"Kyungie~ah benimle oynaşana" Jongin, üstüne bol gelen tek parça kıyafetiyle, küçük poposunu sallaya sallaya Kyungsoo'nun yanına gelmişti. Sabahtan beri uyuyan Kyungsoo'nun uyanma vakti artık gelmişti, çünkü çok sıkılmıştı.
Jongin, Soo'nun yanaklarını sıkarak onu uyandırmaya çalışıyordu. Soo ise yanağına değen ellerle yüzünü kırıştırıp, dudaklarını büzüyordu. Jongin onun bu haliyle biraz kızarmıştı ve aklına babalarının -Kris ve Suho- öpüştüğü aklına geldi. O da Soo'yu öpse bir sorun olur muydu? Olmazdı herhalde...Sonuçta arkadaşlardı, değil mi? Ellerini tekrar Soo'nun yanaklarına koydu ve derince yutkundu. Yavaş yavaş yaklaşırken Soo da biraz kıpırdanmaya başladı. Dudakları kalp dudaklara değdikten bir süre sonra Soo'nun gözlerine baktı. Keşke bakmasaydı, çünkü Soo uyanmıştı ve kocaman gözleriyle ona bakıyordu. Hemen ondan uzaklaşmıştı; ama neye yarar? Minik Soo'nun gözleri dolmaya başlamıştı bile.
"Piş Jonginnie! Nabıyoşun bana?"
"Eeem, şey, açıklayabiliyim Şoo." Kyungsoo iyice ağlamaya başlamıştı ve susmazsa öğretmenleri Luhan gelebilirdi.
"Aşıkla bakalım, hıh."
"Şey, şenin dudağında şey kalmıştı, ÇİKOLATA!"
"Ha, öle mi? Peyki hala vay mı?"
"Yooook! Hepşini yedim!"
"Oh, şimdi anlıyoyum. Teşekküyley Jonginnie~" Soo kocaman gülmüştü, kalp şekli dudaklarıyla. Jongin ise içinden pis pis gülüyordu, artık istediği zaman Soo'yu öpebilirdi.
"Önemli değil Kyungie~ah. Duy hatta biyaz daha kalmış." Kyungsoo endişelenerek eliyle hemen dudalarını silmeye çalıştı.
"Geşti mi?"
"Oh, hayıy Kyungie, duy ben sileyim. Yaklaş bana." Kyungsoo iki adım atıp Jongin'e doğru eğildi. Jongin de ona doğru eğilerek, dudaklarını dudaklarına tekrar değdirdi.
Ama şansına tam o sırada öğretmenleri Luhan gelmişti, bacağına sarılı poker face bir çocukla.
"Hadi gel Sehunnie, seni arkadaşlarınla tanıştırayı- Tanrım, Jonginnie Soo, ne yapıyorsunuz?"
Soo hemen geri çekilmişti, dolu dolu gözleriyle. Jongin ise mayışmış bir şekilde öğretmenine bakıyordu. Dudakları.. çok tatlıydı Soo'nun.
"Öyetmenim, dudayımda çikolata kalmış onu siliyoydu Jonginnie." Luhan ise küçük çifte bakıyordu. Sanırım burnundan kan gelecekti.. Çok tatlılardı! (Burundan kan gelmesi bir şeyden etkilendiğinizde filan olur*-*)
"Neyse neyse, sizi yeni bir arkadaşınızla tanıştıracağım. Hunnie, gel buraya tatlım, arkama saklanma."
"Hannie öyyetmenim ben şişinle oynaşam olmaş mı şadece?" Sehun, kedi gözleriyle baksa da Luhan kabul etmedi.
"Sehun, arkadaşlarınla tanış, hadi bakalım. Ben de sizinle oynayacağım zaten."
"Peyki... Meyhaba, teey ben Thehun." diyerek Soo ve Jongin'e doğru birkaç adım attı Sehun. Luhan ise diğer öğrencileri sınıfa çağırmaya gitmişti.
