📚Keyifli okumalar dilerim...📖◇◇◇
Duygularım pamuk ipliğine bağlanmıştı sanki, bir tek kelime bile yazamamak beni çılgına çeviriyordu. Gençlik heyecanının verdiği ateşle bir bir tırmandığım kariyer basamaklarını şimdi koşar adımlarla üçer beşer iniyordum. İlham denilen bir peri varsa eğer bir an önce benimle iletişime geçse çok iyi olacaktı. Zira bu benim hızla dibe batışımdan, başka türlü kurtuluşumun olamayacağının bir kanıtıydı.
Yolun yarısına az bir zaman kala bu kelimelerin beni terk edişliği sabrımı fazlasıyla zorluyordu. İnsan nasıl olur da yazamama hastalığına yakalanırdı anlamış değilim. Benim tek sorunum bu muydu sahiden? Yazamamak. Peki ama ben tam olarak ne yazmak istiyordum.
Sadece yazabilmek için mi yazmak istiyordum. Yoksa birilerinin benden bir şeyler beklediğini düşündüğüm için mi yazmak istiyordum. Yoksa sadece tanınmış bir kişi olabilmek adına etraftan ilgi görebilmek için mi yazmak istiyordum.
Aklımda sadece sorulardan ibaret bir köşe vardı ve burası beni tamamen kendisine doğru çekerek zihnimin kör kuyularında hapsolmama neden oluyordu. Bir an önce kendime çeki düzen vermem gerekliydi ve derhal eski ben olmaya şair Ali Asaf SADE kimliğime geri dönmeliydim. Peki ama nasıl?
Sade demişken soy ismim gibi gerçekten de sade bir adamım. Benim öyle çok fazla renkli bir dünyam yok 'sade' kelimesinden ne anlıyorsanız oyum. Tabi fotoğraflarım ve şiirlerim hariç. Şimdi sözlükten baktım da iki anlam çıktı karşıma 1. si süsü püsü olmayan, süsten ve gösterişten uzak olan, süssüz, gösterişsiz, yalın.
2. si(kahve için) şekersiz demiş çok sevgili google . Kahveyi değil ama ben çayı şekersiz içenlerdenim. Kahvem ise şekerli tat verir bana yeterince acının arasında kahvemi de sade içemem.
Ara da bir ağzımızı tatlandırmak gerekir bu sıradan basit bir şekerde olabilir en yakın bir dostunla yaptığın hoş sohbette olabilir bir rengi sevmek bir çocuğa gülümsemek bir yaşlıya yardım etmek bir köpeğe su vermek aklına gelebilen her şeyde ağzının tadı yerine geliyorsa bilki kardeşim sen doğru yoldasın demektir.
Bir tek onlarda dünyanın renklerini yakalayabiliyorum o yüzden hem siyah beyaz bir tarafım hemde renkli bir tarafım var aslında. Renkli tarafımı sadece kalbimi açabilen insanlar görebiliyor açamayanlar için ise tamamen siyahım.
♤♤♤
Dudağımla kalbim arasındaki mühürlenmiş yoldan henüz nasıl geçebileceğimi bilmiyordum. Boşa geçen vakitlerimde ardı ardına yaktığım sigara izmaritlerinin gölgesi bile duvarda dururken gecenin üçünde ne aradığımı bilmeden çıktığım yolda bir mucizeler arıyordum.
Aradığım şeyi bulabilmek ise benim için tamamen bir muammaydı. İçinde doğup büyüdüğün bu şehir artık bana bir yabancı gibi geliyordu. Adına methiyeler düzdüğüm bu deniz bu vapurlar bu martılar hepsi birer birer yabancılaşmaya başlamışlardı artık gönlümde.
Terk edip gitmeliydim bu şehirden belki bir hatırlayanım olurdu belki bir gitme kal diyenim. Kimse söylemese bile kimse beni hatırlamasa bile belki bu koca İstanbul kolumdan tutup gitme diyebilmeliydi.
Ama ben artık kimsenin beni durdurmasını kal demesini istemiyordum. Aksine git demeleri gerekiyordu. Git ve tekrar kendin olarak geri dön. İste omzuma aldığın ceketimle elimdeki eskimiş bir kaç defterden ibaret olan notlarımla terk ediyordum bu şehri.
Size bırakıyordum gülüşmeleri, ayrılıkları, sevdaları, martıları, esen rüzgarları ve en önemlisi de bütün yaşanmışlıkları bırakıyordum size geri kalmışlıklar benim olabilirdi hüzünler ve gözyaşları... Elveda aşk kokan şehir elveda hayallerim elveda İstanbul...
***
✒Desteklerinizi bekliyorum. Sevgilerle...😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOBELYA (YAKINDA!)
ChickLitSiyah beyaz bir adam ne aradığını bilmeden çıktığı bu yolda karşısına çıkan rengarenk bir kadın. Ali Asaf aradığını bu kadında bulabilecek mi? Sadeliklerle çevrili olan hayatını yeniden renklendirebilecek mi? Muhteşem bir hikaye sizlerle... Keyifli...