O gün yine yağmur kokusu doldu içime.Yağmur bir çok insanı mutsuzlaştırırken aksine ben yağmur damlalarının sesini duyunca mutlu oluyordum fakat bu sefer farklıydı sanki Tanrı benimle oyun oynuyordu.Iğrenç bir gün geçirmiştim hala o adamın kafamın içinde dolandığı sesi vardı.'BURAYA GEL KIZIM BABANIN SANA IHTIYACI VAR' Benim babam beni terk edip sonra hayatıma yeniden mi girmeye çalışıyordu?Lanet olsun bu iğrenç bana bunu yapmaya hakkı yok.Afedersin Elizabeth ama kapıyı duyamayacak kadar aptalmısın?? Sen o çeneni kapatıcakmısın iç ses dedim Ve büyük bir küfür söyleyip kapıya indim.Kapıyı açtığımda üvey kardeşim Mark kapıda duruyordu tamam çocuk çok yakışıklıydı kabul ama yinede kardeştik her ne kadar üvey olsakta.Mark beni şöyle süzdü ve
-Birisi fena azar işiticek.dedi NEEEEEEE bu çocuk ne diyor diye üstüme baktım ve lanet olsun ki yine ona kanmıştım
-Gir içeri Mark dedim duygusuz bir sesle.Sadece ellerini kaldırıp ben suçsuzum deyip yüzüne çarpık bi gülümseme koydu ona aşık olduğumu mu düşünüyordu?Böyle yapınca maymuna benzediğini bilmiyormuydu? Ben bunları düşünürken Mark bişiler dedi ama anlamadığm için
-NEE?!!! dedim biraz kaba bir şekilde.
-Karnım açç Beth çok açımmm....
-Off ismim Elizabeth,Beth değil hem benim çıkmam lazım Markus üzgünüm yemek hazırlayamam.Deyip çıktım odadan.Sanırım Mark baya sinirlenmişti.Hemen giyinmeye başladım hava yağmurlu olduğundan siyah bi kot üstüne krem rengi askılı bir T-shirt ve uzun siyah bir hırka giydimsaçlarımı ise doğal bıraktım.Hiç makyaj yapmaya gerek yoktu.Birde uzun bir kolye taktım.Aynamdaki görüntüme bakınca hazır olduğumu anladım.Çok tatlıydım.Şimdi geç kalmadan kızların yanına gitmeliydim.