Jongin ise mayışmış halinden çıkıp, Sehun'a bakıyordu. Soo'ya çok mu yakındı ne?
"Hunnie~ah, ben Jongin ama şen bana Soo'ya şahip olan yakışıklı şoşuk diyebiliysin."
"Yah Jonginnie! Aptal aptal konuşma. Neyşe, Sehun~ah meyhaba~ Ben de Soo, iyi anlaşalım tamam mı?"
"Peki..." Sehun, Jongin ve Soo üçlüsü birbirleriyle bakışırken, Soo Sehun'un elinden tuttu ve Jongin'e dönüp,
"Hadi, evcilik oynayalım!" Jongin hemen atlayıp,
"Peki ama biz evli olalım... Hunnie, çocuğumuş oluy muşun? Lütfeeeeeeen." Sehun, poker face'likten çıkıp özüne dönerek,
"Yehet! Oluy. Soo omma, Jonginne appa~" Kyungsoo hemen oyuncak tencere ve tabağın olduğu yere gidip,
"Tamam, Hunnie gel şana yemek yapayım. Jonginnie, sen de işe gidip paya kazan." Jongin yanağını uzatıp,
"Ee, öpücük yok mu kocana~ Benim babalayım hep işe gitmeden öpüşüyley."
"Önce paya, sonra öpücük. Hadi git aytık, Hunnie açlıktan ölecek şimdi~"
"Oh, appa, git aytık bak omma şok aşım." Jongin surat asıp hıhladı. Cevap bile vermeden gidiyordu ki arkasından Soo koşup kolundan tuttu. Ve dudağından öptü.
"Biy daha bana suyat aşma!" Jongin fark etmişti de Soo'nun gözleri yine dolmuştu. Akan göz yaşlarını eliyle sildi,
"Şende ağlama, şulu göz! Gidiyoyum ben, para kazanıp, şeni ve oğlumuşu beşleyeceğim!" Soo başını tamam anlamında sallayarak Sehun'un yanına gitti.
Jongin biraz süre geçtikten sonra tekrar sınıfa girmişti. Sınıfa girdiğinde beklediği şey Soo'nun ona gülümseyip, "Hoş geldin Jonginnie~" diyip sarılmasıydı. Fakat gördükleriyle şoka girmişti. Çocuğu ve kocası sarılmış uyuyorlardı! Suratını asıp ikilinin yanına yaklaşmıştı. Soo yine çok tatlıydı. Büyük dudakları, bembeyaz teniyle... Sonra Sehun'a baktı. İyi birisi olabilirdi, tatlı da olabilirdi ama Soo'nun yanına yakışmamıştı. Soo'suna, sütüne kendisi gibi çikolata bir çocuk lazımdı.
Sehun'u itekleyerek ikisinin arasına girdi. Soo'ya sıkıca sarıldı ve Sehun'a dönerek fısıldadı,
"Soo benim tamam mı? Benim..." Kyungie'sine bir öpücük kondurdu ve uyuyakaldı.
Evet, one-shot'un sonuna geldiniz! Eğer beğenilirse bu hikayeye devam etmeyi planlıyorum açıkçası. Ergenliklerinden tutun, şimdiki hallerine. Aslında Jongin hala ergen sayılır ama neyse .-. Bu yüzden yorumlarınız benim için cidden çok önemli. Fluff'la başlar smut ile bitiririz belki, anladınız değil mi :)).:):))):) Neysei okuduğunuz için teşekkürler ^_^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KaiSoo's Beginning
FanfictionKaiSoo'nun nasıl çift olduğu biliyor musunuz? Bilmiyor musunuz yoksa? O zaman gelin ve anaokulu zamanlarındaki hallerine bakın! KaiSoo shipperlar dikkat edin, aşırı tatlı çiftimizden ölmeyin~