"Aşk ne ünvan tanır ne zenginlik. Bir kraliçeyle , kralı oynayan bir soytarı arasında da alevlenebilir. Her aşk kendi içinde değerlenir. Çünkü reddedilen aşk Tanrı'dan aldığımız ruhu köreltir..." - William SHAKESPEARE
Özgürlük dışarıdaysa sürgün sizin yanınızdır.
Kopenhag Amalienborg Sarayı / Danimarka
"Her şeyden önce iyi yaşa. Sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş gibi, laf olsun diye günlerini geçirme. Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev. Hayatını öyle yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin. Ve her gün hiç olmazsa faydalı bir şey yap ki; gece yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine; "Ben elimden geleni yaptım" diyebilesin."
Elimdeki kitabı kapattıktan sonra odama uyması için mağaza mağaza gezip karar vermekte ciddi anlamda zorlandığım ancak Jenna nın sinirli bakışından korkarak almak zorunda kaldığım koltuktan kalktım.Bazen keşke diğer beyaz olanı alsaydım diyorum fakat bunu geri götürme olasılığım yok zira bir daha görmeyeceğim.Pencereye doğru ilerledim.Ellerimi göğsümün altında birleştirip Amalienborg Kopenhag Sarayının manzarasına baktım.
Yine aynı ıssız soğuk Danimarka günlerinden biriydi.Fakat benim için bir farkı vardı.O da bu gün benim güneşimin doğacak olmasıydı.Tabii herşey kusursuz olursa ! Kusursuzluktan bahsederken denetlemek her zaman iyi bir alternatiftir.Telefonumu elime alıp numarayı çevirdim. "Nerdesin ?" İsmi hakkında hala bir fikrim olmayan kız sinir bozucu sesiyle konuşmaya başlamıştı ;
"Bana ayarladığınız yerdeyim.Bir aksilik yok öyle değil mi ?" Kulağımı tırmalayan sesini daha fazla duyarak kendime acı çektirmemek için hemen lafını kesmiştim."Hayır! Herşey konuştuğumuz gibi olacak.Sen benim kimliğimle İtalya ya bende sahte kimlikle İngiltere ye gideceğim.Senden tek istediğim havaalanına geç gelmemen""Siz hiç merak etmeyin tam saatinde orada olacağım.Sizde verdiğiniz sözü ... " "Merak etme yanımda getireceğim."
Kapının tıklatılmasıyla telefonu kapatmam bir olmuştu.Sanırım reflekslerim olması gerekenden daha hızlıydı.Beni sakın yargılamayın sizde benim yaşımda bunları yaşasaydınız benden pek bir farkınız kalmazdı.Jenna kapıyı açıp içeri girdi.Morali bozuk gibi görünüyordu.Sanırım Kraliçe Amber'ın sinir çıkarma saatine denk gelmişti!..
" Neyin var Jenna ? " " Hiçbir şey ! Sadece bu akşam gideceksin ! Bu biraz zor olacak ha ? " "Bak Jenna ! Prens Daniel ile evlenmek istemiyorum.Bunu biliyorsun ! Tek çarem kaçmak. " Babana herşeyi anlatsan ,' yüzünü dahi görmediğim sayın Monako Prens i ile evlenmek istemiyorum. Tanrı aşkına kaçıncı yüzyıl da yaşıyoruz devlet ilişkileri için prens ve prensesin evlenmesi de ne demek oluyor ? ' desen ! " dedi kaşlarını çatarak.
Ona sakin bir şekilde cevap verdim. "Annemi tanımıyormuş gibi yapma bütün kibiriyle babamın yanına giderek her zaman olduğu gibi bir bakışıyla dediğini yaptıracak.Kraliçe Amber'ın duru güzelliğine kim karşı koyabilir ki ? "
" İsobel farkında mısın bilmiyorum ama o senin baban !" " Jenna bu en hayırlısı güven bana . Seni çok özleyeceğim fakat özgürlüğümü onların eline veremem! Her neyse aylardır aynı konuşmayı yapıp duruyoruz.Alice konusunda bir pürüz yok öyle değil mi ?" dedim konuyu değiştirmeye çalıarak.
