Saymıştım. Tam olarak iki kez silkelendi ve üç kez tebessüm etti. Uzun bir öksürük silsilesinden sonra rüzgarlar susmuş,evren sükuta ermişti. Belkide soluk renkli kapüşonunu kafasına geçirmesiyle, karışan kulaklığını çözmeye çalışması etkendi bu duruma. Çukura kaçmış nemli ve fersiz gözleri etrafı tarıyordu. Aniden çevirdim kafamı. Şu an bana baktığını hissedebiliyordum. Çünkü insan beyni, böyle mükemmel bir özelliğe sahipti.
Yeniden insan sesleri şiddetini artırmıştı fakat genç adam bana mütemadiyen bakıyordu. Rahatsız olmuştum, onunda böyle hissetmiş olabileceğini düşündüm.
Telaşlanmanın getirdiği bir heyecan da vardı çünkü müthiş bir surete sahipti. Keskin yüz hatlarını ve çıkık elmacık kemiklerini bir tek ben fark etmiş olamazdım.
Ben ise sıradan olarak adlandırdığım insan kesimindendim. Saçlarımın uzun ve bukle bukle oluşundan başka dikkat çeken özelliğimin olmayışından da şikâyetçi değildim.
Tam anlamıyla nefesimi içimde tutuyordum. Gözlerimi yumdum ve içmdeki sesin rahatlamam gerektiğini söylediği kısacık konuşmayı dinledim. Ve deli cesaretiyle başımı genç adama doğru çevirdim. Yoktu. Saçlarımı sol omzumda toplayıp biraz rahatlama biraz da hüzünle etrafıma bakındım.
Kalabalığın arasına dalan otobüs ve yoğun ter kokusu burnuma oksijenin gitmesini sağlamıştı. Tam olarak iki kez silkelendim ve üç kez tebessüm ettim. Onun gibi. Siyah kapüşonumu kafama geçirdim ve insan seslerini bastırmayı başardım. Aynı onun gibi.