular. Bana dövme mi yapacaklar? 

+ gözlerini biraz kapatabilir misin?

- e- tamam

Gözlerimi kapattım ve onun olmadığı siyah bir dünyaya girdim. Dövmeci koluma bişeyler yazıp çizdi. Ne olduğunu bilmiyordum. Onun sesini duydum bir süre sonra. Gözlerini açabilirsin...

Gözlerimi açtığımda şok oldum çünkü artık onun dövmesi benim kolumdaydı. Daha adlarımızı bile bilmeden aynı dövmeleri yaptırmıştık... Hayatımın en mutlu günlerinden biriydi bile denilebilinir.


NOT: Sezin Karameşe'nin kanalındaki bir videoda böyle bir anı geçiyordu çok etkilendim ve ilham alarak böyle bişey yazdım. Umarım güzel duygular vererek anlatmışımdır okuyanlara teşekkürler. Devamı var ^^

Ai no sankakkeiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin