'Hayat soluk aldığımız anlarla değil, nefesimizi kesen anlarla ölçülür.'
~~~
Ölüm. Dört harf, her harfin içinde acı dolu çığlıklar... Herkesin başına elbet bir gün gelecek olan bir şeydi. Ölüm yok olmak değildi, sadece bu kandırıcı, haksızlıklarla dolu hayattan kurtuluştu. Evet ölüm onlar için bir kurtuluştu ve bazen insan en içten bir şekilde o kurtuluşu ister. Arkada bıraktıklarını hiç düşünmeden hemde. Bu bir bencillik miydi? Evet, hemde alâsıydı ama bu kural zaten yalnız olan birisi için geçerli değildi.
Hüma yaşadığını hissetmek için derin nefes alarak son kez baktı mezar taşına. Canından bir parçası yatıyordu toprağın altında. Hayır hayır. Üç parçası yatıyordu!
10 yıl önce...
"Hadi baba! Daha hızlı sür geçelim onları." dedim heyecanlı ses tonumla. Annem önde oturuyordu, beni arka koltuğa oturtmuşlardı ama ben yerimde duramadığım için öne ortalarına doğru eğilip bir anneme bir babama bakıyordum. Annem beni her seferinde yerime oturttursa da ben gine kalkıyordum. Otobandaydık ve yollar birkaç araba dışında resmen bomboştu. Babam asla şehir içindeyken hız yapamazdı zaten.
" Serhat, yavaşla azıcık. Bak korkudan doğurmak istemiyorum!" dedi annem sitemle. Annem hamileydi, hemde doğacak kardeşim kız dı! Ben babamın tek kızı olmak istiyordum ama bi tane daha kızı olacaktı. Ama zaman geçtikçe, annemin karnını sevdikçe onu da sevmeye başladım. Annem bana " Onlar herşeyi hisseder. Senin onu sevmediğini anlarsa çok üzülür" demişti. İşte o günden sonra her gün ona sanki beni duyacakmış gibi onu sevdiğimi ve büyünce neler yapacağımızı anlatmaya başladım. Sırf üzülmesin diye.
"Korkma Arzu, zaten günü gecikiyor hem ne güzel işte direk hastaneye gideriz" dedi sinsice gülerek.
Babamla bir plan yapmıştık. Eğer birazcık korkarsa sancısı tutabilirmiş, doktor söyledi. Doğum gecikiyordu ama annem suni sancı ve sezeryan istemiyordu. Babam bilerek hız yapıyordu yani. Buda en çok benim işime yarıyordu.
Önümüze bir araba geçince sinirle kaşlarımı çattım. Evet daha 9 yaşında olmama rağmen arabalara ve hız yapmaya bayılırdım!
"Baba! bizi geçti" dedim hırçın bir sesle işaret parmağımı önümüzdeki arabaya yönelterek. Babam bana dönüp göz kırparak 'şimdi izle babanı' dermiş gibi baktı. Babam vitesi arttırarak gaza bastı. Direksiyonu sağa kırarak arabayla eşit hizaya geldi ve bir süre sonra araba arkamızda kaldı. Ben "aslan babam" diye bağırarak mutlulukla yerime oturdum. Annem bana dönüp kızgın bir şekilde baktı. Çok kızıyordu benim şu hız merakıma. Ama ne yapayım, çok hoşuma gidiyordu!
"Ee hani benim ödülüm?" dedi babam. Arabayı geçtiği için ödül istiyordu. Hemen yerimden kalkıp onun yanağını öptüm ve onunda beni öpmesi için yanağımı uzattım. Oda hemen öptü zaten. Arkama tekrar yaslandığımda annem çıkarttığım kemeri takmam için uyardı. Sözünü dinleyip takmaya çalıştım ama bir türlü kemer gelmiyordu, tüm gücümle çekiyordum ama kıpırdamıyordu. Babam durumu fark etmiş olacak ki kendi kemerini açıp, iki elle tuttuğu direksiyonu tek elle tutarak arkasını döndü. Arada yolu kontrol ediyordu hemde kemeri çekmeye çalıştı. Bir süre sonra kemeri takmayı başardığında babamın boynuna sarılıp teşekkür ettim. Babam annemin çığlığıyla önüne dönerken karşıdan gelen tırı görmüştüm. Korkuyla ellerimi ağzıma götürdüm. Tır son hızla üzerimize geliyordu. Babam arabayı yan şerite geçirdiğinde tır da yan şerite yani tekrar bizimle karşı karşıya geldi
"Delirmiş mi bu adam!" dedi annem bağırarak.
Babama baktığımda hayatımda gördüğüm en güçlü adamın ağladığını gördüm. Anneme bakıyordu, annem de aynı şekilde ağlayarak babama. Ne bakış ama... Sanki bir daha birbirlerini göremeyecek gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Kurşun
Teen FictionÖlüm.. Kaçınılmaz bir son. Her ikisi içinde. Yaşamak zorundalar ama ruhları hep bu sonu arzuluyor. Ölümü çare olarak gören bu iki yabancı nasıl olur da birden yaşamak için bir sebep arar? Kalp ritimlerinin değişimi buna bir sebep olur mu? **** Babas...