Hailee: Günaydın
Gece boyunca uyuyamamasına neden olan çocuğa mesaj atarak başlamıştı güne. Shawn'ın ona cevap vereceğinden emin değildi ama yine de şansını denemek istemişti. Tüm gece boyunca Shawn ile konuşmasını düşünüp tartmıştı. Sürekli onun bir kız arkadaşı olduğunu bahane ediyor ve kendini doğru şeyi yaptığına ikna etmeye çalışıyordu. Üstünü değiştirip kahvaltıya indiğinde Shawn'ı görememişti. Nerede olduğunu sorduğunda ise erkenden konser alanına geçtiğini söylemişlerdi. Suçluluk duygusu bütün vücudunu ele geçirmişti. Kendine doğru olanı yaptığını söylese de içi bir türlü rahatlamıyordu.
Shawn ise odaklanma problemi yaşıyordu. Gece boyunca uyumak yerine düşünmüş ve biraz da ağlamış, sonuç olarak sabahı uykusuz karşılamıştı. Ne yaptığını kendisi de kestiremiyordu. Daha ilk günden Hailee'nin odasında bitmişti. Kendime hakim olmalıyım, dedi içinden. Mesafemi korumalıyım, ona sıradan bir arkadaşımmış gibi davranmalıyım. "Shawn bizimle misin?"
Dünyaya geri döndüğünde şarkının çoktan bittiğini, kendisinin boşluğa baktığını fark etti. "Kendini toparlamalısın Shawn. Daha ilk konserden böyle yaparsan ikinci konseri göremeyebiliriz, biliyorsun değil mi?" Andrew'in söylediklerine kafa sallamakla yetindi. Son iki şarkısı kalmıştı. Andrew'un da dediği gibi kendini toparlamalıydı. Ancak bakış açısına giren Hailee buna izin vermeyecek gibi duruyordu. Onunla göz göze gelmemeye çalışarak sıradaki şarkıya geçti.
Hailee sahne arkasına geçtiği anda kostüm denemeleri başlamıştı. Shawn ile uyumlu giyinmesi için özen gösteriyorlardı. Hailee ise eline ne tutuşturulursa onu giyiyor, seçici davranmıyordu. Ona sürekli beğenip beğenmediğini soruyorlar o ise sadece başını sallamakla yetiniyordu. "Haiz! Sizin neyiniz var böyle?" Andrew'un uzun süredir onu izlediğini fark etmemişti bile. "Bir şeyim yok?" Ağzından çıkan bu cümle Andrew'un sorusunun temelindeki nedeni sorgular bir tondaydı.
"Geldiğinizden beri sen de Shawn da tuhaf davranıyorsunuz. Bir şey mi oldu?" Hailee kendini kötü hissetti. Shawn'ı incittiği tekrar yüzüne çarpmıştı. Hailee kafasını iki yana salladı ve ona uzatılan kıyafeti giymek için kabine girdi. Suçlu hissetmemesi gerektiğini biliyordu, doğru şeyi yaptığını da. Yine de içindeki o anlamsız hissi engelleyemiyordu.
Hazırlıklar hızlıca tamamlandı, zaman hızlıca akıp geçti. Hailee'nin açılışı yapması daha sonra da Shawn'ın sahneye çıkması ve Stitches'ı beraber söylemeleri kararlaştırılmıştı. Konserin başlamasına yakın Hailee'nin bacakları titremeye başladı. Bu gerçekten oluyor, diye düşündü. Konser alanında çok fazla insan vardı. Heyecandan her şeyi unutmuş gibiydi. İşaret geldiğinde provalarda çalıştığı gibi sahneye çıktı. Çığlık ve alkış sesleri onun çıkışıyla eş zamanlı yükseldiğinde yüzünü büyük bir gülümseme kapladı. Love Myself'in melodisi başladığında kendini şarkıya bıraktı.
Shawn, Hailee'yi izlerken midesine kramp girdiğini hissetti. Reddedilmişti, normalde bu bozulması gereken bir durumken içten içe Hailee'nin böyle yapması onu sevindirmişti. Çünkü bu ona güvenebileceğini gösterirdi. Her ne kadar kendisine olan güvenini kaybetmiş olsa da. Birileri onu dürttüğünde sahneye çıkma zamanının geldiğini anladı. Shawn sahneye adım atar atmaz çığlıklar olabildiğince yükselmişti. Shawn hayranlarının çığlıklarını karşılayan birkaç hareketten sonra gitarını alarak Stitches'ı çalmaya başladı.
I thought that I've been hurt before
But no one's ever left me quite this soreHailee şarkıya girdiğinde midesindeki kasılmalar artmaya başladı. Sesi ruhuna huzur veriyordu. Kısa bir süreliğine gözlerini kapattı. Söyleyeceği kısımları kaçırmaması gerektiğini kendine hatırlatıp duruyordu.
