"Seni bir kere elimden kaçırdım,artık olmaz."
Bir haykırış.Çok uzaklardan seni alacak.Koş deli kızım koş.Ama unutma asla ulaşamayacaksın.
Bir sahile vurmuşsun.Güneşin ışıkları kumları kızdırmış.Sorun değil ki deniz suyu senin ciğerlerinin içine işlemiş.Sahilin içinde dalgaların sürekli vurup koyu bir hale dönüştürdüğü tarafın üzerindesin.
Ah ve evet ciğerlerinde biraz da ıslak kum var.
Üstünde tül bir elbise.Hep almak istediğin ama annenin hiç imkanının bulunmadığı.Saçların başakları kıskandıracak kadar sarı.Hep olmasını istediğin ama ara renklerde sıkışıp kaldığın kumralın aksine.Yeşil gözlerini açıyorsun yanaklarının üstü hafif pembe.Sahi ya denizde uzun süre kalırsan ve güneş de biraz yakıcıysa hep öyle olur sana.Sağ dizin biraz acıyor.Üstüne mi düşmüşsün dikkat et,Karadeniz'in dalgaları yıkıcı olur,yıkılamayan tüm hayallerinin aksine.Yavaşça dizlerinin üstüne kalktığını görüyorum ve evet seni her an izliyorum.Etrafına ürkek bakışlar atıyorsun ilk önce.
Korkma burası bizim zihnimiz.
Başka bir şehirdesin bu sefer. .Hiç kalkmayacak bir uçağın tek yolcususun.Havalimanının camları yanıyor, sakın dokunma ha dışarısı çok sıcak.
Şehir alevler içinde.
Uzaklardan gelen çığlıklar, tutuşmuş saçların isli kokusu. Sokakta koşarak acılar içinde kıvranan insan bedenleri tıpkı bir salsa parçasının en heyecanlı yerindelermiş gibi.Şş sana dokunmamanı söylemiştim hatırlasana.Dayanamıyorsun öyle değil mi?İsteklisin işte kabul et dışarıdaki cümbüşe katılmaya belki bir kere daha "anı" kaçırmamak için.
Önce Boğaziçi Köprüsü yıkılıyor.
Bir motorun üstündesin. Vakit gece. Şehrin sarı ışıkları çok uzaklarda kalmış. Ellerin sıkıca kavramış direksiyonu motorun .Baş parmağınla işaret parmağını birleştiren yarım ay şeklindeki deri parçasına dikkatle bak mutlaka .Her zaman olduğu gibi kızarmış işte.Dengeni kaybetmekten çok korktuğun için tutuyorsun sıkıca. Biliyorum. Hadi şimdi çevir kafanı yola.Tek arkadaşın ağaçlar ve kocaman bir çöl. İmkansız değil mi ikisinin yan yana bulunması? Oluyor işte arada sırada
Çünkü çöl de sensin,ağaç da.
Biraz parlaklık mı istiyorsun söyle bana, yoksa iyi gelmedi mi hiçbiri ruhuna.Biraz mavi bir akım geçirelim vücudundan hadi yaklaş bana.Dua edecek bir tanrı mı istiyorsun yoksa çünkü onu da verebilirim sana bunu sakın unutma.Hadi durma biraz daha dans et kollarımda.Saçların sıkışmamışken kafese ve zaman varken hala.Kır tüm kemiklerini yeniden ve yeniden.Böylesi huzur verir sana.Kadehini kaldır bir daha.
"Yaşanmamışlıklara!"
Şimdi nerdesin tahmin et bakalım.Ayakların çıplak ve yavaş.Bazen soğuk taşlar gıdıklıyor hafifçe seni bazen toprağın yumuşak dokusu.Olmak istediğin zamandan tam bir sene sonra yeşil tahtanın hemen yanındaki mis kokulu çiçeğin ilişiğindeki yumuşak süet yeşil koltukta.Bir şeyler karalıyorsun görüyorum.Gözünden süzülen bir yaş mı o yoksa?Merak etme yaşayacağın çok şey var daha.
Yeni bahçeler yasak elmayı yemeni bekliyor unutma.
z5s
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Vino Ve Küçük Haykırışları
General Fiction"Söylenmese unuturdum ama söylemek istedim."