Akıllı telefonlara ‘arama engelleme’ özelliği gelince, sanki eski sevgililerimiz aramaktan bizi parmakları aşınmışçasına hepimiz sevinç çığlıkları attık. Benimkiler bırak beni aramayı, benden sonra telefon numaralarını değiştirdiler; hatta çoğu yüz nakli yaptırıp yeni hayatlarına bile alışmaya çalışıyor olabilirler.
Burnu sürtsün engellemesi
Tartışmanın anında ayrılığa dönüştüğü ilişkiler vardır hani. Bir süre sonra ne ayrılmanın anlamı, ne de barışmanın değeri kalır. ‘Bir bardak su getirir misin?’den kavga büyür büyür büyür, evdeki her şeyi yıkıp dökmeler, çat kapı çekip çıkmalar, ağıza alınmayacak hakaretler, oofff diyorum. İşte böyle ilişkilerde bir noktadan sonra, ‘bu kez burnu sürtsün, ciddi olduğumu anlasın!’ diyerek, engel basılır. Beş dakika sonra bir daha açılır, bakar arayan yok, bir daha kapanır. İnternetten, engel açtıktan sonra arayan numaralar gözüküyor mu diye bakılır (gözükmüyor). Aç-kapa derken, sonunda dayanamaz arayan sen olursun.
Ben bu uygulamayı görünce, sadece cumartesi sabahın köründe anlamsız bir şekilde ‘size uygun kredilerimiz var’ diye arayan bankaları ve reklam mesajlarını engelledim. Sonra işim gücüm yokmuşçasına, ‘sevgililer kavga ederken neden birbirlerini engeller?’ olayına kafa yordum.
Kavga etmeye gücüm kalmadı engellemesi
Sevgiliyle telefonda kavga etmek kadar korkunç bir durum yok. Önce konuşarak aradaki sorun halledilmeye çalışılır. Tabii ki başarılı olunamaz. O telefon bir surata kapanır, ardından çat bir mesaj. Bir mesaj, bir mesaj daha derken iki cilt Temel Britannica’yı dolduracak kadar mesaj atılır. Artık bir süre sonra kavga etmeye gücü kalmaz, parmaklar yorulur, göz telefon ışığına hassaslaşır ve sonuç; adam engellenir. Eeeehh ama o da anlasaymış yani, bu da can!
Kalksın gelsin engellemesi
En sevdiğim engelleme! Tam böyle kavga etmeye başlarsın, uzuuun uzuuuun bir mesaj atarsın. Karşılığında da verecek cevabı çoktur adamın. Kendini savunması lazımdır, ha bire suçlar suçlar şeyler yazıp gönderdikten sonra, çat ‘bu kişiyi engelle’. Ardından televizyonu açıp beklersin; son 20 dakika, köprü trafiğine kalmış olabilir, son 10 dakika... Derken kapının önünde burnundan alevler çıka çıka gelen bir adam. Burada iş sana kalmış olur, istersen gülümseyip sarılırsın, sinirini geçirirsin. İstersen de kavgana devam edersin.
Şu an seninle uğraşamayacağım engellemesi
Tam bir toplantının ortasındasındır ya da çok önemli bir yemekte... Evden çıkmadan önce hafiften bir kavga durumunuz olmuştur ama zeytin çekirdeğini doldurmayacak cinsten. Daha doğrusu sen öyle zannediyorsundur. Allaaaah, seninki içinde biriktirmiş, biriktirmiş bir anda kusası gelmiştir. Öyle bir zamana da denk getirir ki, bir tarafın onunla kavga etmek için yanıp tutuşur. ‘Ben sana o lafları bir bir’ diye böyle içinden geçer de geçer. Diğer taraftansa bulunduğun ortam elinde telefonla duracak bir yer değildir. Basarsın engeli, kurtulursun.
Bu kez gerçekten bitti engellemesi
Bunun için ayrılığın da ciddi olması lazım. Artık bıktığın, gerçekten kafanın kaldırmadığı, yorulduğun bir dönemde yine kavgalar artınca ‘Eeeehhhhhh yeter be! Seninle mi uğraşacağım!’ denilip, engellenir. Ardından birkaç görüşme, arkadaşlarla haber yollama, gelsin eşyalarını alsın muhabbeti. Acaba yanlış mı yapıyorum geceleri, sabah
özlemeleri derken o engel hiç açılmaz. Sonra bir bakmışsın, gün aydınlanmış, önünü daha iyi görmeye başlamışsın. Hayatında yaptığın en iyi karar o engellemeyi yapmak
olmuş. Ne mutlu sana, darısı bütün kangren ilişkilerin başına.
Bir süre sonra kavga etmeye gücü kalmaz, parmaklar yorulur, göz telefon ışığına hassaslaşır ve sonuç; adam engellenir. Eeeehh ama o da anlasaymış yani, bu da can!