Your words cut deeper than a knife
Now I need someone to breathe me back to lifeGözlerini açtı ve kendi kısmının gelmesini bekledi. Hailee'ye baktığında onun mikrofonu ağzından uzak bir şekilde kendisiyle birlikte şarkıyı söylediğini gördü. Eğlendiği ve mutlu olduğu belliydi. Bu Shawn'nın gülümsemesini sağladı. Şarkı bittiğinde Hailee kendisini Shawn'ın kollarına attı. Hailee yaptığının uzun bir süre utançtan kıpkırmızı gezmesine sebep olacağını biliyordu ancak anın büyüsünden olsa gerek umursamadı. Shawn ise onu sıkı sıkı sardı. Böyle fırsatlar her zaman gelmiyordu. Kokusunu içine çekti ve kendisinden ayrılmasına izin verdi. Hailee sahne arkasına geçtikten sonra zor da olsa hiçbir şey olmamış gibi konsere devam etti.
&
Hailee: Shawn
Hailee: Konuşabilir miyiz?
Shawn: Zamanımız yok
Shawn: Tur otobüsüne geçmemiz gerekiyor
Hailee: Biliyorum
Hailee: Orada konuşsak?
Shawn: Yarın konser var
Shawn: Uyumamız lazım
Hailee: Shawn lütfen
Hailee: Söz veriyorum çok uzatmayacağım
Shawn: Pekala
Hailee hızlıca eşyalarını toplayarak tur otobüsüne bindi. Yataklardan hangisine yerleşmesi gerektiğini bilmiyordu, bu yüzden Shawn'ı beklemeye karar verdi. Yaklaşık bir saat sonra Shawn otobüsteydi. Hailee'ye istediği yatağı kullanabileceğini söyledikten sonra telefonunu alarak otobüsün öbür ucuna geçti. Hailee rastgele bir yatak seçti. Otobüsü incelemeye zaman bulduğunda fazlasıyla küçük olduğunu gördü. Demek bu yüzden menajerlerimiz bizimle kalmıyor, diye geçirdi içinden. Şans eseri böyle küçük bir otobüse denk geldiklerini düşündü, oysa durum pek de tesadüf değildi.
Shawn sonunda Hailee'nin yanına oturduğunda ne diyeceğini çoktan unutmuştu. Derin bir nefes aldı. "Shawn, neden bu haldeyiz?" Aslında soru sormayacaktı, yapmadığı şeyden pişman olmadığını ama onu incittiği için de kendini çok kötü hissettiğini söyleyecekti. Ancak sonradan kafasına takılan 'böylesine ufak bir şey neden onu bu kadar kırıyor' sorusu ağzından dökülen kelimelerin biçim değiştirmesine neden olmuştu.
"Bilmiyorum, Hailee. Kendime bu soruyu sorup duruyorum. Neden diğer arkadaşlarım gibi olamadığını, neden seni bir türlü aklımdan çıkaramadığımı, neden yanında olmak için bu kadar uğraştığımı bilmiyorum. Bilmekten de korkuyorum." Shawn'ın gözleri kızarmıştı, kafasını eğiyor ve Hailee'nin olmadığı taraflara bakmaya çalışıyordu.
"Shawn, senin bir-" Shawn abartılı bir şekilde gözlerini devirdi. "Biliyorum, biliyorum. Kız arkadaşım var ama senin de bilmediğin bir şey var. O kızla sadece flörtleştik. Bu yüzden sana başta ondan sana bahsetmedim ama sen onu kız arkadaşım olarak etiketleyince bunun nereye gideceğini görmek istedim."
"Ne yani? Bana yalan mı söyledin?" Hailee'nin kafası karışmıştı ve sinirlenmeye başlıyordu. "Haiz, lütfen. Ne yaptığımı bilmiyordum. Mide kasılmalarım bitsin istiyordum."
"Bana sürekli Cameron'ın bir yalancı olduğunu, ondan uzak durmamı söyleyen sen değil miydin? Şimdi ondan ne farkın var?" Hailee tam ayağa kalkıp gitmek üzereyken Shawn onun önünde diz çöktü ve bacaklarına sarıldı. "Özür dilerim." Shawn aynı cümleyi tekrarlamaya devam ediyordu. Hailee bacaklarında Shawn'ın gözyaşlarını hissetti. "Shawn bana bakar mısın?" Sesi sakin ve yumuşaktı. Shawn kafasını kaldırdı. Gözyaşları akmaya devam ediyordu. Hailee içinde bir şeylerin ezildiğini hissetti. Gözleri yanmaya başlayınca Shawn'ın tekrardan yanına oturmasını sağladı ve ona sarıldı. Saçlarını okşayarak onu sakinleştirmeye çalıştı. "Madem sevgilin yok o zaman bu gece beraber uyuyabiliriz."
Hailee'nin söylediklerine kafasını sallayarak yanıt verdi Shawn. "Öyleyse pijamalarımızı giyelim." Hailee ondan ayrılarak pijamalarını giymeye gitti. Geri döndüğünde Shawn'ı çoktan giyinmiş yatağın içinde onu beklerken buldu. Yatak tek kişilikti, dolayısıyla sığmak için uzun süre uğraşmaları gerekmişti. Ancak ikisi de bunu dert etmemişti. Sonunda uygun pozisyonu bulduklarında Hailee'nin yüzü Shawn'ın göğsünde, Shawn'ın çenesi Hailee'nin başının üstündeydi.