k|1

277 45 45
                                    

Her insanın mutsuz olduğu anlar vardır. Benim mutsuz olduğum an ise; her zaman. Yaşamaktan vazgeçtiğim anlarda hep birileri tarafından kurtarıldım. Onlar beni kurtardığını sanıyorlardı. Aslında benim ölmek isteğimi her zaman daha fazla ateşlediler.

Şu an 17 yaşımın ortalarında, yaşamamaya çalışırken, her gün nefes alıyorum. Ve bu çok sinir bozucu.

İlk hayal kırıklığımı, kahramanım sandığım ama aslında beni Dünya'ya çağırdıkları için nefret ettiğim annem ve babam tarafından yaşadım. Küçükken aşırı kilolu bir kızdım. Ne yaparsam yapayım asla kilo veremez, dalga konusu olurdum. Dış görünüşüm ne kadar çirkin olsa da, içim o zamanlar güzeldi, şuan değil.

12 yaşımdayken babamın isteği üzerine bir ses yarışmasına katıldım. O gün annem bana beyaz bir elbise giydirmiş, saçlarımı örmüştü. Annemin ve babamın heyecanı karşısında kendimi güzel hissetmiştim. Oysa ki hiçbir zaman güzel olmadım. Annem her zaman; ''Her şey güzel olacak,'' derdi. Annem profesyonel bir yalancıdır.

Yarışma alanına gittiğimizde sıra beklerken babamla şarkımın üzerine çalışır, kendimi motive etmiştim. İsmim anons edildiğinde her zaman babamın ve benim hayalim olan o sahneye çıkmış, kendimi jüriye ve diğer yarışmacıların ailelerine sunmuştum. Başımı onaylamam ile gelen melodiye ayak uydurmuş, şarkıyı kusursuz bir şekilde tamamlamıştım. Küçük yaşlarda olmama rağmen vokalim gerçekten güzeldi, bunu biliyordum. Şarkımı büyük bir memnuniyetle bitirdiğimde başta babam ve annem olmak üzere beni tüm salon alkışlamıştı. Bana hayran olmuşlardı. Öyle sanmıştım.

İri yapılı, kemik gözlüklere sahip olan jürinin sözlerini hala unutamıyorum. Her aynaya baktığımda aklıma geliyor.

'' Kim Jennie, kadifemsi sesin ile harikalar yarattın. Sesine hayranlığım yaşımdan daha büyük. Sesine gerçekten aşık oldum. Aradığımız ses kesinlikle sensin. Lakin aradığımız kişi sen değilsin.''

Ne olduğunu anlayamamıştım. Jüri hem beni bulduğunu hem beni kabul edemediğini söylüyordu. Resmen başıma bir taç takılmış, daha sonra o tacı almışlardı. Kaybetmiştim, her zaman olduğu gibi.

''Sesin her ne kadar güzel olsa da, yüksek notalara çıkmana da aşık oldum. Lakin görünüşün bunu engelliyor. Biz daha görünüşü güzel birini arıyoruz. Anlarsın ya...''

O an gözyaşlarımdan önce sahneye fırlayan babamın kahraman olduğunu düşünmüştüm. Sadece düşünmekle kaldım. Çünkü babamın o an beni savunacağını ve benim güzel olduğumu söyleyeceğini düşünmüştüm. Yanılmışım.

Babam sadece benim elimi tutup, sahneden indirmişti. Jüri; ''Üzgünüz Bay Kim, kızınız aradığımız insan değil,'' dediğinde babam sadece ''Bunu tahmin etmeliydim,'' demişti.

Beni önce kendime, sonra tüm insanlığa rezil etmişti. Sadece rezil etmekle kalmadı.

Ondan nefret ettim.

Kilolarımdan nefret ettim.

Kendimden nefret ettim.

Yaşamaktan nefret ettim.

Artık ne kadar kilolu o küçük kız olmasam da, eski Jennie değildim.

Ben intihara kalkışmış, yakalanmış, yaralanmış ve artık zayıf ama dilsiz bir kız olmuştum.

Konuşamıyordum.

Teşekkürler Baba, sen beni öldüren ilk insansın.

Teşekkürler Baba, sen beni öldüren ilk insansın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Bu kısa sürecek olan kurgumda bana destek olursanız çok mutlu olurum.

Umarım beğenirsiniz,yorumlarınızı bekliyorum, teşekkürleeeer!!

Bu hikaye; Julie Anne Peters'ın kitabından uyarlanmıştır.

good for you ➳ bangtanpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin